Sağlıklı ve dengeli beslenmek hepimizin hedefi. Obezite, şeker, kalp ve damar rahatsızlıkları, kanser gibi ciddi rahatsızlıkların aşırı bir şekilde yükselişte olduğu gerçeğinden yola çıkarak, gıdalarımızı seçerken sadece çocuklarımız için değil, kendimiz için de bilinçli tercihler yapmamız gerekiyor.
Elbette beslenme konu oldukça derin. Bu nedenle bu yazımda sadece Can’ı beslerken dikkat ettiğimiz en temel konuları ele alacağım. Örneğin “gıda alışverişimizi yaparken dikkat etmemiz gereken konular”a ve “çocuklarımızı beslerken uzak durmamız gereken gıda maddeleri”ne değineceğim. Gıdaları satın almanın yanısıra “saklama ve pişirme koşulları” da önemli. Bunlardan da kısaca bahsedeceğim. Son olarak da sanırım tüm ebeveynlerin en önemli beslenme sorularından biri olan “çocuklara için sağlıklı ve sağlıksız atıştırmalıklar”ı anlatacağım.
Gıda Alışverişi Yaparken Nelere Dikkat Etmeli?
Ailemizde gıda maddelerini marketten alırken, etiketlerini mutlaka okumak gibi bir alışkanlığımız var. Dikkat ettiğimiz nokta sadece son kullanma tarihleri değil. Gıdaların besin değerini öğrenmeye ve benzer ürünleri karşılaştırarak seçenekler arasından daha sağlıklı olanları tercih etmeye çalışıyoruz. Genel olarak bir gıda etiketini okuduğunuzda anlamını bilmediğimiz, telaffuz etmekte zorlandığınız kimyasal maddelerle dolu bir içeriği varsa o üründen uzak duruyoruz. Yüksek oranda tuz (sodyum), şeker, yağ ve özellikle trans yağ, suni tatlandırıcı ve gıda boyası içeren ürünlerden uzak duruyoruz.
Çocuk Beslenmesinde Uzak Durulacak Gıdalar
A- Katkılı Gıdalar
Günümüzde doğal özellikleri bozulmuş ve bu nedenle çeşitli sağlık sorunlarına yol açan gıdalar maalesef piyasaya hakim. Kaçınılması gerekenlerin başında GDO – genetiği değiştirilmiş organizmalar içeren sebze/meyveler ve antibiyotik/sentetik büyüme hormonu içeren hayvansal ürünler geliyor. Gıda katkılarının etkisini minimuma indirmek için imkanımız ölçüsünde organik beslenmeye gayret ediyoruz. Organik alamadığımız durumlarda doğal ürünleri ve ev yapımı gıdaları tercih ediyoruz.
- GDO: Bildiğiniz gibi dünya çapında bazı gıda maddelerinin genetiği sıklıkla değiştiriliyor. Örneğin mısır, soya, kanola, şeker pancarı bu konuda en sabıkalı ürünlerden. Bu ürünler direkt tüketim yoluyla sağlığımızı etkilediği gibi, hayvan yemi olarak kullanıldığında dolaylı yoldan yine insan bünyesine girebiliyor. Ayrıca GDO’lu gıdalardan üretilen mısır şurubu, mısır nişastası, mısır yağı, soya yağı, soya unu, kanola yağı, pirinç, dekstroz, maltodekstrin, fruktoz gibi yan ürünler de marketlerde satılan pek çok işlenmiş gıdanın içinde kullanılıyor. Türkiye’de GDO içeren gıda maddelerinin üretim ve dağıtımı, 2010 senesinde kabul edilen Biyogüvenlik Kanunu çerçevesindeki Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlere Dair Yönetmelik ile düzenlendi. Bir başka deyişle 2010 senesinden önce GDO’lu ürünler konusunda doğru düzgün bir denetleme yoktu. 2010 senesinden sonra da bu kuralların uygulama/denetleme ya da yaptırım alanında hala pek çok eksiklik bulunuyor. Bu nedenle GDO’lu ürünler konusunda ailelerin son derece bilinçli ve gözleri açık olması gerekiyor.
- Antibiyotikli hayvansal ürünler: “Süt Dosyası 7 – Süt ve Antibiyotik” yazımda anlattığım üzere antibiyotik içeren et/süt ürünlerini tüketmek insanlarda antibiyotik direncinden, alerjilere kadar değişik rahatsızlıklıklara yol açıyor.
