
Bugün restoran çıkışında koca kişisi hesap öderken biz de Can ile bekliyoruz. Yaşlı, ama, bayağı yaşlı bir teyzem önce Can’a “Ne kadar tatlı!” diye sempati yaptı. Nezaketle gülümseyip “Çok teşekkürler” derken, bana dönüp “Annesi misin? Yoksa BÜYÜKANNESİ Mİ?!!#$%#@@” demez mi? O an kafam fazla çalışmadı. Zaten genelde pek de hazırcevap bir tip değilimdir. Böyle durumlarda hep olay bittikten sonra söyleyecek laflar aklıma gelir. Neyse, ben “Yok, o benim torunum değil, oğlum” falan diye birşeyler gevelerken, Kuzey de işini bitirip yanımıza geldi. Arabamıza doğru yürürken hadiseyi ona da anlattım. “Şimdi bundan çıkarılacak sonuçlar nedir?” diye feci bir beyin fırtınası yapıyoruz. Seçenekleri Kuzey’e saydım:
A- Oldukça yaşlı gözüken bir anneyim (Hüngürt!)
B- Oldukça genç gözüken bir büyükanneyim. (Ummm…Teşekkürler)
C- Teyzem biraz tırı-mırı olmaya başlamış… 🙂 (Üzerine alınma kızım)
Ben tabii kendimden eminim ya, kocamın “Boşver karıcım. Bakma sen o yaşlı teyzemin dediğine… Herhalde sigortalar biraz gevşemeye başlamış. Benim karım maaşallah taş gibi” falan diye gönlümü almasını beklerken, sevgili eşim “E tabii, kilo alınca böyle yaşlı gözüküyor insan.” demez mi? Aman diyeyim! Bir önceki depremin şokunu henüz atlatmamışken, artçı sallantılar gelmeye devam ediyor. Ardından “Peki benim için ne dedi? Benim için de büyükbabası mı diye sordu mu? Sormadıysa, o zaman tahtalar yerinde teyzemin” diye devam etti.
O an beynimde hafiften bir uğultu başladı. Hani böyle arı vızıltısı gibi. “Yok dedim. Senin için Can’ın abisi mi?” diye sordu. Ben de zaten Can için “Büyükannesi değil, büyük-büyük annesiyim. Bu benim torunumun torunu. Şeytan çatlattım ben bununla!” diye yanıt verdim.
Sonra torunumu, pardon oğlumu, bir hırsla koltuğunun içine oturtup, kemerlerini bağladım. Kendimi arabaya dar attım. Kuzey ağır ağır otoparktan çıkıyor. Arabanın içindeki sıcaklık gözle görülür biçimde düşmüş durumda. Ayrıca bir yerlerden hafiften bir benzin kokusu geliyor. Yani kibrit çaksan maazallah önce benden başlayarak patlayacak. Ben işlemcinin yoğun çalışmasından mütevellit (Bu ne ya! Kadın ne biçim etki yapmış. Konuşmam da değişti.) camdan dışarıya doğru dalıııp, dalıp gidiyorum. Kafamda cümleler uçuşuyor: “Yaşlıyım ben! Yaşlı! Tirit oldum! Tiridime banayım. Bir de şişkoyum. Hem yaşlı, hem şişko. Ne işim var sokaklarda benim! Fingir fingir gezeceğine evde otur torununa kazak ör he-mi?” Zaten siyatiklerim de sızım-sızım sızlıyor.
Kuzey deseniz başka bir alemde… Muhtemelen “Eyvah! Ben ne yaptım? Şimdi yarın işten eve döndüğümde kimbilir ne gibi bir yemek kaşıklayacağız? ve hatta kaşıklayacak yemek bulabilecek miyiz?” diye derin derin düşünüyor.
