Türkiye’deyken en popüler soru “ikinci çocuğu ne zaman düşündüğümüz“le ilgili. Hani “ikinci çocuğu düşünüyor musunuz?” diye sorulmuyor. Maazallah öyle bir ihtimal olamaz çünkü. O ikinci çocuk mutlaka yapılacak da, zamanı ne zaman onu merak ediyorlar. Aile, arkadaşlar, tanıdıklar, ilk defa tanıştıklarımız ve parkta karşılaştığımız teyzenin ortak arzusu bu 🙂 … Türkiye’ye mi gittik, ikinci çocuk senfoni orkestrasını dinlemeye bilet mi aldık bilemedim…
İkinci çocuğu bekleyenlere “siz bakacaksanız ben doğururum sorun değil” diyorum. Zira çocuğu doğurmakla bitmiyor bu iş değil mi? Öyle bir saat kadar hastane ya da ev ziyareti yapıp, bebeği iki mıncıkladıktan sonra ortadan kaybolmak yok. Gazıydı, beziydi, emzirmesiydi, uykusuydu bunların hepsini beraberce halledeceğiz değil mi?
Efendim, Can’a hamile kaldığımda büyük bir heves içindeydik. Her ne kadar ailemizden uzaklarda yaşasak da annem doğuma birkaç hafta kala gelecek, beraber bebek alışverişi yapacağız, Can’ın mini mini elbiselerini ütüleyeceğiz, (ehem, annem ütüleyecek 🙂 ), odasını yerleştireceğiz, beraberce emzirme kurslarına katılacağız, hastane çantamızı hazırlayacağız. Hayaller, hayaller… Bir gece yarısı acı-acı çalan telefonla irkildik. Dedem yolda yürürken takılıp yere düşüyor, beyin kanaması ve ameliyat. Anneme o akşam acilen bilet bulduk. Gelişinden daha 3 hafta bile olmamışken, planladığımız şeylerin yarısını bile yapamamışken havaalanında onu yolcu ediyordum. Bir kafedeki koltuğa çöküp ağladığımı hatırlıyorum. Dedeme mi yanayım, tersyüz giden anneme mi yoksa veda ettiğim “annemle beraber doğum hayallerine” mi… Sakın yanlış anlaşılmasın, dedem benim canım ciğerim. Annemin gitmesi çok da iyi oldu. Annemin özenli bakımı sayesinde dedem sağlığına kavuştu. Karnım burnumda olmasaydı ben de bir bilet alıp annemle beraber gider, dedeme bakardım. Allah başımızdan eksik etmesin. Bu hikayeyi sadece hayatta bazı şeylerin planlandığı gibi gitmeyeceğini belirtmek için anlatıyorum. Dolayısıyla bir daha çocuk doğurursam onun bakımı konusunda yardım teklif eden anneme ve kayınvalideme “kısmet olursa gelirsiniz, yardım edersiniz” diyorum.
Aileden uzakta yaşamak hiç kolay değil. Özellikle ilk defa bebek sahibi olan birinin tecrübesizlikten dolayı yaşadığı zorluklarda en yakını olan annesinin uzakta olması çok zor. Allahtan hamileliğimin son aylarında ve Can doğduktan sonra 1 ay kadar kayınvalidem ve kayınpederim bizde kaldılar ve yardımcı oldular. Doğuma da kayınvalidem girdi. Onların içten yardımını ve desteğini asla unutmayacağım. Ancak onların da kendilerine göre bir yaşantıları var. Sonuçta evlerine dönmek durumunda kaldılar. Kocamla bana da hanemize yeni dahil olan ufaklığı kucaklayarak nemli gözlerle arkalarından el sallamak düştü.
Her ne kadar o günlerin üzerinden iki yıl geçse de, Can, annemin deyişiyle “artık iyice ortaya çıksa da” biri bana ikinci çocuk dediğinde, duş alamadan ya da çişimi bile edemeden, uykusuzluktan tek gözüm açık-tek gözüm kapalı, derbeder bir şekilde evde dolaştığım, Kuzey’in Can’ı saatlerce kucağında tutarak uyutmaya çalıştığı dakikalar aklıma geliyor. Elbette bu işin güzel anları da çok… İlk gülüşü, emeklemesi, yürümesi, konuşması… Hepsi harika! Çocuk sahibi olmaktan çok memnunuz, Can’ı ölesiye seviyoruz. Ama sanırım zor kısımlar hala çok taze. O nedenle birinciyi yüzümüzün akıyla büyütmeden ikincinin fikri çok zor geliyor.