- Büyüme hormonu içeren hayvansal ürünler: Süt Dosyası 8 – Sentetik Büyüme Hormonu (rbST) yazımda değindiğim gibi sentetik büyüme hormonu verilen ineklerde çeşitli sağlık sorunları gözleniyor ve süt kalitesi etkileniyor. Ayrıca hayvanların vücudundaki belli bir hormon artışa geçerek hormonal dengeleri bozuluyor. İnsan vücudunda aynı hormonun artması çeşitli kanser türlerine yol açabiliyor.
Özetle, üzerinde GDO içermediği belirtilen ürünleri almaya öncelik veriyoruz. GDO konusunda sabıkalı meyve/sebzeleri ve adeta bir tornadan çıkmış gibi standart görünümlü ürünleri almıyoruz. Meyve/sebzelerde doğada olduğu şekilde büyüklü-küçüklü boyutlarda olan; makul ölçüde çürüğü-çarığı olan; doğru saklama koşullarında saklandığında olması gerektiği sürede nefasetini yitiren ürünleri alıyoruz. Can’ın sık tükettiği süt, yumurta gibi bazı ürünleri organik alıyoruz. Can 1 yaşına kadar onun yemeklerini sadece organik etle hazırladık. 1 yaşından beri imkanımız ölçüsünde organik, onun dışında da organik olmamakla beraber doğal yöntemlerle, doğada dolaşarak beslenmiş hayvanların, antibiyotik ve büyüme hormonu içermeyen etlerini alıyoruz.
B- Paketli/İşlenmiş Gıdalar
Çocuklarımızı sağlıklı beslemek istiyorsak marketlerde satılan paketli ve işlenmiş gıdaların tüketimini çok azaltmamız ya da mümkünse hayatımızdan tamamen çıkarmamız şart.
- Şarküteri etleri: Salam, sucuk, sosis gibi şarküteri ürünlerinin çoğunda kullanılan etlerin, dolgu maddesi olarak kullanılan ve raf ömrünü uzatan maddelerin içeriği ve kalitesi şüpheli. Bunları Can’a yedirmiyoruz. Canımız eğer çok çekerse, senede en fazla 1-2 kere kalitesine güvendiğimiz bir markadan alıp, Can’a 1-2 tane tattırıyoruz.
- Soslar: Mayonez, ketçap gibi hazır sosların raf ömrünü artırmak için türlü katkı maddeleri ekleniyor. Kolesterol sorunumuz nedeniyle mayonezi hayatımızdan çoktan çıkardık. Mayonez kullanılan pek çok yerde süzme yoğurt kullanıyoruz. Ketçapı da çok kısıtlı ve sadece organik olarak tüketiyoruz. Makarna gibi yemekleri ketçap yerine ev yapımı domates sosuyla tatlandırmayı seviyoruz.
- Gazlı içecekler ve meyve suları: Coca Cola, Fanta, Sprite gibi gazlı içecekler ve hazır meyve suları hem aşırı miktarda şeker yüklemesi yapıyor hem de gıda boyası, aspartam, kafein gibi sağlığa zararlı pek çok madde içeriyor. Gazlı olarak tükettiğimiz tek içecek maden suyu. Dışarıya yemeğe gittiğimizde Can ve biz çoğunlukla su içiyoruz. Farklı birşey içmek istediğimizde maden suyu, ayran veya taze sıkılmış portakal/meyve suyu söylüyoruz.
Sonuç olarak, Can’ı paketli ve işlenmiş yiyeceklerden mümkün olduğunca uzak tutuyoruz. Mümkün olduğunca diyorum çünkü tamamen uzak tutmak çok zor. Aile içinde bu yiyecekler çok tüketilmese bile, çocuk okula başladığında arkadaşları vasıtasıyla bunlarla bir şekilde tanışıyor. Bu nedenle çocuğa bu besinlerden neden uzak durulması gerektiğini küçük yaşlardan itibaren anlatmak ve büyükler olarak bunları tüketmeyerek örnek olmak gerekiyor.
C- Diyet ürünler
Diyet olarak piyasaya sürülen ürünleri değil çocukların, büyüklerin bile tüketmemesi gerekir. Zira bu ürünleri tatlandırmak için çoğunlukla aspartam gibi kanserojen özelliği bulunan suni tatlandırıcılar kullanılıyor. Çocukların zaten mantık olarak diyet yapmasını gerektiren bir durum olmamalı… Bir çocuğun gelişim döneminde beklenenden kilolu olması durumunda doktora danışarak sağlıklı besinlerle oluşturulacak bir beslenme biçimi ve hareketli bir yaşam ile kilosu normal sınırlara ulaştırılmalı. Diyet olarak etiketlenen hiçbir ürünü çocukların ya da büyüklerin tüketmesini ya da tatmasını doğru bulmuyorum.
