
Uzun zamandır severek takip ettiğim yabancı bir blog var. Blog sahibi Kristin, 20’li yaşların ortalarında genç bir kadın. Tinsley isminde henüz 5 aylık çok tatlı bir kızı ve Matt isminde çok sevdiği bir kocası var. Blogunda çoğunlukla bebeği ile birlikte günlük yaşantılarını anlatıyor.
Kristin 20 Ekim’de oldukça tartışmaya açık bir yazı yazmış. Yazı, “ebeveyn olmadan önce çocuk yetiştirmekle ilgili ne düşündüğü ve anne olduktan sonra bunun nasıl değiştiği” ile ilgili. Genel olarak yazıdaki fikirlerin çoğuna katılıyorum. Ancak yazının sonlarına doğru şöyle bir ifade var: “Matt de, ben de çocuklarını şaplak ile (döverek) terbiye eden ailelerden geliyoruz. Bu yüzden emin olun: Biz de çocuğumuza şaplak atacağız.*” diyor Kristin. Yazının tamamını okunmadan, içinden cımbızla seçilen bu cümle havada kalabilir. Bu nedenle, Kristin’in yazısını sizin için Türkçe’ye çevirdim. Önce aşağıda verdiğim orijinal yazıyı okuyun, sonra da tartışalım…
Kristin’in Yazısı
Oh, Bunu Asla Yapmam!
Bazen bebek sahibi olmadan önceki günlerimi düşünüyorum ve kendime “Kristin, senin hiçbirşeyden haberin yokmuş” diyorum.
Pek çoğumuz bu aşamadan geçti, değil mi? Çocuğumuzu nasıl yetiştireceğimiz ile ilgili sabit fikirlerimizden bahsediyorum. Evet, ben de pekçok kere restaurantlarda ağlayan bebeklere ve uçaklarda yaygarayı basan çocuklara kaşlarımı çatarak baktım. “Çocuğumu asla 20.00’dan sonra dışarıda tutmayacağım. Bunlar ne biçim ebeveyn!” derdim. Ya da “Bu yaptığı asla benim çocuğumun yanına kar kalamaz.” veya “Bunlar çocuklarını nasıl kontrol edeceklerini bilmiyorlar” derdim.
Bu fikirlerden ne zaman vazgeçtim. Bilmiyorum. Bu yazı benim “Opps! (O cümleleri söylerken) sadece şaka yapıyordum” konulu yazım olacak. Tinsley şu anda sadece 5 aylık. Ancak, daha şimdiden, ne kadar yanlış olduğumu görebiliyorum. Neden mi:
HEPİMİZ BU DÖNEMLERİ ATLATMAYA ÇALIŞIYORUZ
- Hiçkimse çocuğunun deli gibi çığlık atmasını istemez.
- Kimse sürekli mızmız bir çocukla uğraşmak istemez.
- Kimse çocuğunun kendini utandırmasını istemez.
- Herkes mükemmel bir çocuğu olmasını umut eder.
Fakat gerçek şudur: Mükemmel çocuk diye birşey yoktur.
Hepimiz çocuklarımız için en iyi kararları vermeye çalışmıyor muyuz? Belki bazılarınız aşı olmayı savunuyor. Bazıları ise olmamayı. Bazılarınız çocuğuna evde eğitim vermeyi tercih ediyor. Bazılarınız ise yuvaya gönderiyor. Bazılarınız bebeğini sürekli kucağında taşıyor. Veya hazır mama veriyor. Ya da anne sütü ile besliyor. Belki Advil yerine Tylenol tercih ediyorsunuz. Veya katı gıdalara 6. ay yerine 4. ayda geçiyorsunuz.
Konu ebeveyn olmaya geldiği zaman, verilecek 1 milyon tane karar var. İnanıyorum ki ebeveynlerin çoğu, çocukları için en iyisi ne ise onu yapmaya çalışıyor… Fakat kendi fikirlerine göre en iyisi. Ve o aileden biri olmadığınız sürece, hiç sesinizi çıkarmayın. Seçim yapmanın güzelliği budur…
Ben her zaman “bebeğim asla televizyon önünde büyümeyecek” dedim. Şu anda Tinsley bütün gün TV izlemese de, BabyFaith isimli dvd’yi izlediği 30 dakikayı dört gözle bekliyorum. Yani ben tükürdüğümü yalıyorum: DVD’ler harikaymış. İsterseniz beni mahkemeye verin.
Ancak bazı şeyler var ki onları ASLA yapmayacağıma emin olabilirsiniz:
- Biberonuna Mountain Dew koymak (kola gibi gazlı bir içecek)
- Onun sokakta bizim gözetimimiz olmadan oynamasına izin vermek
- Kötü bir hareket yaptığında cezasız kalması
Matt de, ben de çocuklarını şaplak ile (döverek) terbiye eden ailelerden geliyoruz. Bu yüzden emin olun: BİZ DE ÇOCUĞUMUZA ŞAPLAK ATACAĞIZ. Bu konuda benimle aynı fikirde olmayabilirsiniz. Bence sakıncası yok! Hepimizin bazı hareketleri yapmak için geçerli nedenleri var. Ben, benim için neyin işe yaradığını biliyorum ve sizin için de aynısı geçerli.
Henüz bebek sahibi olmayanlara gelince… Biraz bekleyin. Siz de zamanı geldiğinde gerçeği görecek ve sonunda anlayacaksınız. Benim konuyu tamamen anlamam için bebek sahibi olmam gerekti. Bu arada, LÜTFEN bana çocuk yetiştirme ya da bebekler için en iyisinin ne olduğu hakkında öğüt vermeye kalkmayın. Çünkü gerçekten ne konuştuğunuz hakkında bir fikriniz yok. Ve ebeveyn olan kişiler zaten sizi dinlemiyor.
Herkese duyurulur: Ebeveynleri rahat bırakın. Birbirinizi destekleyin. Birbirinize kulak verin. Birbirinizi eğitin. Fakat en önemlisi: GÜVENİN. Şunu bilin ki hiç kimse bir çocuğu ebeveyninden fazla sevemez.
Tinsley ile beraber uçağa binerek ülkeyi bir uçtan diğer uca geçeceğimiz gün geldiğinde, Tinsley tüm yolculuk boyunca deli gibi haykırırken, ben, 14D numaralı koltukta oturan, toy ve herşeyi bilen Kristin’e bakıp, “Sen bir moronsun” diyeceğim.
Yorumlar
Yazıya bugün itibarıyla 96 tane yorum gelmiş. Bunlar arasından seçtiklerim:
Yorum 1
– Çocuğa vurmak potansiyel olarak ona zarar verecektir, bunun yanısıra, terbiye vermenin ÇOK DAHA ETKİLİ başka yolları var.
Kristin’in Yorum 1’e Yanıtı
– Biliyorum ki şaplak ile terbiye bende ve kocam Matt’de işe yaradı. Şaplak, aynı zamanda benim kaynımın ailesinde de işe yaradı. Onların biri 6, diğeri 9 yaşında 2 oğlu var. O kadar terbiyeli çocuklar ki…
– Bence şaplak ölçülü bir şekilde kullanılmalı. Yani çocuklara “şimdi şaplak geliyor” dediğinizde cidden kötü birşey yaptıklarını bilmeliler. Bence ceza olarak odanın köşesinde göndermek daha küçük hatalar içindir. Fakat bazı zamanlar, çocuklar gerçekten hatalı birşey yaptıklarını bilmeliler. Bu durumlarda odanın köşesine göndermek işe yaramaz.
– Şaplak (tören gibi)özel bir biçimde yapılmalıdır. Rastgele yapılan birşey olmamalıdır. Eğer doğru şekilde yapılırsa çocuklar bundan kaçınmak için elinden geleni yapacaktır. Bunu yeğenlerimde bizzat gördüm.
—————————————–
Yorum 2
– Bazı araştırmalar gösteriyor ki “Çocuğa vurmak kısa vadede hatalı davranışı durdurabilir. Ancak hatalı hareketin uzun vadede tamamen kaybolmasını sağlamaz.”
– Ebeveynlerin düşünmesi gereken şey “Çocuğunuzun sizden korktuğu için mi terbiyeli davranmasını istersiniz, yoksa, size saygı duyduğu için mi?” Her iki yöntem de hatalı davranışı durdurabilir. Fakat ebeveynden korkan çocuk o hareketi bir daha yaparken yakalanmamaya çalışırken, ebeveynine saygı duyan çocuk hareket etmeden önce muhtemelen 2 defa düşünecektir.
– Şunu kafam almıyor. Siz çocuğunuza “başkalarına karşı şiddet kötü bir şeydir” diye öğretirken, “ebeveynlerin vurması kabul edilebilir” diyerek kafasını karıştırıyorsunuz.