Tam daha çocuk istemem diyorum ama bakın makus kader bana ne oyunlar ediyor: Geçen hafta kısa bir San Francisco yolculuğumuz oldu. Uçakta 5 aylık bir bebeğin annesi tuvalete girerken bebeğini bana emanet etti. Aman yarabbi! O minicik maviş gözlü prensi kollarımda tutarken hissettiğim duyguları tarif edemem. Can şu anda 13 kiloya yakın. Onu uzun süre kucağımda tutmak belimi zorluyor. Ama bu kuş gibi hafif. Bir de insanın içine işleyen o iri bebek gözleri ve henüz kaybetmediği bebek yağları… Boğum boğum eller, ayaklar ve şişko bacaklar. O an bırakın ikiyi beş tane bile yapasım geldi.
Herkes “Can’a kardeş lazım. Tek çocuk olursa bencil olur, şımarık olur, paylaşmayı bilmez. Hayatta yalnız kalır.” diyorlar. Belki haklılar da… Kuzey’in de benim de çok sevdiğimiz kardeşlerimiz var. Kardeşler yeri geldiğinden anne babadan bile daha yakın oluyor. Kardeşlerimizle paylaştığımız anların kıymetini biliyoruz. Can’ı bu güzellikten mahrum bırakmak haksızlık gibi…
Ama bir yandan da Can’a bir kardeş gelirse, onu Can kadar sevip sevemeyeceğim düşüncesi aklıma geliyor. İkinci bir çocuğumuz olsa, ona Can’a ayırdığım kadar zaman ayırabilir miyim? Can’da herşey ilk iken, ikinci çocukta ilk olmayacak. Bu beni biraz korkutuyor. Birden fazla çocuğu olan pek çok arkadaşım hepsinin yerinin ayrı olduğunu ve zamanın bir şekilde bulunduğunu söylüyor. Ya Can ne düşünecek? O zamana kadar anne ve babanın ilgi odağı olan çocuk, artık bu ilgiyi paylaşmak zorunda kalacak. Acaba kendini ikinci plana atılmış hisseder mi? Sonra birden kendi kardeşimle ilişkim aklıma geliyor. Annem ve babam bu dengeyi kurmayı başarmışsa, ben de pekiala kendi çocuklarım için bu dengeyi kurabilirim gibi geliyor.
Bir de çok klasik olacak ama şu maddiyat mevzuları. Eskiden gerçekten çocuklar bir şekilde büyüyor, okuyor ve meslek sahibi oluyorlarmış. Şimdi öyle mi? Bırakın büyümeyi, daha doğumdan itibaren maddi kaynaklar zorlanıyor. Geçenlerde Türkiye’de hastanelerin doğum için istedikleri ücretleri duydum. Dudaklarım uçukladı. Üstelik söylenen miktarlar sigortalı bir çalışanın ödeyeceği katkı payı. “Parası olan doğursun” diyorlar yani. Bunun anaokulu, ilk öğretimi, lisesi, üniversitesi var… Okul dışında çocuk ot gibi yetişmesin derseniz sporu var, sanatı var. Haydi büyük kardeşin kıyafetlerini ve oyuncaklarını küçük de kullanır. Ama bahsettiğim şeyler için mutlaka bir bütçe ayırmak gerekecek. Belki “tüm aileler aynı mevzuları yaşıyor, senin ne farkın var?” diyeceksiniz. Bu devirde çok çocuk yetiştiren insanların önünde saygıyla eğiliyorum. Ama sıkıntıyı yaşayan bilir. İkinci çocuk isteniyorsa bunların göz önüne alınması gerekecek.