Homurdana, homurdana dikiz aynasından suratıma bakıyorum. Önce gece karanlığının fotoşop etkisiyle çizgi mizgi göremiyorum. Biraz daha yaklaşıyorum aynaya. Aaa! Dur bakayım. O da ne? Gözümün kenarında karga ayağı şeysi mi oluşmuş? Yok ya! Gölgelerden öyle gözüküyor. Ancak gıdım maaşallah Semra Özal kıvamında. Kuzey’in her an “Tak bir kaset de keyfimizi bulalım Semra hanım” diyeceği korkusu kalbimi pıtır-pıtır pıtraştırıyor, ki okurlarım arasında 80’li yıllarda henüz bebek bezi bağlanan tazeler var. Onların bu diyaloga muhtemelen boş-boş bakacağını düşünerek kendi kendime gülümsüyorum. Belki de yaşlı olmak o kadar da kötü birşey değil.
Gururumu paspas gibi ayaklar altına alarak gencecik kocama dönüp “Gerçekten o kadar yaşlı gözüküyor muyum?” diyorum. Kuzey bu sefer akıllı, yarın eve gelince makarna haşlamak istemiyor. “Yok canııım, o kadın zaten çok yaşlı. Muhtemelen ne dediğini bilmiyor. Sen kendini üzme benim canım karıcım.” diyor. “Peki ya kilom?” Karanlığa rağmen Kuzey’in adem elmasının şöyle bir yukarı çıkıp-aşağıya indiğini görmek zor değil. Bundan sonraki cümle yarın akşam yemeğinin menüsünü belirleyecek. Sağ gözü hafifçe seyirerek, “Eeee, ikimiz de biraz kilo aldık haliyle, Ama bu cumartesi spora başlıyoruz değil mi?” dıye yanıtlıyor. Bu adam diplomat olacakmış. Keyfim yerine geliyor.
Yaşlılık ve kilo fikirleri kafamdan yavaş yavaş uçmaya başlarken, (bakınız demek ki hafıza da pek parlak değil, e-malum, ihtiyarlık…) Kuzey bana dönüp tüm sevimliliğiyle gülümseyerek: “Whole Foods Marketten” o çok sevdiğin çilekli pastaya ne dersin? Göbeğimi şöyle bir sıvazlayıp, katmanların arasında konuşlanmış tembel yağları titreterek “Hay yaşa!” diyorum. Ne de olsa artık yaşlı bir kadınım ben. Torunum Can ile arada bir kaçamak yapmaktan bir zarar gelmez öyle değil mi?
Ha ha ha…. sabah sabah çok güldüm ya….Çok yaşa emi Tanla’ım… Geçen gün de bana Umut için baban mı diye sordular. Onun adına üzüldüm ama ne yalan söyleyeyim biraz keyfim yerine geldi.:)))))))
Oh! Demek ki hangi ülkede yaşadığın farketmiyor. Her taraf tırı-mırı dolu! Ama bu arada sen zaten çıtır bir insansın. Konunun Umut’la bir ilgisi yok…
Tanlacım benide sabah sabah güldürdün.epey:)))Çok güzel yazmışsın ..Bir sürü yere bayıldım ama Koca kişisi lafına koptum :))) Kadıncağaz abartmış tabiki ..Yüzüne dikkatli bakmamış herhalde ..yüzün gayet te gerçeyi gösteriyor ..Ama kilonun biraz büyükçe gösterdiği gerçeğinide hepimiz artık biliyoruz..Bi ara kilo vermeye niyetliydin sonrasını ben kaçırdım.. Bende bu aralar kilo aldım.. Dün onlardan vazgeçmeye arar verdim .. Hadi gel sende bana eşlik et.. Bi yerde dur diyip, biyerlerden başlamak lazım..Öyle büyük hedefler koymayada gerek yok 15 kilo vericem gibi ..ufak ufak gidelim ne dersin?? Bu laflar aynı zamanda kendimi motive etme laflarıdır.. YİYORUM BENDEEE VE SEVİYORUM YEMEYİİİİ … Napıcaaammmm?? Bi hüngürtte benden yani anlayacağın…Canım hepinizi çok öpüyorum:)) Sevgiler:))
Aah-ah! Benim Obeziteden Kurtuluş Günlüğüm yalan oldu valla Güler teyzecim. Diyetimin en güzel noktasında Defne (Can’ın halası) buraya gelmişti. Sağolsun o pişirdi, biz aşırdık. (Duyan da kabahat kızda, boğazıma huniyi dayayıp yemeği akıtıyor da beni zorla şişmanlatıyor sanacak. Valla Defnecim kabahat sende değil. Bir tabaktan sonra duramayan şu deli gönülde.) Baktım ki olmuyor. Saldım gitti. Sonuç olarak yine başladığım noktadayım maalesef.