Gıda Saklama/Pişirme Koşulları
Gıdaların niteliği gibi saklama koşulları da önem kazanıyor. Haftalık market alışverişimizin yaklaşık %80-90’ını kısa sürede tüketilecek taze sebze/meyve, et/süt ürünleri ve ekmek (Eee, Türk ailesiyiz…) oluşturuyor. Bunun dışında uzun süreli saklama olanağı olan tahıllar ve kuru bakliyatların da beslenmemizde önemli yeri var.
- Konserve: Konserve yiyecekleri tüketmiyoruz. Zira konserve kutuların iç yüzeyleri çoğunlukla alüminyum ve BPA içeriyor. Ayrıca raf ömürlerinin uzaması için içlerine türlü katkı maddeleri ekleniyor.
- Plastik: Plastik kutular ve poşetlerde satışa sunulan ürünler de BPA açısından sabıkalı. Market ürünlerinin cam kavanozda/şişede olanlarını alıyoruz. Mesela zeytinyağını cam şişede, zeytini cam kavanozda alıyoruz. Turşu, sirke gibi asidik olup, içinde saklandığı kapla etkileşime geçebilecek ürünleri yine cam kavanozda alıyor/saklıyoruz.
- Dondurulmuş ürünler: Dondurulmuş gıdaları ancak mecbur kaldığımız durumlarda tercih ediyoruz. Meyve/sebzeleri mevsiminde fazla miktarda alıp, kendimiz ayıklayıp, ileride tüketmek üzere küçük kaplarda buzlukta saklıyoruz.
- Mikrodalga: Amerika’da çok yaygın olan ve her evde demirbaş olarak bulunan mikrodalga fırını mümkün olduğunca az kullanıyoruz. Mikrodalgada asla yemek pişirmiyoruz. Çok nadir durumlarda sadece benim ve Kuzey’in yemeğini kısa süreli ısıtmak için kullanıyoruz. Can’ın yiyeceklerini zamanımız ne kadar dar olursa olsun asla mikrodalgada ısıtmıyor, ocakta ısıtıyoruz.
- Teflon: Mutfağımızdan teflon tencere/tavaları neredeyse tamamen kaldırdık. Sadece pilav, makarna ve yumurta pişirmek için kullanıyoruz. Teflon tencere/tavaların üzerinde en ufak bir çizik gözlemlediğimiz durumda direkt atıyoruz. Çizik oluşturmamak için tahta kaşık ve spatulalarla kullanmaya özen gösteriyoruz.
- Kızartmalar: Pişirme yöntemi olarak kızartmayı çok ama çok az yapıyoruz. En sevdiğimiz kızartma türü olan patates kızartmasını sadece restoranlara gittiğimizde seyrek olarak yiyoruz. Yemeklerimizin hemen hepsini ocakta ve fırında pişiriyoruz.
Sağlıklı ve Sağlıksız Atıştırmalıklar
Can büyürken besleyici ve onun hoşuna gidecek atıştırmalıklar bulmak hedefimizdi. Özellikle haftaiçi okuldan geldiğinde her çocuk gibi o da acıkmış oluyor. Akşam yemeğine kadar olan sürede zevkle yiyeceği ve sağlıklı beslenme açısından iç rahatlığıyla sunacağımız atıştırmalıkları sunmaya çalışıyoruz.
A- Bol Bol Tükettiğimiz Atıştırmalıklar
- Meyve: Her türlü mevsim meyvesi Can’ın favori atıştırmalığı…
- Kuruyemiş: Antep fıstığı, kuru kayısı, kuru incir, fındık, fıstık, leblebi, kuru üzümü küçük kaselerin içine koyarak sehpaya bırakıyoruz. Can gün içinde aralıklı olarak kendi keyfine göre yiyor. En sevdiği kuruyemiş antep fıstığı…
- Yoğurt: Yoğurdu sade olarak tüketiyoruz. Yapabildiğimiz ölçüde ev yoğurdu yapıyoruz. Piyasadaki meyveli yoğurtlar gereksiz ölçüde şeker ve gıda boyası içerdiğinden onları tercih etmiyoruz. Süzme yoğurt dondurmaya benzeyen kıvamıyla favorimiz. Canımız meyveli yoğurt istediğinde yoğurdun içine meyve doğramak ya da ev yapımı reçel eklemek en güzeli.
