Can’ın halası Defne bugünlerde harıl harıl doktora tezini yazarak bitirmeye çalışıyor. Biz de evde babaannesi ve dedesi ile çay eşliğinde sohbetler ediyor ve bilgisayar üzerinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Can’ın dedesi İngilizce yazılmış şiirleri Türkçeye çevirerek yabancı dilini ilerletiyor. Babaannesi de ne zamandır üzerinde çalıştığı kitap projesini tamamlamaya çalışıyor.
Bugün Defne tez çalışmalarına biraz ara verebildi. Biz de bu fırsatı dışarıya çıkarak değerlendirmek istedik. Niyetimiz biraz alışveriş yaptıktan sonra güzel bir akşam yemeği yiyerek evimize geri dönmek.
Can öğle uykusunu aldığı için oldukça sakindi. Araba koltuğuna oturunca mutlu mutlu gülümsedi. Artık arabaya binmenin gezmeye gitmek olduğunu biliyor benim oğlum. İlk durağımız Ross mağazasıydı. Ross çeşitli markaların ürünlerini uygun fiyatlarla satan bir mağazalar zinciri. Burada yüzlerce kıyafet aksesuar ayakkabı ev eşyasını bulmak mümkün. Kocaman mağazada her üründen çoğunlukla bir ya da iki tane oluyor. Ross’ta reyonlar arasında kaybolmaya bayılıyorum. Bugün de öyle oldu. Yakın zamanda evlenen arkadaşlarımız için güzel armağanlar seçtik.
Yine mi İshal?
Ross’ta dolaşırken Can bize günlük süprizinin ilk postasını verdi. Hemen kuytu bir köşeye geçip altını hızla temizledik. Can maalesef yine ishal. Üç gündür ishal olması canımı sıkıyor. Bildiğiniz gibi ayın 15’inde Alimentumlu mamaya geçmiştik. Gerçi ishal durumu mamaya geçmeden önce başlamıştı. Ancak bu kadar uzun süre devam etmesi bana “tavuk mu yumurtadan? yumurta mı tavuktan?” durumunu düşündürüyor.
Bir de iki gecedir saat 24.00 civarında Can ağlayarak uyanıyor. Bacaklarını karnına çekerek hıçkıra hıçkıra ağlayıp içimizi acıtıyor. Kucağımıza alıp sallayarak avutmaya çalışıyor ve zorlukla uyutabiliyoruz. Belirtiler gazı gösteriyor. Kaka yapnca rahatlayıp uykuya dalıyor. Ayrıca gece seanslarında uyandığında, şimdiye kadar en küçük olduğu dönemler dışında hiç yapmadığı şekilde, kaka yapmış oluyor.
Bu konuda tahmin yürütmek artık gerçekten zorlaştı. Bu ishal durumunda aşağıdaki sebeplerden biri ya da birkaçı etkili olabilir:
- diş çıkarma
- mama değişikliği
- üşütme
- beslenmesinde ağırlıklı olarak anne sütünden hazır mamaya yönelmemiz
- benim yediğim şeylerin anne sütünden geçmesi
Bebek olup derdini anlatamamak zor iş…
Hiç Hibachi Denediniz mi?
Günlük maceramıza yeniden dönelim… Alışverişimizi tamamladıktan sonra sıra akşam yemeğine geldi. Burada yaşarken sık gittiğim, Texasa taşınınca özlediğim bir Çin açık büfesine gitmeye karar verdik. Ancak sanırım alışveriş işini abartmışız. Restauranta vardığımızda kapandığını gördük. Biz de ikinci seçeneğimiz olan Hibachi usulu yemek sunan bir Japon restaurantına gitmeye karar verdik.
Aslında Japonya kültüründe Hibachi, bir ısıtma aletine verilen ad. Isıya dayanıklı bir materyalden yapılan bir kaba, köz halindeki kömür konularak portatif ocak olarak ya da çakmak olarak kullanılıyor.
Amerika’da ise Hibachi, bizim ocakbaşına benzeyen bir restaurant tipini tanıtmak için kullanılıyor. Hibachi restaurantlarında alüminyum ya da dökme demirden yapılmış geniş ızgaralarda etler ve sebzeler yüksek ısıda hızla pişiriliyor. Hibachi ustaları ızgara ocakta yemeği pişirirken ateşi ve pişirme aletlerini kullanarak çok güzel akrobatik hareketler yapıyorlar.
Hibachi yemeyi özlemiştim. Yaptıkları şovlar da Kuzey’in anne ve babası için güzel bir süpriz oldu. Bu arada şov sırasında Japon usta ateşi harlandırırken Can’ın bakışını görmeliydiniz. O bebek gözleri, parlayan ateşle birlikte ne olduğunu anlamadan korkuyla açıldı. Yemekler ve sohbet harikaydı. Hibachi restaurantından güzel anılarla ayrıldık…