Orada olsaydım beraber yürüyüşe falan çıkardık. Ama bu olaydan sonra tekrar diyete başlanacak, anlaşıldı…
Aman Tanla Hn;
Bu kadar takılmaya ne gerek var ki? 1. si yazınızın en başında kendi ağzınızla “yaşlı ama baya yaşlı bi teyze” demişsiniz. Zaten olay en başından çözülüyor. kesin gözleri iyi görmüyordur, ayrıca muhakeme yeteneğide epeyce düşmüş. yani aslında bi sorun yokken size yazı yazacak konu çıkması için bahane aramışsınız sadece 😉 bence… Herşeyi bir kenara koyup eğer yaşlı bir görüntüye giriyorsak ta oğlunuzun bir gülüşü, bir öpüşü herşeyi silmeye yetmiyormu sizce ???
Valla Tuğba’cım ben yazacak bahane aramıyorum. İnsanlar üzerime-üzerime gelip, yaz beni! yaz beni! diyorlar. Bak ben torunumla sakin sakin hesabın ödenmesini bekliyormuşum. Benim ne kabahatim var şimdi?
Şaka-şaka… Dediğin gibi çocuklarımızın tatlı yanaklarından ballı bir öpücük almak herşeyi unutturuyor. Mesela biz şimdi Can ile beraber çakkıdı-çakkıdı oynuyoruz. Kötü hatıraların hepsi silindi gitti. (Yaşlılıııık diyorum işte, yaşlılıııık, kimse inanmıyor.)
Bu durumu yaşamak kadar, bu durumun YANINDA yaşanması da çok zor. Bir arkadaş da benzer bir durum yaşadı ve ne söylesen de ne kadar teselli versen de, diyen diyor ve gidiyor. Durum gerçekten öyle olmasa da bir-i dedi işte!…
Allah, allah! Kuzenim de aynı şeyi söyledi. Onun da bir arkadaşının başına kuzenim yanındayken aynısı gelmiş. Bu ihtiyar hanımlar örgütlenip eylem mi yapıyor ne! Herkese “torunun mu?” diye sorup kaçıyorlar…
Eveeet,Tanla hanım bu kilolar insanı böyle yapar işte.Dost acı söyler derler artık şu kiloları yenmenin zamanı gelmedimi sence.Görüntü hiç önemli değil ama sağlıkta etkilenirse o zaman kötü.Daha yaşın okadarda çok değilken bu kiloların hakkından rahatlıkla gelebilir,Can ında annesi gibi olursun.Çok öptüm seni.
Anneee! Diyorum sana “Ben kendime bakamıyorum, gel buraya, kurtar beni” diye inanmıyorsun. İşte başıma gelenler… Aaah! ah! Sen burada olaydın, Can torunumu sana emanet eder, hergün spora giderdim. Hatta belki üçümüz beraber giderdik. Sen ile ben spor yaparken, Can da spor salonunu dağıtırdı. Ama yeniden başlıyorum diyete. Eli kulağında…
Sevgili Tanla
En kısa zamanda en az 10 kilo vermen gerekiyor. Benim gibi kalori diyeti yaparsan eminim başarılı olursun. Ben 5 haftada kilo verdim. Senin de yapabileceğine eminim. Kucak dolusu sevgiler.