- Sebze: Küçük, uzun-uzun doğranmış havuç, salatalık, marul ve domates ilk anda akla gelenlerden. Amerika’ya geldiğimizden beri Türkiye’de alışık olmadığımız şekilde ve miktarda çiğ sebzeler tüketiyoruz. Brokoli, karnıbahar, kabak ve celery (bir çeşit kereviz sapı) Can’ın sevdiği atıştırmalıklardan… Çiğ sebzeleri sade olarak tükettiğimiz gibi küçük bir kase yoğurda batırarak da lezzetlendirebiliyoruz.
B- Ölçülü Tükettiğimiz Atıştırmalıklar
- Ev yapımı tatlı ve tuzlular: Ev yapımı kurabiye/börek/çörek, sütlü-irmikli tatlılar sevdiğimiz atıştırmalıklar arasında. Hamur işlerinde beyaz undan mümkün olduğunca kaçınıp, organik ya da kepekli undan yapılanları tercih ediyoruz. Ev yapımı tatlılarda şeker oranını az tutmaya gayret ediyoruz. Dondurma maalesef benim favori tatlılarımdan 🙂 Çoğunlukla marketten aldığımız ve kalitesine güvendiğimiz bir markayı tercih ediyoruz. Can’a da bu dondurmadan azar miktarda veriyoruz. Dondurma ya da tatlıları sadece yemekten sonra veriyoruz. Ana öğünlere yakın saatlerde iştahını tıkayacak herhangi bir atıştırmalık vermiyoruz. Akşam yemeğinden sonra, yatış zamanına yakın saatlerde enerji veren şekerli atıştırmalıklardan kaçınıyoruz.
C- Uzak Durduğumuz Atıştırmalıklar
- Paketli Atıştırmalıklar: Her türlü cips, bisküvi, kraker, puding, şekerleme, gofret ve hazır kek gibi ürünler besleyici değeri olmayan ve boş kalori içeren yiyecekler. Bu yiyecekler çocuk bünyesinde yağ ve şeker depolanmasına yol açarak çocukluk çağlarından itibaren obeziteye zemin hazırlıyor. Ayrıca bu ürünlerde kullanılan yağ, un ve şekerin GDO içerme ihtimali yüksek. Paketli ürünlerde kullanılan gıda boyalarının alerjik, toksik ve kanser yapıcı etkiler yaratabileceğini, hiperaktivite gibi davranış sorunlarına yol açabileceğini gösteren pek çok araştırma mevcut. Bu tür ürünleri evimize sokmuyoruz. Tek istisnası bitter çikolata. Onu da sınırlı zamanlarda, mümkünse organik ve az sayıda tüketiyoruz. Türkiye’de ve Amerika’da maalesef çocukları marketlerden alınan paketli ve şekerli gıdalarla ödüllendirmek gibi anlamsız bir alışkanlık var. Can’ın okulunda çeşitli bayramlarda goodie bag (ufak hediyelik torbası) hazırlamak ve çocuklara dağıtmak adetten. Bunlar evimize geldiğinde Can’ın göreceği bir şekilde ayıklama yaparak sadece en zararsız bir-iki tanesini bırakıp, geri kalanları çöpe atıyoruz. Kendi hazırladığımız goodie baglere sadece çikolata koyuyoruz. Aile içinde de Can’a bu tür gıdaları yedirmediğimiz konusunda iletişimimizi yaptık. Bu nedenle aile bireylerimiz bize ziyarete geldiğinde bu tür yiyecekleri getirmiyor.
Başta Can olmak üzere, tüm ailemizin sağlıklı beslenmesi için dikkat ettiğimiz noktalardan en önemlileri bunlar. Eminim ki çoğunuz beslenme ve mutfakla ilgili bu hususların çoğunu biliyor ve uyguluyorsunuz. Sizin de çocuklarınızın sağlıklı beslenmesi anlamında dikkat ettiğiniz başka konular var mı? Yorum bırakarak paylaşabilirsiniz.
Merhaba Tanla’cım,
Yazdıklarının çoğu benim de uygulamaya çalıştığım şeyler. Vera kreşe başladığından beri ben bazı konılarda biraz kontrolü yitirdim. Almanya’da kreşlerde tatlı veriyorlar çocuklara. Ben Vera’ya vermemelerini söyledim aöa ne kafar uyguluyorlar bilemiyorum.