Kristin’in Yorum 2’ye Yanıtı
Bence popoya şaplak atmakla dövmek arasında fark var. Öncelikle çocuk, şaplağın ne olduğunu ve neden şaplak yediğini anlayacak kadar büyük olmalı. Ayrıca şaplak önemli suçlar için vurulmalı. “Anne ve babası öyle yaptığı için” diğer çocuklara vuran çocuklar, evlerinde uygun bir şekilde şaplak yememiş olan çocuklardır.
—————————————–
Yorum 3
– Şaplak atmanın agresif hareketleri ve düşünmeden hareket etmeyi artırdığı, otoriteyi temsil eden kişilere karşı kızgınlık yarattığı, kendine güveni azalttığı, vs. gösteren pek çok araştırma var.
– Bence fiziksel olmayan disiplin yollarını bulmak daha çok efor, sabır ve yaratıcılık istiyor.
Kristin’in Yorum 3’e Yanıtı
Bence şaplak tartışmalı bir konu, çünkü, bu oldukça subjektif. Herkes farklı bir şekilde şaplak atar. Bence şaplağın şiddet içermeyen bir türü var. Benim ebeveynlerim de bana bunu uyguladı.
—————————————–
Yorum 4
– Ben de şaplak yedim ve bu, büyürken beni olumsuz olarak etkiledi… 6 yaşında iken şöyle düşündüğümü hatırlıyorum “Neden ebeveynlerim benim canımı acıtmaya çalışıyor… Ne yaparsam yapayım, fiziksel bir acıyı hak ediyor muyum?”
– Blogunu severek okuyorum Kristin. Ancak, bir disiplin yöntemi olsa bile, çocuğuna acı vermekten dolayı gurur duymak çok eski kafalılık ve üzüntü verici.
Kristin’in Yorum 4’e Yanıtı
– Şaplak atmaktan gurur duyduğumu nerede söyledim??? Tam tersi. Tinsley’e şaplak atmak onu incittiğinden daha fazla beni incitecek. Bunu düşünmekten bile nefret ediyorum. Fakat bazen gerekli olacağını biliyorum. Ebeveyn olarak görevim çocuğuma disiplin vermek ve hatalarını düzeltmek. Ben çocuğumun en iyi arkadaşı olmaya çalışmıyorum. Ben onun annesiyim.
– Yorumunuzdan anlaşılıyor ki, çocukken siz yapılan şeylerden dolayı hala acı çekiyorsunuz. Şaplak konusundaki yazımın bu duyguları hatırlatmasından dolayı üzgünüm. Sizin ailenizin şaplak yöntemi, belli ki benim yetiştirilişimden farklı. Ailemin beni istismar ettiğini düşünmüyorum veya onlara kızgın değilim. Aslında, yaptığım hataların yanımda kar kalmasındansa, onların bana ceza vermesinden dolayı ebeveynlerime minnettarım.
– Şaplak şiddet değildir. Şiddet çürüklere, izlere ve kana yol açar. Popoya atılan birkaç şaplağın acısı bir dakikadan kısa sürer. Fakat çocuğa mesajı verir: BUNU BİR DAHA YAPMA.
– Ben ebeveynlerimden sağlıklı bir şekilde korktum. Ben onları sevdim ve onların da beni sevdiğimi bildim. Şimdi, “onların bana ceza vermesinin, aslında beni sevdikleri anlamına geldiğini” daha iyi biliyorum.
– Her çocuk disipline karşı farklı tepki verir. Belki sizin ebeveynleriniz şaplak atmaya karşı hassas olduğunuzu anlayıp, başka bir ceza yöntemi seçmeliydi. Bunu yapmadıkları için üzgünüm.
—————————————–
Yorum 5
– Şaplağa karşı olan bazı kişiler büyürken hiç şaplak yemediklerini söylemiş. Güzel, hepiniz bunun için altın yıldız ya da madalya almalısınız.Eğer büyürken hiç şaplak yemediyseniz, şaplak ile ilgili konular hakkında en az bilgi sahibi olan kişi sizsiniz. Medya ve toplum tarafından beslenen tecrübesiz görüşlerinizi kendinize saklayın. Şaplak o kadar dehşet verici bir şey değildir. Şaplak ebeveynlerin kontrolden çıkarak çocuğu dövmesi değildir. Çocukken, babam bana şaplak attığında, neden attığını açıklar ve sonra beni kucaklar ve sevdiğini söylerdi.
– Ben dünyayı keşfeder ve gelişirkenö şaplak yemeyen, ancak hataları için köşeye gönderilen çocuklar orada kaç dakika geçiriyordu? Şaplak birkaç saniye sürer, köşeye gönderilme ise ondan çok daha fazla sürer. Belki sizin ebeveynleriniz terbiye verirken sayı saymayı tercih ediyordu. “Susy, cam temizleyiciyi bebeğin suratına sıkma! Bir…iki…üç.. (oohh ! Beşe geldiğinizde çocuk durmazsa ne yapacaksınız? Altı mı diyeceksiniz?)
– Şaplağın özgüven ve özsaygıya zarar verdiğini kim demiş? Allaha şükür ki ebeveynlerim bana şaplak attı. Çünkü benim ne özgüvenim eksik ne de özsaygım. O şaplaklar bana kendime hakim olmayı öğretmeseydi, ne kadar şımarık olabileceğimi düşünemiyorum bile.
– Kristin’in Tinsley’e basit şeyler için şaplak atacağına inanmıyorum. Mesela “Çöp tenekesini dışarıda mı bıraktın? Şaaap!” Kristin şaplağı uygun yer ve zaman geldiğinde kullanmak için bekletir. Ve eminim ki ileri düşünceli şaplak karşıtları böyle bir seçenek olmasından hoşlanacaktır, değil mi?
– Şaplağın zararlı olduğunu söyleyen yorumlardan çoğu terapistler (psikologlar) tarafından yapılmış, onlar gerçekten bu konunun uzmanı olmalı. Fakat çocukların özgüveni ve özsaygısı için zararlı olan başka bir şey nedir biliyor musunuz? TERAPİ
Siz Ne Düşünüyorsunuz?
Orijinal yazı ve gelen yorumlardan bazıları böyle. Genel olarak yorumlarda iki grup oluşmuş. Kristin’in çocuk terbiyesinde şaplağın kullanımı konusundaki görüşlerine karşı olanlar ve Kristin’in yanında olanlar.
Pekiyi siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Merak ettiklerim konular aşağıdakiler. Dilerseniz hepsini ya da bazılarını yanıtlayabilirsiniz.
- Çocuğunuz var mı? Kaç yaş(lar)ında?
- Siz çocuğunuzun yapmasını istemediğiniz şeyler için şaplağı bir terbiye yöntemi olarak kullandınız mı? / kullanıyor musunuz? / kullanacak mısınız?
- Çocukların terbiyesinde şaplak sizce etkili bir yöntem mi? Etkili ise neden? Etkili değilse, söz dinlemeyen çocuğu terbiye etmek için ne yapmalı?
- Şaplağın uygulanacak fiziksel güç ve nerelere uygulanabileceği konularında bir ölçüsü var mı? Varsa nedir? Şaplağın şiddet içermeden yapılabileceğine inanıyor musunuz?
- Şaplağın özel bir törenle uygulanması gerektiğine katılıyor musunuz? Örneğin önce nedenini açıklamak, sonra şaplağı atmak, sonra çocuğu kucaklamak gibi…
- Şaplak sizce çocuklarda psikolojik bir iz bırakır mı? Özgüveni sarsar, agresif hareketleri ve düşünmeden hareket etmeyi artırır, otoriteyi temsil eden kişilere karşı kızgınlık yaratır mı?
- Hayatında hiç şaplak yemeden büyümüş kişiler şımarık mı olur?
————————————
* Kristin bu yazıda “spank” sözcüğünü kullanmış. Bu söz kimi zaman “popoya şaplak atmak” kimi zaman da dövmek anlamında kullanılır.
1. Tuna isminde 5,5 yaşında bir oğlum var…
2. Öncelikle şaplaktan ne anladığımız önemli.Bana göre popoya hafifçe vurmak ama bunu dayak boyutuna getirmek çok yanlış…Terbiye yöntemi demiyelim ama tabiki benimde şaplak attığım zaman oldu. Şöyleki, bunu yapmamanız için çok geniş olmanız gerek. Ama bu asla dayak olarak algılanmasın. Terbiyeyi bu yöntemle vermeyi yanlış buluyorum ….