Canım
Desteğin için teşekkürler. Ben de senin diyetinde başarılar dilerim.
Öpücükler…
Tanlacim,cok sekersin,oyle tatli yazmissin ki,keyifle okudum hem yazini,hem de yorumlari..Bes alti sene once ben de benzer bisey yasadim.Askeri kampta aksam vakti bizi motele yerlestiren adam Ergun amcana donup benden bahsederken ” anneniz” demez mi, ben de aynen senin gibi oha dedim ama Ergun amcan ertesi gun keyifle gulerek anlattiginda herkes ” gozlerini kontrol ettirsin o adam” dediler,bence o kadincagizin da gozleri hem de bi hayli bozukmus,yoksa senin bebek gibi guzel yuzunu gorebilseydi o lafi etmezdi hic..
Farkli bi acidan bakarsak bu olaya ve hicbiseyin TESADUF olmadigini dusunursek,o teyzeye belki de tesekkur edebilirsin..evrenin mesajini sana ilettigi icin:-)) ve cok daha kararli bi sekilde SAGLIKLI YASAMA ADIM ATMAYA seni yonelttigi icin ..Gercekten SEKER bagimlilik yapan en buyuk zehir ve hayatimizdan cikarmamiz sart,tum hastaliklarin kaynagi,sen guzelce arastir bunu Tanlacim.
Dr.Aysegul Coruhlu’ nun ” ALKALI DIYET” kitabini web sitesinden de arastirabilirsin.O guzel ailenle herseyin gonlunce olmasini diliyorum Tanlacim!
Gülçin teyzecim nedir bizim bu başımıza gelenler… Ama haklısınız. Yeniden başlıyorum diyete. Zaten son 1 haftadır azaltıyorum. (Dünkü pastayı saymazsak 🙂 ) Bünyem hemen alışmaya başladı. Bazı yiyecekler çok şekerli ve yağlı gelmeye başladı. İnanır mısınız pasta bile keyif vermedi, ki çok severim. Alkali Diyet konusunu inceleyeceğim. Öneriniz için çok teşekkürler.
Sevgiler
Tanlacim,ben de kitabi yeni aldim,inceledigim kadariyla,herseyin ozeti bu,hucre duzeyinde anlatmis ve inan bana, kimya okumus biri olarak hersey yerine oturuyor,baska hicbiseye bakmaya gerek yok nerdeyse gercekten..
Iyi bir nefes ile hucreye bol oksijen gonderirsen ve aldigin besinlerle asidik ortam yaratmaz da alkali beslenirsen o hucrede basta kanser olmak uzere hicbir hastalik gelisemez,bunu artik berkes biliyor,ispatlanmis ama koskoca endustrilerin isine gelmiyor tabi..
Aman Tanlacim,biz belki biraz gec kaldik ama, lutfen siz gencler ve hele hele cocuklarinizi sekerden uzak tutun, COK COK ONEMLI!
SEVGILER!
http://www.Alkalidiyet.com
twitter/draysegulcoruhlu
geç okudum malum internet sorunum yüzünden.ama moralin olacaksa bende birşey yazmak isterim.3-4 hafta önce annemle semt pazarına gittik.alışverişimizi yaptık pazar arabasını ben çekiyordum.anneme ağır olmasın diye.çok yaşlı bir amca geldi dönüp anneme dediki kızım utanmıyormusun yaşlı kadının eline vermişin arabayı zaten çekemiyor.genceciksin sen alsana elinden arabayı dedi.gerisini yazmıyorum.hönk nutkum tutuldu.şaka değildi amca annemi resmen azarladı annem sevindirik ben ……..
sonunu getiremiyorum bile
Ahahahha! Gerçekten inanılmaz bir hikaye 🙂 Yok artık daha neler dedirtiyor.