Haftasonu sözde dinlenme günü öyle değil mi? Çocuklu evlerde pek öyle olmuyor. Kahvaltısıydı, öğle uykusuydu, uyanmasıydı derken zaten öğleden sonraya kadar kilitsiniz. Bir de bu aralar Kuzey’in işyerinde yoğun dönemler. Dolayısıyla bazen haftasonu mesaisi de söz konusu olabiliyor. Cumartesi günü de öyle oldu. Tabii haftalık alışveriş ve temizlik gibi bütün işler de pazar gününe kaldı.
Pazar günü kahvaltıdan sonra Kuzey ile ikimiz ev temizliğine giriştik. Ben mutfağı toplarken o da elektrik süpürgesi delisi Can ile halıları süpürmeye başladı. Mutfak kısmını bitirince temizlik için banyoya geçtim. Banyo temizliği yaparken Can kimyasallardan etkilenmesin diye kapıları kapalı tutuyoruz. Ancak banyonun içindeki havalandırma fanını çalıştırıyoruz.
Temizlik yaparken önce her zaman kullandığım camsil gibi bir ürünle banyo aynasını parlatarak işe başladım. Sonra bizdeki cif benzeri bir ürünle lavaboyu ovdum. Ardından banyo temizliğinde en sevmediğim iş olan tuvalet kısmına geçtim. Tuvalet için çamaşır suyu içeren, püskürtmeli bir temizleyici ve tuvalet fırçası kullandım. Bir bölgeyi de tuvalet kağıdına döktüğüm çamaşır suyu ile sildim. Yani üç temizleyiciyi az oranda da olsa karıştırmış oldum. Yaptığım tek şey bu.
Bu ürünleri kullanırken kokusundan rahatsız olsam da “her zaman yaşadığımız birşey” diyerek çok üzerinde durmadım. Ancak temizlik bittikten sonra dinlenirken boğazımda keskin bir yanma ve nefes darlığı hissettim. Göğsüme de bir ağrı oturdu. Kuzey’e balkona çıkıp biraz temiz hava almamı söyledi. Ancak değişen birşey olmadı. Kimyasalların etkisinden vücudu arındırmak için bol bol su içtim, duş aldım. Yine birşey farketmedi.
Bu sefer kimyasal buharlarından zehirlenmiş olabileceğimi düşünerek internetten araştırma yapmaya başladım. Öğrendiğim kadarıyla gözlediğim belirtiler ciddi zehirlenme belirtileri değildi. Bazı kimyasal zehirlenme türlerinde zatürreye çevirme riski olduğundan hafifçe kıllandım. Yine de durumumda belirgin bir ilerleme olmadığı sürece evde dinlenmeye karar verdim.
Saatler geçmesine rağmen durumumda bir değişiklik olmadı. Akşam boğazımdaki iğrenç rahatsızlık ve göğüs sıkışmasıyla uyudum. Ertesi sabah belirtilerin geçmesini beklersiniz değil mi? Maalesef yine aynıydı. Nefes darlığı, boğazdaki yanma ve göğüsteki sıkışma devam edince “Zehir Kontrol Merkezi”ni aradım. Temizlik sırasında neler yaptığımı ve kullandığım ürünlerin neler olduğunu sordular. Boğazdaki yanmanın büyük ihtimalle bir müddet sonra geçeceğini, ancak göğüsteki sıkışma ve nefes darlığının hala devam etmesinin zatürrenin (akciğer iltihabı) erken işaretlerinden biri olabileceği, bu nedenle acile gitmemi istediler.
Kuzey’i aradım. Hemen acile gittik. Kayıdımız yaptırıp, tansiyonuma baktıktan sonra doktorun görmesi için odaya aldılar. Doktordan önce gelen hemşire kanımdaki oksijen oranını ölçmek için beni bir alete bağladı. Doktor gelince göğsümü steteskopla dinledi. Oksijen değerlerini kontrol etti. Muhtemelen önemli bir zarar olmadığını, pneumonitis (zatürreye benzeyen, kimyasal maddelerin solunumundan da ortaya çıkabilen ve akciğerleri etkileyen rahatsızlık) olabileceğini, önlem için göğüs röntgeni çekileceğini ve solunum terapisi uygulayacaklarını bildirdi.
Bu arada acil doktoru da daha önce Can için 2 kere geldiğimiz doktordu. Hatırlarsanız bir kere Can küçükken gözüne karınca kaçtığı için, bir kere de suratına alışveriş poşeti çarptığı için gelmiştik. İkisinde de önemli birşey olmamıştı. Hatta doktor acile neden geldiğimiz duyunca biraz kıs kıs gülmüştü. Bebeği yeni doğurmuşuz. Acemilik işte. Şimdi aynı şeyler olsa muhtemelen gitmem. Ama o zamanlar hastaneye götürecek kadar endişelenmiştik. Doktor bizi hatırladı mı bilmiyorum. Hatırladıysa herhalde içinden “bizim deliler yine geldi” demiştir 🙂
Solunum terapisinde ağzınıza bir boru takıp oksijen ve çeşitli ilaçların karışımını solutuyorlar. Bu iş Can’ın çok ilgisini çekti. Dikkatle ne yaptığımı gözledi. Sonra da ağızdan soluma hareketini taklit etmeye başladı. Oğlumun taklitçi bir maymuncuk olduğunu söylemiştim değil mi 🙂 ?
Ha bu arada bir de popodan iğneyi yedim. Kuzey’e dedim ki, “Amerika’da bir daha sakın banyo temizliği yaptırma bana. Baksana, banyo temizleyenleri mıçtan iğneyle cezalandırıyorlar” 🙂
Röntgen çekiminden ve biraz da dinlendirildikten sonra eve yollandık. Şu anda bu satırları yazarken hala boğazımdaki ağrı ve göğsümdeki sıkışma hissiyle oturuyorum. Doktor nefes alışımı rahatlatmak için bir ilaç verdi. Kullanmayı düşünüyorum. Benden haberler işte böyle.
Siz siz olun banyo temizliği yaparken benim gibi kapıları kapamayın. Çocuğu oaradan uzaklaştırın daha iyi. Ayrıca maske ve eldiven takmaya çalışın. Kimyasal buharlarını solumamaya gayret edin. Hele hele benim yaptığım gibi kimyasalları sakın karıştırmayın. Bu iş şakaya gelmiyor çünkü…
Sevgiler,
daha dikkatli ol canım, sen bize lazımsın
Ah! Canımmm, sağol. Olurum dikkatli bundan böyle.
Çok geçmiş olsun ucuz atlatmışınız
Teşekkürler Saide.
cok gecmis olsun Tanla’cim…
Teşekkürler Nesimecim
geçmiş olsun canım…. aman dikkat bundan sonra….
Sağol Mervincim. Ders oldu bana. Daha dikkatli olacağım.
Geçmiş olsun şimdi nasılsın.Bir zarar vermemiştir inşallah akciğerine merak ettim.
Yok anniş. Çekildi röntgen falan. Ciğerlerde allahtan kalıcı birşey yok. Sadece rahatsızlık…
Geçmiş olsun Tanla abla. Kendine dikkat et… Bence temizlik yapma olgusuna da alerjik bir durumumuz var. Yani benim kesin de sende de görünce şaşırdım.
He valla. Yapma diyorlar yukarıdan işte. Anlayalım ya 🙂