3. Şaplak etkili bir yöntem değil. Nedeni ise çocuk sırf şaplak yada dayak yememek için uslu durur. Korkusundan durması gerektiği için değil…
Söz dinlemeyen çocuk… Bu soruya şöyle cevap vermek istiyorum. Benim oğlum yaramaz değil. Ama çok hareketli. Bu sebepten yerinde duramayan, yemek yerken bile masadan defalarca kalkan bir çocuk. Bu bizim ona masa eğitimi vermediğimiz için değil. Hareketli olduğu için sabit oturamıyor…Şimdi anasınıfına gidiyor. Oradada hareketli. Ben bir anne olarak şöyle bir ceza yöntemi uyguluyorum:
Sevdiği şeylerden mahrum bırakmak, mesela küçük arabalarını kaldırmak, bilgisayarı yasaklamak gibi…Etkili oldumu diye sorarsanız yarı yarıya oldu …
4. Ben oğlumun bir kere yüzüne istem dışı vurdum ve halen onun acısı içimde. Kendinden defalarca özür diledim. O da “anneciğim ben seni affetttim üzülme” demesine rağmen halen aklıma gelir 🙁 Şaplak popoya atılabilir ama onu atarken de vargücünüzle değil. Tabiiki atılmaması tarafındayım ama bizim de sabrımız taşabiliyor…
5. Törenle şaplak atılamaz…
6. Sadece şaplak olarak nitelendirmek yanlış. Bir çocuk anne ve babasını tartışırken görmesi bence bir şaplaktan daha ağır etkiler bırakıyor. Onları asla unutmaz çocuklar…
7. Biz anneler herşeyi veriyoruz çocuklarımıza. Yeterki eksik kalmasın diye… Sonunda da çocuklarımız çok şımarıyor ve hiçbirşeyle mutlu olamıyor. Benim tavsiyem: “oyuncak almak bir çocuğu mutlu edebilir ama sevginizi gösterin”. Ben oğluma kızıyorum ama kızdığımdan çok onun seviyorum. Saatlerce anne oğul konuşuyoruz, birbirimize sevgi sözcükleri söylüyoruz. Biliyorum ki bu sebepten oğlum okul için yaptığı ödevlere bile kalpler konduruyor. Bu da onun ruhsal açıdan ne kadar mutlu bir ailede yaşadığını gösteririr.
Not: Çocuklarınızı bir çocuk olarak değil karşınızda bir yetişkin varmış gibi dinleyin ve anlatın. Emin olun çok zekiler. Siz bile şaşıracaksınız. O zaman ne şaplak ne dayak olacak…
Sevgiler….
Eminecim,
Zaman ayırıp bu güzel yorumu yazdığın için teşekkür ederim.
Bizim çocukluğumuzda çocuklar daha bir safçaydı sanki. Senin de dediğin gibi zamane çocukları gerçekten birer yetişkin gibi. Herşeyden anlıyorlar ve kendilerine yetişkin gibi muamele edilmesini bekliyorlar. Aslında zaman ve mekan uygun olduğu sürece çocuklara bir yetişkin gibi açıklamalar yapmak bence de en güzeli. Ama bazen olmadık durumlar başa geliyor. Tehlikeli durumlarda çocuklar söz dinlemeyebiliyor. O zaman da ebeveynlerin başka stratejiler geliştirmeleri lazım. Şaplak bence de çözüm değil.
Sevgiler
1- Bir kızım var ve 8 yaşında.
2- Kullanmadım, Kullanmıyorum, Kullanmayacağım.
3- Şaplakla terbiye olmaz. Bilakis ters teper. Çok nadir yaşadığım bu olayda 1-2 kere en zevk aldığı bir şeyi yapmama cezası vererek üstesinden geldim. Çok da faydasını gördüm.
4- Kesinlikle kabul ettiğim bir davranış biçimi olmadığından hiçbir şeyine inanmıyorum.
5- Şaplağın töreni mi olurmuş. Dayakla çocuk terbiye edilmez.
6- Önce şaplak sonra kucakla. sevgi gösterisi yap. Bu ne ya aptal mı onlar. Bilakis daha çok şımarıklığa itersin.
7- Benim kızım 8 yaşında. Bu yaşına kadar bir kere bile vurmadım. Kızım şımarık mı? Hayır kesinlikle değil. Bilakis aklı başında neyi ne zaman nerede nasıl davranacağını çok iyi biliyor. Mutlu olduğunu size olan davranışından anliyorsunuz. Ben öyle kitaplarda yazan, cocuk psikolaglarının dediği gibi çocuklara televizyon seyrettirmeyin geç konuşur, yok 6 ay anne sütü verin. vb vb. katılmıyorum Televizyonda seyrettirdim, vakti gelince konuştu. 2 ay anne sütü verdim hazır mama ile besledim. Gayet sağlıklı. Benim ve eşimin gittiği her yere götürdüm. Sosyal oldu. Fastfood istersen alırım dedim. İstemedi. Ve hala hamburger kola patates kızartmasının tadını bilmez. Etrafa kulak vermeyin kendinize kulak verin ve çocuğunuzu istediğiniz gibi büyütün. Bırakın kim ne derse desin. Çünkü siz çocuğunuzu herkesden daha iyi tanıyor ve onun için en doğru şeyi yapacağınızı biliyorsunuz.
Yorumun için çok teşekkürler Nurcancım,
Dediklerine katılıyorum. Dışarıdan bakıldığında ebeveynleri yargılamak çok kolay. Kimse bir ailenin 7 gün 24 saat ne yaşadığını bilmiyor. Başkalarına ters gelen bir davranışın bile kendi içinde bir mantığı olabilir. Bir çocuğu elbette en iyi ebeveynleri tanır ve onun için en doğru kararları verir.
Yalnız yorumunda bir nokta beni şaşırttı. Fast food konusunda kaç yaşında kızının tercihini sormaya başladın? Ya “ben her öğünü fast food yemek istiyorum deseydi ne olacaktı?” ben onu merak ettim.
Sevgiler
O zaman ona sakıncalarını anlatacaktım. Yasaklasaydım belki içinde uhte kalacaktı Aklı kalacaktı ve biraz büyüdüğünde benden gizli yiyecekti. Risk almadan da bazı şeylerin sonucunu göremiyorsun. Kızıma anlatabilirim bir şeilde ben onu ikna ederim diyerek o riski aldım ve kazandım. Irmak 9 yaşına girdi. Bazen soruyorum hamburger istermisin diye. Onu yiyenler obez oluyor okumuyormusun diyor bana.
Öncelikle Kristin’in yazısını beğendim.Yazar olarak kendisini çok net ifade etmiş, tartışmalı bir konuda gelecek yorumları tahmin ettiği halde düşündüklerini aynen söylemiş. Konu olarak ise; daha önce aldığım psikiyatri dersleri ve psikoloji eğitimlerinin bana öğrettikleriyle uyumlu. İnsanlar büyürken yanında büyüdükleri ebeveynleri rol-model olarak alırlar. Alanında oldukça deneyimli bir psikologun seminerine katılmıştım; söylediği şey dikkatimi çekmişti. Mesela ben annemim davranışlarını onaylamıyorum, iyi de bir eğitim aldım, yani yanlış gördüğüm davranışların farkındayım ve düzeltici faaliyet için istekliyim. Bil bakalım annemden ne kadar farklı olabilirmişim. % 10, hatta bu çok çok iyi bir oranmış. Çok fazla yorum yapmayayım ve sorulara geçeyim çünkü çocuklara kahvaltı hazırlamam gerek 🙂
Merhaba Huriyeciğim,
%10 fark ha! İşte bunu duysa annem çok şaşırırdı. Çünkü biz hep birbirimizin farklı olduğunu düşünürüz.
Anneciğim,
Bu yazıyı okuyorsan yorumunu beklerim!
İkinize de öpücükler
1- 16 yaşında bir kızım ve 7 yaşında bir oğlum var.
2- Çocukların dövülmesine karşıyım, öncelikle bunu ifade edeyim. Evet popoya şaplağı daha önce kullandım, gerekirse gene kullanırım.
3- Terbiyede etkili yöntem olduğu için kullanmadım. Terbiyenin daha güzel yöntemleri var ama tükendiğiniz zaman o güzel yöntemler yerine şaplak da bir yol.
4- Şaplak az ya da çok şiddet içerir. Zaten şiddet, şaplağın ve insan doğasının içindedir.(Bir çalışma yapılmış: Pek çok ayrı topluluktan çocuk doğdukları andan itibaren bir arada büyütülmeye başlanmış. Irk, milliyet, şiddet, kötülük gibi kavramların içinde olduğu hiçbir öğretiye maruz bırakılmamışlar. Ama yine de büyüdüklerinde onlara hiç gösterilmeyen, kötü diye adlandırdığımız davranışları sergileyenler olmuş. Kendi aralarında gruplaşmışlar. Baskın karakterler oluşmuş, Kendinden daha zayıfı ezenler, şiddet uygulayanlar olmuş. Daha ılımlılar olmuş vs vs.)Ama şiddetin de dereceleri vardır ve amaç caydırıcı olmaktır, canını yakmak değil.
5- Şaplak törenine katılmıyorum. Tören düzenleyecek kadar sakinseniz şaplağa ne gerek var, oturur güzel güzel anlatırsınız. 🙂
6- Psikoloji bir hayatın tüm anlarıyla doludur, tek bir şaplak anıyla değil. Şaplak atılmadan sadece ezici, özgüveni parçalayıcı sözlerle yaşamları darmadağın olan insanlar var. Şiddet sadece fizksel değil, sözel olarak da mümkündür. Eğer çocuğunuzla her yönden ilişkiniz iyiyse, yüreğinizdeki sevgiyi sunabiliyorsanız, psikolojik zayıflığı ve yatkınlığı da yoksa mükemmel kalamadığınız bir ana takılmaz diye düşünüyorum.
