Bizim ufaklığı ilkokulun anasınıfına verdik bu sene… Yeni okul, yeni öğretmen… Sene başı Can’ın öğretmeni öğrencileri daha iyi tanımak için bir anket doldurmamızı istedi. Anketteki sorulardan biri “Ana sınıfından beklentileriniz ya da bu sene olmasını beklediğiniz şeyler neler?” idi. Böyle bir soru sorulunca insanın aklına otomatik olarak akademik çalışmayla ilgili konular geliyor. Öyle ya, bilinçaltlarımızda okul = bilgi öğrenmek… Mesela Can’a 2,5 yaşında başladığı Montessori okulunda son senelerde ufak ufak harfleri öğretmeye başlamışlardı. Dünya ve gezegenler, insan vücudunu tanıyalım gibi konularla uzay bilimleri, biyoloji gibi konulara da ufak girişler yapılmıştı. Elbette hepsi yaşlarına uygun bir şekilde, çocukları sıkmadan, kes/yapıştır/boya gibi eğlenceli aktiviteler eşliğinde… Bu nedenle bu sene ana sınıfında doğal olarak o bilgilerin üzerine koymasını umduğumdan “Okumayı ve yazmayı öğrenmesini” ve bir de “Matematik ve temel bilimler konusunda kendini geliştirmesini” beklediğimi yazıverdim.
Ancak o küçücük anket alanına sığmayan, söylemek istediğim başka şeyler de vardı. Okumayı/yazmayı öğrenmek ya da matematiğini/temel bilimlerini geliştirmekle ilgili aslında şunu demek istiyordum. Ana sınıfı çağındaki çocukların çevrelerindeki herşeye doğal bir merakı var. Bu merakları öğretmenler/eğiticiler açısından çok güzel bir fırsat olabilir. Çocukları sıkmadan ve asla zorlamadan onlara hayat boyu lazım olacak temel akademik bilgileri öğrenmeye devam etmelerini umuyorum ana sınıfında… Bununla beraber akademik bilgi öğrenmenin ana sınıfının temel amacı olmasını istemiyorum.
5-6 yaşındaki çocukların hayatı oyun, işleri oyun. Dünyayı oyun oynayarak öğreniyorlar. Akademik bilgi oyun kıvamında hayatlarına sokulabilirse ne güzel olur… Alabildikleri kadarını alırlar. Alamadıkları, anlamadıkları noktada da zorlamadan bırakılırlar. Örneğin konu yazmayı öğrenmekse, alfabede 29 harf varsa, kimi çocuk ana sınıfında 29’unu öğrenir, kimi 10’unu, kimi hiç öğrenemez. Bırakın öyle kalsın… Çocukların başarıları ana sınıfında akademik bilgiyle ölçülmesin.
Elbette bütün bunları yazacak yerim yoktu anket sayfasında. Birden soruyu yanıtladığım satırların üzerinde boşluk kaldığını fark ettim. Önceden yazdıklarımın üzerine, birinci madde olarak “Have FUN! – Eğlenmesini” ve “Make new friends – Yeni arkadaşlar edinmesini” beklediğimi yazdım. Öyle ya… Aslında ana sınıfından beklediğim tam olarak bu… Eh çocuğum yeni arkadaşlarıyla güzel vakit geçirirken biraz da akademik bilgi edinirse, ana sınıfı benim için misyonunu yerine getirmiş demektir.
Şu anda ana sınıfında neredeyse 2 ayını doldurmak üzere Can. Öğretmeni oldukça ilgili, genç bir öğretmen… Sınıfta yaptığı çalışmalarla ilgili düzenli olarak bilgilendirme notları gönderiyor. Zaten akşamları okulun nasıl gittiğini konuşurken Can da sık sık yaptıkları aktiviteleri, öğrendikleri şeyleri anlatıyor. Herşey iyi güzel de şu ev ödevi olayına bir türlü ısınamadım. Ana sınıfında, hatta ilkokul boyunca ev ödevine çok sıcak bakamıyorum. Tamam büyük çocuklar için, tercihen ortaokuldan itibaren, okulda öğrenilen konuları pekiştirmek ve ertesi günün dersine hazırlıklı olmak için makul ölçülerde bir ev ödevi olabilir. Ama 5 yaşındaki ana sınıfı çocuğuna ev ödevi vererek daha bu yaşta eğitimden (ve hayattan) soğutmanın mantığını biri açıklayabilir mi bana?
5 yaşındaki oğlum zaten sabahın 6:30’unda dikiliyor, 7:45 dedin mi ders başı yapıyor. Akşam saat 18’e kadar okulda kalıyor. Eve gelince yatış saati olan 20’ye kadar kalan 2 saatte yemek mi yesin, yorulan küçük bedenini mi dinlendirsin, ev ödevi mi yapsın, yoksa istediği tek şey olan oyun mu oynasın… Zaten bizimkisi nazlı nazlı yemek yer, bir saati komple akşam yemeğine gidiyor, haliyle kalan zaman hiçbir şeye yetmiyor. Her akşam “Daha fazla oturmak istiyorum, hiç oynayamadım.” diye sızlanarak yatağa gidiyor. Biz de oyunlarını cumartesi, pazar günü bol bol oynayacağına ikna etmeye çalışıyoruz. Bu çocuk daha oyun çocuğu, yerlerde araba sürmek istiyor… Oysa okulda öğrendiklerini pekiştirmek için evde çalışması gereken harfler, öğrenmesi gereken kelimeler, yazması gereken yazılar, okula götürmesi gereken projeler var.
Geçen gün yine okuldan bir kağıt geldi. Ufaklıklar için online bir eğitim sistemine kayıt olmuşlar, kullanıcı adı ve şifresini gönderiyorlar. Ailecek düzenli olarak girip, çocuğu çalıştıracağız. Can bilgisayarlı çalışmalara aşırı hevesli olduğundan geçen gün onunla beraber oturup sisteme göz atalım dedim. Tamam, çizgi film tadında, eğlenceli karakterlerin konuştuğu bir sistem yapmışlar. Ancak sistemdeki her aktivitenin 5 yaşındaki çocuklara uygun olduğunu söylemek zor. Mesela bir aktivite nasıl kompozisyon yazılacağı, kompozisyon için konu seçiminin nasıl yapılması, seçilen konuyu anlatmak için argümanların nasıl kurulması gerektiğini anlatıyor. Yav bu çocuk daha 5 yaşında. Bırak kompozisyon yazmayı, okumayı dahi bilmiyor ki… Yine de sistemin başında 1 saate yakın dayandı anlatılanlara… Hevesini kırmamak için birşey demedim. Sonra yorulduğunu söyledi de bıraktık… Online sistemleri yaşa göre özelleştirmek o kadar zor olmamalı…
Ana sınıfı için basit bir beklentim var: Çocuklar ana sınıfında oyun oynasın, arkadaş edinsin. Bebelere ev ödevi vermeyin, gözünüzü seveyim. Ortaokula kadar olan çocuklara da vicdanlı olun. Bırakın akademik öğrenim okulda kalsın. Eve gelince beslenip, dinlenip, sevdiği oyunları oynayarak yatağa mutlu girsin çocuk… Çok mu şey istiyorum?
Eveeet tamamen sana katılıyorum Tanlacığım.Zaten bu küçük bedenleri öyle bir yoğunluk bekliyorki ilerleyen yıllarda,bıraksınlarda küçük bedenler olabildiğince dinlensin,oyun oynasın.Birdaha bu günler geri gelmiyor yazıkki.
Çok teşekkürler yorumun için annem.
Sevgiler