Artık biliyorsunuz, haftasonumuz klasik. Kahvaltı ve ev toplama işlerinden sonra dışarıya çıkıyoruz. Hem bir hava almış oluyor, hem de haftalık alışverişimizi yapıyoruz.
Bu Cumartesi de yine dışarıdaydık. Babies’R’Us’dan alışveriş yaptıktan sonra Can’ın altını değiştirip, yemeğini yedirdik. Sonra da bir diğer mağazaya bakmak üzere pusetini iterek otoparkta ilerlemeye başladık. İki dakika sonra Kuzey “Can’ın alnında karınca yürüyor galiba, dur şunu alayım” diye eğildi. Ne oluyoruz demeye kalmadan, bir rüzgar es, sen o karınca tut, bebeğimin gözünün içine kaç. Can tabiiki yaygarayı bastı. Biz de ne yapacağımızı şaşırdık. Büyük çocuk değil ki “gözünü aç da oğlum çıkaralım” diyelim. Ağladıkça gözlerini sıkıca yumuyor. Bir yandan kızarıp bozarıyor. Belki de karınca gözünü yakıyor. Elimiz ayağımıza dolaştı.
İlk önlem olarak hemen elimdeki içme suyunu gözünün içine doğru döktük. İşe yaramadı. Elimizle göz kapağını aralayınca karınca meretini göz pınarı bölgesinde gördük. Sonra temiz bir bezi suya batırıp, ucu ile karıncayı almaya çalıştık. Ama Can daha da sinirlendi. Almak mümkün olmadı. Bize de hastane yolları gözüktü.
Hızla arabaya binip hastaneye ulaştık. Amerika’da acilde de olsa, rutin doktor ziyaretinde de olsa hastayı doktordan önce hemşire görüp şikayetini soruyor. Sonra boy, kilo, tansiyon gibi rutin ölçümleriyaparak hastayı doktorun görmesi için muayene odasına alıyor. Acildeki hemşire çok yardımcıydı. Neler olduğunu dinledikten sonra “isterseniz ben bir bakayım, belki karıncayı çıkarabilirim” dedi. Biz kabul edince, önce eliyle göz kapağını araladı. Karıncayı gördü. Ancak bebek gözlerini yumduğu için o da eliyle alamadı. Bunun üzerine serum fizyolojik (tuzlu su) getirdi. Bunu bebeğin gözüne sıktı. Can gözlerini yumup açınca karıncayı çıkarmayı başardı. Ancak sanki karıncanın tamamı değil bir kısmı çıkmış gibi geldi. Bunun üzerine bir kere daha baktı. Ama kalan parça göremediğini söyledi. Bu aşamadan sonra “Ben karıncanın tamamını çıkardığımızı düşünüyorum. Dilerseniz doktora gösterelim, ama muhtemelen o da aynı şeyi yapacak” dedi. Can artık halinden oldukça memnun ve rahatlamış gibi gözükmesine rağmen, göz önemli bir organ olduğu için doktora gözükmeye karar verdik.
Muayane odasına alındık. Bir müddet sonra doktor geldi. Önce eliyle göz kapağını çekerek ve ışık ile gözün içine baktı. Ayrıca bir yardımcı hemşire çağırdı. Can, ellerini oynatmasın diye kundak yapıldı. Hemşire Can’ın kafasını tutarken, doktor kulak pamuğu gibi bir şey ile göz kapağını arkaya doğru döndürüp altına baktı. Sonuçta herhangi birşey bulamadı. Daha sonra eğer göz kızarır ya da şişerse tekrar gelin diyerek bizi uğurladılar.
İşte Cumartesi günü aktivitemiz böyle oldu. Tecrübeli ebeveynler bu yazıyı okurken belki gülümsemişlerdir. Ama bizim gibi ilk kez anne-baba olan çömezler işte böyle bir küçücük karıncadan bile endişelenip hastanenin yolunu tutuyor. Tüm bebeklere sağlıklı günler dilerim!