7- “Hayatında hiç şaplak yememiş bir çocuk şımarık olur.” önermesine katılmıyorum. Bu şaplak yiyen bütün çocuklar akıllı-uslu olur gibi karşıt bir önerme düşündürebilir ki bu da mümkün değildir. 🙂 Öncelikle çocuklara uygulanan sistematik şiddeti ya da sözel aşağılamayı asla ve asla uygun bulmuyorum. Ama biz anneler de nihayetinde tüm zayıflıklarımızla birlikte sadece bir insanız. Hep mükemmel kalamıyoruz, zıvanadan çıkarıldığımız anlar olabiliyor.
Çok teşekkürler Huriyecim,
Ne de güzel anlatmışsın. Doğru. Anneler de insan. Hep rasyonel davranmalarını beklemek yanlış olur. Can şu anda çok küçük. Laftan anlayacak durumda değil. Dolayısı ile biz sabır dönemlerini yaşıyoruz.
Büyüyüp de laf anlayacak noktaya geldiğinde, ben de büyük konuşmak istemiyorum ama, şaplak ya da herhangi bir şiddet içeren yöntemi terbiye metodu olarak kullanmamayı umuyorum.
Sana bir sorum daha olacak. Biliyorum her çocuk farklıdır ama, kendi tecrübende, kız çocuklar ile erkek çocuklar arasında söz dinleme açısından belirgin bir fark gördün mü?
Sevgiler
Merhaba,
1- 5,5 yaşında dünya tatlısı bir oğlum var..
2- Doğduğu andan itibaren oğlum beni hiç üzmedi.. Oğlumuzun poposuna banyo sırasında şaplak atıyoruz. O kadar şirin ki dayanamıyoruz :)) İşin şakası bir yana, oğlumla konuşarak ve bakışlarımızla anlaşıyoruz. Kendisi doktorumuzun da deyimiyle “küçük adam”. O yüzden ileride ne olacak bilinmez:))
3- Şaplak konusu biraz hassas bir konu. Terbiye verilirken şaplaga karşıyım ve böyle büyüyen çocukların çok sorunlu olacağını düşünüyorum. Ama bazı hassas durumlarda canını yakmadan popoyo şaplağın bir sakıncası olamayacaktır. Anne olduğum için çok uzun zaman önce büyük konuşmayı bıraktım. O yüzden ilerisi için şimdiden hayatta böyle birşey yapmam demeyeceğim:))
Yorumun için teşekkürler Meldacım,
Haklısın, “çocuk yetiştirirken büyük konuşmamalı” Bunu birçok tecrübeli annenin söylediğini fark ettim. Hayatın türlü hali var değil mi?
Sevgiler
Slm , yorumları ve yazıyı okudum.
1- 2 çocuğum var biri 5.5 yaşında diğeri 2 yaında. Öncelikle şunu söyleyebilirimki, 1 çocuk hiçbirsey, 2 çocuk çok şey :)) Çok tatlı ve keyifli oldukları bir yana, tüm enerjinizi emiyorlar :))
2- Küçük olanda değil ama büyükte bende bir defa öfkemi kontrol edemediğim oldu ve şaplak olayını yasadık, çok karşı çıkmama rağmen. Böyle birşey beklemediği için çok şaşkınlık yaratan bir tecrübe oldu onun için. Bende ise çok vicdan azabı.
3- Bunun bir terbiye yöntemi olduğu konusuna kesinlikle karşıyım. Daha sonra kendisinden özür dileyip, ne olursa olsun çok sevdiğimi söyledim ama kendimi affetmem çok kolay olmadı. Bence şaplak/dayak ne olursa olsun savunmasız bir canlı üzerinde güç gösterisi gibi geliyor ve eger ebeveynler bunu yapıyor ise, bu, işin kolayına kaçmak oluyor. Ben daha sonra kendisi benim istemediğim yada onaylamadığım konularda, hareketlere devam ederse bende kendisine aynı şekilde davranacağımı ve sonuclarına katlanacağını (ceza olarak sevdiği seyleri yapmamak olabiliyor) belirterek daha etkili sonuclar aldım. Yani yaptıgı yanlış ne ise sonucuna katlanmak sorumluluk almasını sağlamak daha etkili oluyor. Veeeeee tabi çok sabırlı olmak gerekiyor. Çünkü bazen siz bile kendinizi tanıyamıyorsunuz :))
Son olarak tutarlı olmak çok önemli , birşey hayır ise hayırdır. Bir evet, bir hayır olursa çocuk uzerinde de çok otoriter olamıyorsunuz. Yorumlarda doğru bir cümle var “siz onun arkadaşı değil, anne veya babasısiniz. O yüzden herseyi açıklamak zorunda değilsiniz. “Ben anneyim, bu böyle olacak” dediğinizde tartışma bu yaş grubunda bitiyor. Daha büyüdüğünde de ne olacak göreceğiz. Bol sabırlı günler dilerim.
Merhaba Banucum,
Ah! İki çocuklu anne bilgeliği. Biz daha birincisi ile başa çıkamazken…
“Şaplak savunmasız bir canlı üzerinde güç gösterisidir” lafına yüzde bin katılıyorum.
Sistematik olarak çocuklarını döverek, onları terbiye ettiklerini zanneden bir grup da var. Gücü yetene felsefesi ne kadar yanlış. Bu şekilde büyüyen çocuklar, ileride zorda kaldıklarında arkadaşlarına, eşlerine ve hatta ebeveynlerine de şiddet kullanabiliyorlar. Yani vurulan şaplak, dönüp dolaşıp insanın kendine çarpıyor.
Biz en azından kendi çocuklarımıza fiziksel şiddeti uygulamayarak onlara örnek olabiliriz.
Bir diğer tesbitin de doğru. “Siz onun arkadaşı değil, anne veya babasısınız. O yüzden herseyi açıklamak zorunda değilsiniz. “ demişsin. Emine’nin yazısına yaptığım yorumda dediğim gibi, zaman ve mekan uygun olduğu sürece çocukların hatalı davranışlarını nedenini açıklayarak engelleme taraftarıyım. Ancak çocuk kendisi için tehlikeli olabilecek bir davranışı, tüm uyarılara rağmen tekrar tekrar yapıyorsa, bu durumda ipleri ele almak lazım. Büyüyene kadar ebeveynlerin sözünün dinleneceğini anlamalı çocuk.
Sevgiler
1. 2 yaşında bir oğlum var.
2. Şaplağı bir terbiye yöntemi olarak kullanmadım, kullanmayı da doğru bulmuyorum, ama kullanmamak için de dua ediyorum. Zira insan bazen kendini kaybedebiliyor. Ben oğluma vurmak yerine çok sinirlendigimde bazen kağıt parçası buruşturuyorum, masaya vuruyorum vs.
3. Çocugu terbiye etmenin daha sağlıklı pek çok yöntemi var bence, daha önceki yorumlarda yazıldığı gibi sevdiği birşeyden mahrum etmek, yaptığı yanlış şeyle ilgili ceza vermek. Masayı boyuyorsa, boyaları kaldirip, bir süre boya yapmasına izin vermemek, boyaları istediğinde de neden ceza aldigini hatırlatmak. Gayet basarılı sonuçlar aldım.
4. Şaplagin usulu, yöntemi, şiddet içermeyeni falan olmaz bence. Zaten öylesi çocuk tarafindan ciddiye alınmaz. Dolayısıyla bir terbiye yöntemi olamaz.
5. Törenle yapılmasını da gerçekçi bulamadım. Madem o kadar sakiniz şaplağa ne gerek var. Ama tabii yazarı da yargılamiyorum. Eğer kendince doğru buluyor, uygulayabiliyor ve çocugu icin olumsuz olmayacağını düşünüyorsa kendi bilir.
6. Ben şahsen şaplak yemiş bir insan olarak kendimde derin psikolojik izler görmüyorum. Ama şaplak var, tekme tokat dövmek var. Sürekli dayak yiyen çocukların da çok sağlıklı olabileceklerini düşünmüyorum. Bence şaplak çocuktan ziyade ebeveynde derin izler bırakir. O vicdan azabı sizin peşinizi bırakmaz. Sonuçta sizden zayıf, küçük ve en sevdiğiniz canlıya güc uyguluyorsunuz.
7. Şaplak yemeden büyüyen çocuklarin şımarık olacağı görüşüne kesinlikle katılmıyorum. Çocukları şımartmak şaplak atmamak demek değil. Şaplak atarsınız, kendini affettirmek için her istediğini alırsınız, alın size şımarık cocuk. Üstelik dayak yediğine de sevinmeye başlar bir süre sonra, şımartılacağı için.
