
19 Temmuz’da HaberTürk’de Damla Çeliktaban “Emzirme Sevdalısı Annenin İtirafları”nı yazmış*. 10 aydır bebeğini emziriyormuş. Özetle “her ne kadar faydalarını bilsem ve emzirmeye devam edecek olsam da emzirmekten yoruldum” diyor. Hepimizin emzirme süreci içinde yaşadığı mutluluk, endişe ve sıkıntıları dile getirmiş Damla. Samimi bir itiraf olmuş.
Damla’nın yazısında verdiği örnekte, “Kadınlık mı? Annelik mi?- Le conflit, la femme et la mère” kitabının yazarı E. Badinter de “emzirmenin bu kadar çok övülmesinin kadını eve bağlamak ve onu annelik rolüne hapsetmek için yapıldığını” söylüyor. Yazarın kitabını henüz okumadım. Sadece bu cümleye bakarak yorum yapabilirim ki; Badinter’in bu görüşüne çok katıldığımı söyleyemeyeceğim. Çalışan pek çok kadın doğum iznini tamamladıktan sonra anne sütünü sağıp önceden hazırlayarak çalışmaya devam ediyor. Burada kritik nokta anne işyerinde iken bebeğin bakımını sağlayacak, mesela o sağılmış sütü bebeğe verebilecek, birini bulabilmek. Biz de Can’ın temel beslenme biçimini anne sütü olarak belirlesek de ev dışında uzun zaman kalacağımız zamanlarda, ya da ben çok yorgun isem, hazır mama vererek kuralımızı esnetiyoruz. Yani emzirdiğim için annelik rolüne hapsolmuş gibi hissetmiyorum. Bence akıllı bir anne, beslenmede anne sütünü de tercih etse dahi, sırf beslenme için kendini eve bağlamayacak çözümler geliştirebilir.
Başarılı bir anne sütü ile besleme dönemi, annenin ve hatta babanın bu konuda eğitimi ile başlıyor. Doğumdan önce Kuzey ile birlikte bu konuda bir kursa katıldık. Kursta anne sütünün faydalarını, doğru emzirme tekniklerini, bebeğin yeterince süt alıp almadığının nasıl anlaşıldığını, anne sütü ile beslenmekle bağlantılı olarak annelerde oluşan rahatsızlıkları ve çözümlerini öğrendik.
Doğumdan sonraki ilk üç gün, kolostrumun arkasından anne sütü gelinceye kadar geçen sürede, emzirmekle ilgili ilk zorluğu yaşadık. O günlerde bebeğe ve emzirmeye alışıyordum. Ayaklarımı uzatarak oturmak aklıma gelmediği için ayak bileklerim şişmişti. Daha sonra ayaklarımı bir pufun üzerine koyarak emzirip, diğer zamanlarda da yukarıya kaldırarak dinlendirince şişlikler geçti. Takip eden bir-iki hafta da zorluydu. Özellikle gece seanslarında uykumun bölünmesine bir türlü alışamamış ve bebeklerin bu kadar sık uyanıyor olmasına hayret etmiştim. Bu dönemi de süt pompası alarak ve gündüzleri süt sağıp gece için hazır ederek atlattık.
Bizim emzirme maceramız henüz 3,5 aylık. Belki o yüzdendir, bazı günlerde/saatlerde yaşadığımız istisnalar dışında emzirmekten henüz yorulmadım. Aksine emzirdiğim dakikalar Can’ın sakin durduğu ve benim de huzur bulduğum dakikalar oluyor. Hele karnı doyduktan sonra cilveleşme kısmına geçmez mi? İçimin yağları eriyor. Anne sütü pekçok avantajı da beraberinde getiriyor. Öncelikle hiçbir hazırlık gerektirmiyor. Bebek her talep ettiğinde, uygun ısıda ve içerikte, verilmeye hazır. Ayrıca sürekli hazır mama vermenin getirdiği mali yükü de hafifletiyor. Anne sütü ile beslenen bebeklerde IQ seviyesinin arttığı da tespit edilmiş. Dezavantaj tarafında da benim için en büyük sorun, gece çok uykum olduğu günlerde emzirme süresince uyanık kalmak. Bir de anne sütünün kalitesini etkileyebileceği kaygısı ile bazı yiyecek ve içecekleri tüketememek, ki çok da kritik bir konu değil. Alternatif yiyecek/içecekleri her zaman bulabiliyorum. Bu nedenlerle emzirmeye mümkün olduğunca devam etmek istiyorum. 10.aya geldiğimde ben de Damla gibi mi düşüneceğim merak ediyorum.
* http://www.haberturk.com/yazarlar/649732-emzirme-sevdalisi-annenin-itiraflari