Dışarıda ise eğer misafirlikteysek veya arkadaşlarıyla parkta isek ve birileri tatlı yiyorsa ben de izin veriyorum. Yani arkadaşımovuğuna dondurma berirken ben hayır demiyorum çünkü ileride gizli gizli yemesinden korkuyorum. Mümlün olduğunca kontrollü olmaya çalışıyorum. Ama sosyalleşirken zor. Hatta çevremde bu konıdaki en hassaşardan biriyim, bana bazen freak muamelesi yapıyorlar ama umursamıyorum ki dediğin gibi ben aslında niuetime göre fazlasıyla izin veriyor durumdayım ama Almanlar çok tatlı yediklerinden nedense tuhaf buluyorlar beni. Dışarıdan kapalı gıda aldığımda test sonucu iyi olan benek biskülerinden veya grisini gibi krakerlerden almaya çalışıyorum ama genelde evde meyve hazırlayıp alıyorum yanıma. Süt ve yoğurdunu çifçiden keçi sütü ve koyun yoğurdu almaya çalışıyorum ama gidemediysem marketten organik kısa önürlü inek sütü ve kalitesine güvendiğim inek yoğurdu alıyorum. Türkiye’ye gidilimde Tefal’in yoğut makinesinden alsam mı diye düşünüyorum sırf süzme yoğurt öZleminden. Vera da benim gibi klasik Türk olarak yetişiyor bir konuda o da herşeye uoğurt koyup yememiz 🙂 köfteyi, makarnayı, pilavı hep yoğurtla yiyor Vera 🙂 somon da en azından haftada bir yedirmeye çalışıyorum. Çiğ sebzeden yağtığım smoothielerimi de çok içmese de tadıyor 🙂
Can da yoğurdu çok seviyor. Biz de pek çok yemeği yoğurtla yiyoruz. Bir çocuğun beslenmesi bence çok önemli. Bugün yedirdiğimiz herşey yaşam boyu sürece beslenme alışkanlıklarının temelini oluşturuyor. Yemek alışkanlıkları konusunda her toplumun ve her ailenin bir kültürü var. Biz de çok kültürlü bir ortamda yaşıyoruz. Dışarıda her mutfağı tadıyor ve Can’a da tattırıyoruz ancak evimize geldiğimizde genellikle kendi kültürümüze ait yemekleri pişiriyoruz. Bu nedenle başka ailelerin bu konudaki yorumları ya da yaklaşımlarının sizleri etkilemesine izin vermeyin.
Aşırı tatlı beslenmek bence sağlıklı bünyenin en büyük düşmanlarından biri. Amerika’da da öyle bir eğilim var. Bize göre olmayacak şeylere tatlı katıyorlar. Mesela mis gibi pişmiş bir etin üzerine tatlı sos dökerek yemeyi beceriyorlar. Tatlı konusu benim zayıf bir yönüm, uzak durmakta zorlanıyorum ve yaş ilerledikçe zararlarını daha çok görmeye başladım. Ancak bünyede resmen alışkanlık yapıyor ve uzak durması çok zor. Can’ı en azından küçükken tatlıdan mümkün olduğunca uzak tutmak hedefimiz ki ileride tatlıyı çok aramasın.
Bu kuralları yazıya dökünce sanki pek uzunmuş gibi gözüküyor ama yaşam biçimini ve sofra alışkanlıklarını bu yönde değiştirince muffak alışverişlerini de bu şekilde yapıyorsunuz ve herşey doğal bir şekilde gelişiyor.
Benim kizim 20ayin icin de evde ne picirdiysem onu yediriyorum corbalar dan tarhana, mercivek tavuk…arada et kahvaltida biz ne yiyosak sucuk salam haric aksamda picen yemeklerden.Tatliya gelince tatliyi cok seven biri olarak eve sokmuyorum desem yalan olur ama kizima arada cikolata veriyorum surekli olmamak kaydiyla cunku kesinlikle bebeklere asiri seker yuklemenin dogru olmadigina bende inaniyorum .onun yerine muhallebi yapip veriyorum ama olsun cunku az da olsa vucudun herseye ihtiyaci var diye dusunuyorum nekdar cok kisitlasakta disardan eline tutusturup veriyolar icimden ayy yok vermeyin zararli diyene kadar yiyiveriyor kizim.(arkadan bi ses sus sen cok biliyon siz kus sutuylemi beslendiniz cocuklari ne hale getirdiniz diyen bi sesle susuyorum:))zaten…:)
Bu konuda benzer düşünüyoruz Vahide. Bence de katı gıdaya başladıktan bir müddet sonra evde pişen besleyici yemeklerden ayrım olmadan yemeli çocuklar… Çocuklar için özel yemek pişirmek yerine, ailenin beslenme biçimini sağlıklı ve dengeli bir beslenme biçimine çevirip, çocuğu da sofraya dahil etmeyi uygun buluyorum kendi adıma…