Çok teşekkürler Berrak
“Bence şaplak çocuktan ziyade ebeveynde derin izler bırakır. O vicdan azabı sizin peşinizi bırakmaz. Sonuçta sizden zayıf, küçük ve en sevdiğiniz canlıya güc uyguluyorsunuz.” yorumun beni oldukça düşündürdü. Olaya bu açıdan hiç bakmamıştım.
Can henüz çok küçük olduğu için ona şaplak uygulamadık. Ama uygulamanın düşüncesi bile içimi sızlatıyor. Umarım uygulamak zorunda kalmam.
Sevgiler,
Tanla’cım ben ne oğluma -14 yaşında, ne de kızıma 9 yaşında hiç vurmadım. Oğlum 2.5 yaşındaydı sanırım ve lavaboya yetişmeye çalışırken ağzını lavaboya dayamış, yalıyordu. Sanırım lavabonun pürüzsüz, parlak yüzeyi hoşuna gitmişti:) Ben gayri ihtiyari ve panik halinde “aman mikrop kapacak” diye ağzına doğru vurup, yapmaması gerektiğini söyledim. Oğlumun yüzündeki o ifadeyi hiç unutmam 🙁
Ama ara ara bağırıp bağırmayacak kadar da ermiş değilim ne yazık ki:) Bunun da vurmak kadar önemli olabileceğini düşünüyorum.
Merhaba Mehtapcım,
Lavabo hadisesi traji-komik. İlk patağını lavaboyu yalamak yüzünden yedin oğlum dersen ileride, sanırım gülecektir.
Ve, bağırmak… Çocuk yetiştirirken bir kere bile sesini yükseltmemiş olan kaç tane bilge insan var acaba?
Yorumun için çok teşekkürler
Sevgiler
Çok güldüüüümmm!!!! Lavabo yalıyodu ha?! Puhahhahahaha… Çok iyi yaaa… Bakalım benim deli neler yapacak?! Lavabo yalamış yaa…. Hohihohi 😀
7,5 yaşında ve 5 yaşında 2 oğlum var.
Diğer yorumculara çoğunlukla katılmakla birlikte ben olaya başka bir perspektif getireceğim. Şöyle ki; benim yaklaşık 3 yıl kadar eve kapanıp bir-fiil sadece 2 oğluma annelik yaptığım, işten koptuğum bir dönem oldu. Sürekli kavga eden ve dövüşen 2 erkek çocuğunun nasıl birşey olduğunu ancak yaşayan bilir! Evde olduğum bu dönemde malesef birkaç kez kendime hakim olamayarak şaplak uyguladım ve her seferinde vicdan azabından ölüp çocuklarımdan özür diledim. Ama çalıştığım dönemde hiç böyle bir şey yapmadım – ki zaten fikir olarak kesinlikle karşıyım. Şu anda tamamen konuşarak veya sevdikleri birşeyden men etmek suretiyle cezalandırarak herşeyin üstesinden gelebiliyorum.
Demek istediğim şu ki , anne kendine vakit ayıramıyorsa, adanmış ve eve kapanmış bir şekilde çocuk bakıyorsa bir süre sonra sinirleri fena halde yıpranıyor ve tahammülü kalmıyor. Oysa çalışırken zaten çocuğunuzun özlemini çektiğiniz için onu gördüğünüz zamanlarda çok daha hoşgörülü ve sabırlı olabiliyorsunuz. İşin bir de böyle bir tarafı var…
Selam Efzuncum,
İş yaşantısına giren annenin vicdan azabı oldukça ilginç bir perspektif olmuş. Tabii şimdi hem oğulların iyice büyüdüğü, hem de gün boyunca işyerinde deşarj olduğun için daha sabırlı olabiliyorsun. Acaba çocukların yaramazlıklarından bunalan annelere iş hayatına dönmeyi mi tavsiye etsek 🙂
Sevgiler
—Dikkat! Sadece gözlem içerir!—
Çocuğuyla 24 saat beraber olan annelerin en büyük sorunu çocuklarıyla laubali olmaları. Sınır olmuyor. Zaten dengesiz bir doğaya sahip olan kadın, bir anda çocuğa bağırıp ardından çeşitli şekillerde özürler dileyerek kendini affettiriyor. Bunu bilen çocuk annenin boşluğundan faydalanıp, nasılsa ödüllendirileceğini(!) bilerek yapmaması gerekenleri itinayla gün içine yayıyor. Bu durumda anne ile çocuğun belli bir yaştan sonra kesinlikle ayrı kalması gerektiğini, kadının iş hayatı yoksa bile çocuğun yarım gün de olsa kreşe gönderilmesi daha sağlıklı görünüyor burdan bakınca (bkz: burası; 7,5 aylık hamilelik)
Teşekkürler Zeynep. Çok önemli bir noktaya parmak bastın. Yuva konusu bence de çok önemli. Ayrıca çocuğun sosyal gelişimi açısından da gerekli bence…
1- 5,5 yaşında dünyalar tatlısı afacan mı afacan bir kızım var.
2- İtiraf etmeliyimki, bundan 2 sene önce popoya şaplak hatasını bir iki kere yaptım. Çünkü ikazlarıma rağmen tehlikeli şeyler yapmaya devam ediyordu ve o dönem şimdikine göre çok daha hareketli, düz duvara tırmanan bir çocuktu.
3- Kesinlikle şaplak, dayak adı her neyse çocuk terbiyesinde etkili bir yöntem olamaz, olmamalıdır da. Hele hele korku kültürü üzerine kurulu bir hayatı olsun istemiyorum. Dayak yiyen bir çocuk olmadım ve çocuğumuda asla böyle büyütmeyi düşünmüyorum.
4- Şaplak, dayak kelimesinin kibarcası bir nevi. Az yada çok mutlaka şiddet içerir. Çocuk yaramazlıktan sonra dayak yerse yaptığının karşılığını ödemiş olur gibi geliyor bana. O zaman yaptığı yanlışı düşünüp tamir etmeye çalışmaz.
5-Şaplak atmadan önce ona sebebini söylemiştim.’Kendine zarar vereceksin, bir yerine birşey olacak, şimdi popoya şaplak geliyor’ diyerek atmıştım o şaplağı:)
6-Devamı gelen şaplaklar dayaklar varsa mutlaka çocukta psikolojik izler bırakır. En basiti şiddete karşı meyilli olur böyle çocuklar. Tabiiki psikolojik sorunlarda beraberinde gelir.
7-Hayatında hiç şaplak yemeden büyümüş kişilerin şımarık olacağına inanmıyorum.Dayak yiyen çocuklar akıllı uslu mu oluyor yani. Birgün bir yerde bir yazı okumuştum. “Çocuğa dayak atmak bir ömür boyu cebinde dinamit taşımak demektir” diye. Gerçekten çok derin anlamları olan bir söz. Her zıvanadan çıktığımda:) bu söz geliyor aklıma. Sonuç olarak fiziksel zorbalık hiç hoş birşey değil. Ayrıca çocukta caydırıcı bir etki yaratmadığını düşünüyorum.
Merhaba Didemcim.
Yorumun için teşekkür ederim.
“Çocuk yaramazlıktan sonra dayak yerse yaptığının karşılığını ödemiş olur gibi geliyor bana. O zaman yaptığı yanlışı düşünüp tamir etmeye çalışmaz.” tespitin oldukça yerinde olmuş.
Ayrıca “Çocuğa dayak atmak bir ömür boyu cebinde dinamit taşımak demektir” sanırım daha önceki bir yorumumda bahsettiğim, şiddet gören şiddet uygular önermesinin daha güzel ifade edilmiş hali.
Sevgiler
Ben yazıdaki bir başka kısma takıldım: Bu anne 5 aylık oğluna günde 30 dk televizyon mu izletiyormuş?
Henüz 5 aylık çocuğunun bakımından bu kadar bunalmışsa, şaplak kaçınılmaz olmuş onun için demektir 🙂
TV değil de bebekler için hazırlanan bir DVD sanırım…
Kesinlikle çocuğuma bir fiske dahi vurmam. Vuran olursa bile engellerim. Öyle şey olur mu? Onları yapanlar zaten ya akli dengesini kaybetmiş yada ruhsuz kişi ve kişiliklerdir.
Yorumun için teşekkürler Serdar. Babaların sesini duymak çok güzel!
A a?! O kadar alışmışım ki bebekli bloglarda hatun kişilere “Serdar”ı bilinçaltım “Selda” olarak algıladı.
Kızlaaaaarrrr… Aramızda bi baba vaaaaaarrrr!!! (;
Bu arada, Serdar baba;
Ben hiçbir zaman babamın bana vurmasından korkmadım, onu üzeceğimden, utandıracağımdan daha çok korktum. Öyle bir bakardı ki adam bana, yer yarılsın da içine gireyim diye ayak serçe parmağımla beton zemini kazmaya çalışırdım. Hala öyle. Ah o gazete arkası bakış yok mu?! Hafazanallah! :S
Bir babanın sesini duymak beni gerçekten çok mutlu etti. Umarım Serdar’ı daha çok burada görürüz…
Babam bana bir kere tokat atmış, inatlaşmışım “Bak döverim!” demiş. İnatlaşmaya devam etmişim, sırf otoritesi sarsılmasın diye yanağıma şaplatmış. O bir odada, ben bir odada ağlamışız. Ben hatırlamıyorum kesinlikle. Annem anlatır. Onun dışında evde terliksiz dolaştığım için popoma şaplak yemişliğim var. Hem de 18 yaşıma kadar 😀
Eşimin annesi de iyi bir “terlikatar”mış! 😀
Biz muhtemelen Gülbilge’yi cezalandırırken fiziksel bir müdahalede bulunmayacağız. “Muhtemelen” diyorum çünkü belki de “Çimdik yemeden” rahat durmayacak bir kız olacak 😀
Bunu doğunca göreceğiz, beraberce baş etmeyi öğreneceğiz. “Popoya şaplak” ya da “Terlikle nişan alma” yapılabilirmiş gibi geliyor. Daha sertlerine tahammülüm yok. Yapmam da, yaptırmam da… Daha Gülbilge doğmadan, bu kadar da büyük konuşuyorum! Fiziksel şiddetle otorite sağlanmaz. Gazetenin ardından babanın şööyle sert bir bakışı yetmeli.
Ahahah! Terliksiz dolaşma, incir yiyip taşa oturma, terli terli soğuk su içme… Hepimiz böyle eften püften sebeplerden paparayı yemişizdir. Şimdi düşünüyorum da anamızın babamızın sözünü dinlesek daha az hasta olacakmışız. Kafasızlık işte.
Bu arada terlikatar da süper bir tabirmiş. Hala gülüyorum kendi kendime :))))
Merhaba,
yaziyi paylastiginiz icin cok tesekkur ederim. Bu konuda hala bir karar verebilmis degilim aslinda okuduktan sonra bile ama kafam iyice karismaya basladi. Kzim 17 aylik krese gidiyor ve sinifindaki cocugu isirmis cocugun kolunu gordum biraz kizarmisti. Kizima hem kizdim icimden hem de uzuldum, neden yaptigina anlam veremedim. ceza uygulamaya karar verdim ama 1 gun gecti hala denemedim. biraz da esimle fikir ayriliklarimiz var o hep daha yasi kucuk diyor ne saplak ve ceza. neyse bu ayri bi konu ama sonucta ayni fikirde oolursak kendime daha cok guvenicem ve kolaylasir.
Daha once saplak denedim annemin israriyla!! yurtdisinda yasiyorum burada tecrubeli kimse yok yakinimda annemin tavsiyesi uzerine bir tahta kasik aldim ve tv sehpasina ciktigi icin poposuna vurdum ama cok sert vurdum ve cok uzuldum. icim parcalandi cok kotu oldum tum gun etkisinden kurtulamadim. o gun kesin kararla vazgectim ama arada bir dusunuyorum fakat isin icinden hala cikamadim.
kose cezasi cok kafama yatti 1 2 gun daha ndusunme sureci tanicam kendime ve karar vericem bakalim 🙂
Rica ederim Gamze. Ben de sorunu paylaştığın için teşekkür ederim.
Bebekler yaramazlık yaparak büyüyor. Bazen meraktan, bazen ilgi çekmek için, bazen sosyal normları bilemeyecek kadar küçük oldukları için, bazen de yaptıkları hareketin neden/sonuç ilişkisini henüz tam olarak çözemedikleri için hatalı hareketler yapabiliyorlar.
Hepimiz sonuçta insanız. Çileden çıktığımız durumlar oluyor. Yorgun olduğumuz ve yaramazlıkları kaldıramadığımız günler oluyor. Ancak ben kesinlikle fiziksel ceza uygulanmaması taraftarıyım. Bu anlamda yukarıdaki yazıyı yazan Kristin’e katılmıyorum. Bir bebekle ebeveynin fiziksel gücü asla denk değil. Bu nedenle onlara fiziksel ceza uygulamak hiç doğru gelmiyor. Elbette terbiye verilmeli. Ancak terbiye vermenin fiziksel yöntemlerden başka yolları da var.
Senin bebeğinde gözlediğin ısırma davranışı o yaşın çocuklarına özgü. Pek çok bebek aynı hareketi yapabiliyor. Aslında ısırma hareketinin ardında ilginç sebepler var. Bu konuda çok yakında yazmayı düşünüyorum. Belki bir strateji geliştirmene de yardımcı olabilir.
Kendine çok iyi bak
Gamze yeniden merhaba,
Sorduğun sorudan sonra çocuklarda ısırma konusunu ele almaya karar verdim. Bu konuda yazdığım yazıya aşağıdaki linkten ulaşabilirsin.
http://www.bebekveben.com/2013/02/02/evvah-cocugum-arkadasini-isirdi/
Sorunun en kısa zamanda çözülmesi dileğiyle…
şaplak ne ya allah aşkına kızlar yapmayın….. şaplağı atmayan anneler bilakis karşı olan anneler…. yanlış anlamayın bende taraftar b anne değilim ama sizler çok sakin çok uysal bebekler çocuklar yetiştirmiş olmalısınız ki baksanıza ne kadarda karşısınız. demekki çocuğunuz sizin sabrınızı hiç zorlamadı ölemi güldürmeyin beni hiç dövmedim diyen anneye inanmam ben kusura bakmayın siz zannetceksinz ki şimdi heralde bu kadın çocuğunu çok dövüyo hayır dövmüyorum tabi ki ama benim öle huysuz bi oğlum varki bebekliğinden beri benim anamdan emdiğim sütü burnumdan getirdi canı sağolsun . suan 21 aylık neredeyse 2 yaşında olcak ama ne uykusu düzeni girdi ne yemeği düzene girdi hiç bişey olduğu yok 1. yemek yediremiyorum ağlaya ağlaya kollarını sıkıca tuttuğum halde burnunu sıkmama ragmen yediremiyorum . 2. banyo yaptırırken bütün komşularım başıma toplanıyo çocuğa bişimi oldu diye .. 3. o kadar gereksiz huysuzlukları var ki suyunu geç getirdim diye yarım saat kesintisiz ağlayan oğlum var.. kendi evimde bile rahat edemiyorum çocuğumun ağlamasından komşularım rahatsız olacak diye…. kaç kere kapıma geldiler herşeyi denedim ama yok hala devam doktorlaramı götürmedim ama bişiyii yok gecede abartısız 4 kere 5 kere uyanır kesintisiz uyuduğunu hiç bilmem çok ender 1 e düşürüyor uyanmayı oda ender hesap edin….. ve ben şimdi sabrım taştığında bir iki kere canını acıttığım oldu ve ben tk başıma büyütüyorum yardım edecek eşimde yok benim ben çocuğumu döverim de severim de desem kim beni yadıırgayabilir …….. RAHAT ANNELER CEVAP VERİN BANA DA RAHATLATIN BENİ Bİ ÖNERİ YAPIN BANA DA BENİ DE RAHATLATIN!
Selam Neslihan,
Yorumun için teşekkürler.
Bebek yetiştirmek çok zevkli. Öyle masum ve tatlılar ki… Ancak seni çok iyi anlıyorum. Ufak çocuğu olup da sabrını zorlamayan var mıdır acaba? Kendimden biliyorum. Benim de çok yorulduğum ve çileden çıktığım günler elbette oluyor. Yine de Can’ı fiziksel güçle terbiye etmeyi hiç düşünmedim. Yukarıda da yazdığım gibi, bir bebekle ebeveynin fiziksel gücü asla denk değil. Şaplak gibi ceza yöntemlerinin çocuk ruhunda tamir edilmesi çok güç yaralar açacağını düşünüyorum. Bu nedenle onlara fiziksel ceza uygulamak hiç doğru gelmiyor. Elbette terbiye verilmeli. Ancak terbiye vermenin fiziksel yöntemlerden başka yolları da var.
TERBİYE—–
2 yaş bebekleri çok özel bir dönemden geçer. 2 yaş sendromu diye boşuna dememişler. Kimileri bebek ergenliği bile diyor. Kısacası 2 yaş çocuğun özgürlüklerini keşfetmeye ve kişiliğinin oturmaya başladığı dönem. İnatlar, öfke nöbetleri, yaramazlıklar bu dönemde çok görülür.
Sana katılıyorum. Tek başına çocuk büyütmek zor olabilir. Ancak hem çocuğunun, hem de senin sağlığın açısından fiziksel yöntemlere başvurmamanı temenni ederim. Bebeğin çok yaramazlık yaptığında öfke patlamasıyla sonradan pişman olacağın birşey yapmaktansa, bebeğinden biraz uzaklaş ve sakinleşmeye çalış. Gerekirse başka bir odaya git ve biraz bekle.
Çocukların çileden çıkmış bir şekilde yaramazlık yaptığı iki önemli durum olduğunu keşfettim
1- Aç ya da uykusuz oldukları zaman
2- İlgi isteyip de aradığı ilgiyi bulamadığı zaman
Her iki durumun da çaresi belli. Çocuğu yedir, uyut ya da yaptığın işi bırakarak çocukla biraz oyna. Emin ol ki sakinleşecektir.
YEMEK——
Yemek konusu benim de çok çektiğim bir konuydu. Ancak bu konuda kendimi telkin ede-ede artık rahatladım. Özetle, çocuğa sağlıklı yiyecek seçeneklerini, yemesi gereken zamanlarda sun. Ancak yemek istemiyorsa onu asla ve asla zorlama. Böyle yaparsan ikiniz de rahatlayacaksınız. Doktorların tavsiyesi de bu yönde. Öyle burnunu sıkarak yedirmek hiç doğru değil. Çocuk inan ki aç olduğunda yiyor. Ama çok ısrar edilince inada bindirip, yiyeceği varsa da yemiyor. Merak etme, bir iki öğün aç kalmasından birşey olmaz. Üçüncü öğünde mutlaka yiyecektir.
Yemek konusunda şu yazılarıma göz atmanı tavsiye ederim.
http://www.bebekveben.com/2012/09/08/bebeklerde-yemek-secme/
http://www.bebekveben.com/2012/06/26/yemeyen-cocuklara-yaratici-tabaklar/
BANYO——
Aklıma gelen öneriler
– Banyo suyunun sıcaklığını kontrol et. Çok sıcak olmasın. Hatta bayağı ılık olsun.
– Küveti su ile doldur ve banyonun içine küçük gemiler, toplar, plastik ördekler, oradan oraya su aktaracağı kaplar gibi pek çok oyuncak koy.
– Yaz mevsimi olduğu için sık banyo yapabilir. Ancak her banyoda çocuğu sıkı sıkı temizlemeye, arındırmaya odaklanma. Bırak banyoyu temizlikten daha çok oyun olarak düşünsün.
Bakalım bir değişiklik olacak mı?
UYKU—–
Uyku konusunda söylenecek çok şey var. Sana en güzel yardımı bana biraz daha detay verirsen yapabilirim. Dilersen müsait olduğun zamanda bana iletişim sayfamdan (http://www.bebekveben.com/iletisim/) bir email at. İçinde şu bilgiler olsun:
– Çocuğunu uyuturken nasıl bir yöntem izliyorsun?
– Hangi saatte uykuya yatıyor? Öğlenleri kaç saat uyuyor? Geceleri kaç saat uyuyor?
– Uykudan ne kadar önce yemek yiyor?
– Uyku öncesi hangi aktiviteleri yapıyor?
Yine BebekveBen’in uyku başlığına göz atabilirsin.
http://www.bebekveben.com/category/uyku/
Yorumlarını her zaman beklerim. Başka özel soruların olduğunda iletişim sayfamdan email atabilirsin.
Sevgiler
önerileriniz için gerçekten çok teşekkür ederim… terbiye tabiki dayakla olmuyor bunun bende farkındayım bilinçli anne olduğuma inanıyorum fakat sürekli çocuğumu dövüyomuş moduna düştüm gibi hisstettim tabiki dövmüyorum bunu belirtmek istedim… anne artı sabırdır….ve sabrım beni inanılmaz derece de zorluyo..banyo konusunda istediği oyuncakları koyuyordum zaten suyla oynamasına izin veriyorum lakin sıra yıkanmaya gelince film orda kopuyo ve benim banyodan çıkarmam 1 dk yı geçmiyo emin olabilrisniz.Ymek konusunu artık rahata kavuşturdum doktormu dinlemeye karar verdim ve hiç bir şekilde artık zorlamıyorum artık derdini anlatmaya başladığı için acıktığınıda söylüyo ve inanılmaz yemek seçiyo yediği yemekleri söleyim pilav,bulgur pilavı,makarna,çok ender çorba çeşitleri ve patates kızartması şuanda bunları sıkıntı yapmıyorum zamnla aşacağıma inanıyorum..oğlum yarmazlıktan ziyade çok ağlıyo aklınıza gelebilecek herşeye ağlıyo ve bu olay beni çok geriyo…sinirlendiğim zaman ”ben iyi anneyim ”diye kendime bunu empoze etmeye çalışıyorum sabredebildiğim yere kadar sabrediyorum ama tükendiğim yerler çok oluyo eşim yoğun iş temposundan dolayı yardımcı olamıyo sadece ben üstlendiğim için çok yoruluyorum. Lütfen şikayet olarak algılamayın nasıl iyi olabilirim arayışına girdim sadece net olmak istedim.Uykumuz başlıca sorun haline geldi düzene sokayım derken hepten düzeni kaçtı yani size herhangi bi saat veremem hiç belli olmuyo…uyuma yöntemimize gelince yanına yatıyorum ve saçımla oynamadan hayatta uyumuyor.Sizden daha çok yardım almayı umuyorum şimdiden teşekkür ederim….
Neslihancım bana lütfen Tanla de…
Burada hepimiz arkadaşız. Deneyimlerimizi paylaşacağız, kendi çocuğumuz ve bizim için en iyi yöntemleri bulacağız. Hiçkimse senin bebeğine senden iyi bakamaz. Daha iyi yöntemleri bulma yönünde arayışın bile iyi bir anne olduğunu gösteriyor. Çocuğa fiziksel güç uygulamanın iyi birşey olmadığını hepimiz biliyoruz. Buna rağmen arada sırada bile olsa uyguluyorsak daha sonra pişmanlık yaratıyor. Elbette sabırın sınırlarının zorlandığı noktada patlıyoruz. Hepimiz insanız. Ama öfkemizi bu şekilde çocuğumuza yönlendirmemeye çalışalım. Fiziksel ceza uygulama noktasına geldiğinde bebeğinden uzaklaşmayı dene. Başka bir odaya git. İçinden 10’a kadar say. İlla vurmak istiyorsan bir yastığa vur. Öfkenin senin kontrolünü elinden almasına izin verme. Ben yapabileceğine inanıyorum. Tüm annelerin bunu yapabileceğine inanıyorum. Duygularını açık gönüllülükle paylaştığın için de çok teşekkür ediyorum.
Yemek konusunun çözüme ulaşmasına çok sevindim. İnan ki yemek işini bebeğine bıraktığın zaman rahatlayacaksın. 2 yaşında, büyüklerdeki gibi rejim kavramı olmadığı için acıkınca mutlaka yiyecek. 2 yaş çocuğu yemek seçer. Bu çok normal. Can da yemek seçiyor ve onun da sevdiği yemekler pilav, makarna, yoğurt gibi şeyler. Kısacası beyaz renkli ve fazla karışık olmayan, sade yiyecekleri seviyor 🙂
Yalnız biz sebze gibi sağlıklı yemekleri sunmaktan vazgeçmiyoruz. Biz ne yersek onun da önüne aynı tabaktan koyuyoruz. Ne kadar yerse kardır diyoruz. 2-3 haftadır çorbaya sardı. Halası bizdeyken domatesli şehriye çorbası yapmıştı. Keyifli olduğu bir günde onu içti, ki hiç çorba içmiyordu. Dumura uğradık. Ardından yoğurt çorbası verdim onu da içti. En son tüm sebzeleri ve eti atarak karışık bir haşlama yaptım. Onu da içti. Ama ilk gün hepsinden yesin diye onun kasesindeki sebzeleri rondodan geçirmiştim biraz koyu kıvamlı oldu . Ondan 3-4 kaşık aldı. Gerisini içmedi. İkinci gün aynı bizim içtiğimiz gibi, sebzeleri içinde duran ve suyu duru olan çorbadan istedi. Onu içiyor. İçine limon sıkmayı da çok seviyor. Çorba olayını bir tutturabilirsen hem seçenek çok, hem de sağlıklı. Önden onu içirirsin, arkadan pilav ya da makarnasını yine yesin.
Uyku konusunda bence sizin ihtiyacınız olan bir rutin oturtmak. Bizim bir dönem uyguladığmız ve işe yarayan rutin şöyleydi:
http://www.bebekveben.com/2012/03/11/ise-yarayan-bir-bebek-uyutma-yontemi/
Hep yaz olur mu? Gelişmeleri ya da aklına takılan başka soruları… Kendini asla yalnız hissetme. Ben sesini duymaktan her zaman mutlu olurum.
Sevgiler
sana nasıl teşekkür etsem azdır heralde tanlacım…. Beni dikkate alıp yorumuma cevap yazdığın için çok minnettarım çünkü hiç ummuyordum açıkçası :)ve sölediklerini mutlaka uygulucam uygulamadığım şeyer değillerdi tabiki ama uygulamaktan vazgeçmeyeceğim.ve merak etmeyin ki kesinlikle yazarım 🙂
ve şünu da anladım ki illa yan yana olmak gerekmiyomuş bana samimi yazıların yeterince yanımdaymış hissini verip beni çok mutlu ediyor 🙂
Rica ederim 🙂 Ben de sizlerden email ve yorum alınca çok şanslı olduğumu ve konuşabileceğim, yaşamı paylaşabileceğim pek çok arkadaşım olduğunu düşünüyorum 🙂
Neslihan bir tek senin yorumuna cevap yazmak geldi içimden 🙂 Yalnız değilsin. Kızım 5 yaşında. Nasıl büyüttüğümü bir ben bir Allah bilir. Şaplak hakkım saklıdır. Hiç bir anne-baba istemez konusunda birleşebiliriz ama bu konuda bloglar ve ebeveynlerin yeterince samimi olduğunu düşünmüyorum, kim ne derse desin 🙂
teşekkür ederim nerimancım sadece dürüst olmak istedim oğluma daha iyi anne olabilmek için yardıma ihtiyacım vardı….:)
merhaba
Ben iki kız çocuğu annesiyim. Kızlarım 8 ve 9 yaşlarındalar. Biz anne baba olarak kızlarımızla ve birbirimizle konuşarak en önemlisi birbirimizi dinleyerek anlaşıyoruz. Ergenlik safhasına gelmek üzereyiz. Onları uyarmak için sadece arzum burcum isimlerini biraz yüksek sesle telaffuz etmek yeterli oluyor
Ama okullar kapanmamıştı. Eşimle birlikte şehir dışında bir seminere katılmak için 1 haftalığına kızlarımızı evimizin yardımcısı kızlarımla beraber büyüttüğüm yasemin ablalarına teslim ettik. Bizimkiler ilk defa okuldan kaçmışlar ve şehrimizdeki bir alışveriş merkezindeki sinemaya taksiyle gitmişler. Okuldan gelmedikleri günün nedenini sorunca şaşırdım cevap veremedim. Sonra beden ders günleri olduğu için eşofmanları giyip taksiye binip parayıda harclıklarından aldıklarını duydum. İlk defa ikisinide banyoda evire çevire dövdüm. Onlara ilk el kaldırışıma çok şaşırdılar, bizden özür dilediler, odadan çıkmama cezası aldılar. Büyük bir olayın ardından insan kendini tutamıyor
Geçmiş olsun Ayşen. Yaşadığınız üzüntü ve şaşkınlığı anlayabiliyorum. Benim oğlan da büyüyecek ve bir gün aynısı benim de başıma gelebilir. O yüzden büyük konuşmak istemiyorum. Ancak, yine de keşke fiziksel ceza olmasaydı… Mesela sanırım bu gibi bir durumda ben de sizin yaptığınız gibi odadan çıkmama cezasını uygulardım. Bilgisayar, televizyon ya da sevdikleri oyuncakları belli bir süre kısıtlama ve hatta bir süre harçlık vermeme de uygun düşerdi. Daha sonra konuşup, bu yaptıkları hareketin neden yanlış olduğunu ve neden tekrar edilmemesi gerektiğini anlatma şansınız oldu mu? Gerçi eminim yapmışsınızdır. Çünkü genelde konuşarak ve dinleyerek anlaştığınızı belirtmişsiniz. Sevgiler
Merhaba Tanla hanım, yorumlarınız ve yanlış olduğunu düşündüğünüz şeylere dahi sinirlenmeden çözüm önerisi sunmanız çok hoş. Henüz 20 yaşındayım, ebeveyn olmanın sorumluluklarını anlayamam ama yine de küçük kuzenlerim beni tüketinceye kadar onları eğlendirmeye ve onlara güzellikle, incitmeden öğretmeye çalışan tek kişiyim tabiki ebeveynleri hariç 🙂 Ebeveynlik çok sabır işi ama sabırlı olmayı öğrenemeden ne kendimizi ne de çocuğumuzu geliştirebileceğimize inanıyorum. Örneğin iş hayatında bir müşteri ya da patronumuz sınırlarımızı zorlayıp bize haksızlık yapıp bizi çileden çıkardığında ona karşı sabırlı olmamızın tek sebebi var: onun bizden güçlü olması. Ve ‘güç’ kavramının en özelden en genele insan ilişkilerini yöneten bir kavram olmaya aday olması bende tiksinti uyandırıyor. Ailemden şiddet görmedim fakat okuldaki şiddet ortamı genellikle uslu ve çalışkan bir çocuk olmama rağmen her gün her ders bende stres ve gerginlik korku uyandırdı. Ve bu bu zamana kadar hayatımın her zamanında bu stres unsuru beni etkiledi ve nihayet kalıcı oldu. Okulda bana vurulduğunda hissettiğim fiziksel bir acı değildi, rencide edilmenin verdiği bir duyguydu ve hiç bir zaman neden bana vurulduğunu anlamadım, çünkü benim yaptıklarımdan ziyade öğretmen demeye dilimin varmadığı kendine emanet edilen çocuklara sistematik olarak dayak atmaktan zerre pişmanlık duymayan -hatta ballandıra ballandıra anlatana da şahit oldum- kişilerin ruh haline bağlı olarak ya da dilimizin sürçmesinden dolayı uygulanan bir olaydı. Bir ara o kadar korku o kadar bir boyuta gelmişti ki her gün okula gidene kadar serviste defalarca bakmama rağmen tekrar tekrar kitaplarımı kontrol ederdim eksik var mı diye, 5 dk sonra tekrar. Şunu anlayabilirim yanlış olduğunu kabul edip bir çileden çıkma anında yapılan bir vuruşu anlayabilirim ama bunu savunmayı sistematik hale getirip bir de bu sistemle övünmeyi anlayamam. O zaman herkes işte patronundan da dayak yesin yanlış yaptığında. Bir yazıda çocuğa şiddet demek aslında kadına şiddet demektir devletin topluma uyguladığı şiddet demektir diye okumuştum. Sabrımız taşıp çocuğa vuruyorsak sabrı taşan bir poliste halka şiddet uygulayabilir. Gücü yeten herkes birbirine şiddet uygulayabilir. Şiddeti ve çocuk yetiştirmede dayağı savunanlara baktığımızda çoğu dayak atandır, dayak yiyen değil. Amaçları kendi şiddet gösterileri için uygun bir kapı bulmaktır. Dayak yemeden dayak atabilme fikri onlara cazip geldiğindendir. Konuyu biraz içimde kalanlardan dolayı dağıttığımın farkındayım. Ama hala çocuk eğitiminde dayak konusuna tartışmalı yaklaşılıyor olması bu konunun belirsiz olması beni çileden çıkarıyor. Sözüm bir anlık kendini kaybedenlere değil, -dedikleri gibi insanlık hali- bunu sistematik hale getirmeyi savunanlaradır, kaldıki o zaman erkekte kendini kaybedip kadına vurabilir ki bu çok çirkin bir şey olurdu. Belki çok istisnai durumlarda mesela çocuğunuz araba altına atlamayı eğlence edindiyse ve siz düzgün anlatıp çabuk bir sonuç alamadıysanız bu riskli bir durum olduğu için kötünün iyisi tercih edilirse -yine kötüdür- yukardaki örnekten ayırabilirim. Ama genelde çocuklar onlara anlattığınızda anlıyorlar her zaman bu şekilde onu anlamaya ve ona anlatmaya çalıştığınızı bildiklerindeyse sizin ufak bir bakış atmanız bile sinirli birinin onlarca kez vuruşundan daha etkili olur. Sizin görüşlerinizi beğenmekten ziyade sizin gibi geleceğimizi oluşturan bireylere dolayısıyla dünyaya güzel düşüncelerle yaklaşan bir insan olduğunu bilmek bile bana huzur veriyor Tanla hanım 🙂 Ve yanlışları düzeltirkenki sabrınız ve iyi niyetiniz 🙂 Umarım çocuğunuza en güzel yöntemlerle terbiye vermek ve dünyaya kendini gelişimini sürdürme bilincinde olan bir birey kazandırmak nasip olur. Ayrıca çocuk sonucunda şiddet gördüğü şeylerden kaçarsa yarın zora gireceği için doğru kararı vermekten vazgeçen bir bireye dönüşmez mi?
Sevgili Nihal,
Henüz bir anne olmamana rağmen bu konudaki duyarlı yaklaşımın ve şiddet konusundaki görüşlerini, tebrübelerini bizimle paylaştığın için çok teşekkür ederim. Senin gibi duyarlı ve düşünen genç kızların yetiştiğini ve ileride anne olabileceklerini düşünmek beni çok mutlu ediyor.
Seni sevgiyle kucaklıyorum.
Çok teşekkür ederim, ben de sizin gibi insan ruhuna değer veren anneler olduğunu gördükçe çok mutlu oluyorum ve kendimi daha da güçlü hissediyorum, güzel ve bilgilendirici yazılarınızı fırsatım oldukça okuyacağım,
İyi günler..