Valla sözün kısası ikinci çocuk fikrine kapalı değiliz. Ancak ikinci çocuğu fiziksel, duygusal ve madden hazır olduğumuzda yapacabiliriz. Eğer bunlardan biri beklediğimiz gibi olmazsa Can tek çocuk olarak kalabilir. Tek çocuk olarak da mutlu bir yaşam süren, paylaşmayı bilen pek çok insan var. Zaten çok çocuk olduğunda o çocukların hepsinin birbiriyle iyi anlaşacağının, çok sıkı olarak görüşeceğinin garantisi yok. Önemli olan çocuk sayısı ne olursa olsun o çocukların iyi bir şekilde yetişmesi, onlara güzel bir gelecek hazırlanması. O nedenle ikinci çocuğun ne zaman geleceğini soranlara yanıtım açık: Zaman zaman 🙂
selam tanla, yazın çok hoşuma gitti..beni kimsenin anlamadığını düşünüyordum 2.çocuk konusunda…benimde 2 yaşında bir oğlum var..henüz bezden bile kurtulmamışken 2.çocuk fikri bana korkunç geliyor..açıkçası 2.yi hiç düşünmüyorum hatta asla düşümüuorum ama çevreye bunu anlatmak zor ..o yüzden henüz erken deyip geçiştiriyorum..boru değil bir insan yetiştiriyorsun..sadece yedirip içirmek değilki..karakterini, kişiliğini becerilerini ilgi alanlarını vs. bir çok konuda ilgilenmek gerekiyor..asıl bana zor gelen kısmı açıkçası..ileride nasıl bir insan olacağı beni endişelndiren…iyi başarılı mutlu vs. bir insan olması..o yüzden tedirginim rahat değilim yaptığım herşey attığım her adım ileride bana dönecekniş gibi geliyor..duygularımı tam anlatamıyorum ama zor işte..çocuk büyütmek çok zorr….sevgiler..
Seni gayet iyi anlıyorum Berna. Çocuk büyütmek gerçekten hem çok güzel hem de çok zor. O minicik insanın herşeyinden mesul olduğumuzu bilmek büyük bir sorumluluk. Ben kesinlikle olmaz demiyorum. Ama şu an gerçekten zor gözüküyor. Belki ilerde işler kolaylaşınca düşünürüm diyorum… Karakteri konusunda da endişelenme bence. Biz elimizden geldiğince en iyi terbiyeyi ve eğitim gibi imkanları vereceğiz. Umarız bu çocuklar güzel şekillenecek. Mutlu, başarılı ve çevrelerine faydalı insanlar olacaklar. Gönlünü ferah tut…
Sevgiler
heheee ayni durum bende de var. berk daha bir yasinda kuculenleri, bize artik yaramayan esyalarini yavas yavas ihtiyaci olanlara vermeye basladik. cevrede hemen bir saklama baskisi. benim yerime ikinci cocuga hazirlik yapiyorlar kendilerince. malum devley buyuklerinden bile ayni baski var
bir yil boyunca daha kesintisiz 8 saat uyumadim . bu birsey degil onemli olan cocuklarimiza guzel bir gelecek saglamak degil mi? ozellikle bu kosullarda nasil yapabilirim diye dusunurken ikinci cocuk mu tesekkurler ben almayayim
bu arada seni rahatlatmak adina tek cocugum bencil degilim yalniz da degilim ve etraftan sunu ogrendim ki bir iki cok yakin arkadas her seye bedel.. insan kardesini secemez ama arkadaslar oyle mi?
Var ya, ben de küçülenleri yıkayıp, yıkayıp hurçlara dolduruyorum. Bir yanım ihtiyacı olanlara vermek istiyor. Öbür yanım dur bakalım. Ya bizim ihtiyacımız olursa diyor. Resmen küçük bir dolap gibi oldu. Farkında olmadan deli gibi almışız.
Ahh! Uykudan bahsetme bana. Hergün erkenden kalkınca ilk birkaç saatim uykuyu özlemekle geçiyor. O saatlerde beni görmek istemezsin 🙂 Ama ben bekarlığımda da böyleydim. Bazı insanlar erkenci olur ya… Onlara pek bir özenirim. Ben gece kuşuyum. Gece geç saatte zihnim açılır. Çocukla falan ilgisi yok yani…
sanirim ben omur boyu bu soruyu duymaktan yirttim 🙂 yaptim cikti aradan oyle diyorum 🙂 gerci bilincli olmadi ama planlasak ancak bu kadar isabet olurdu sanirim 1 kiz 1 erkek super oldu 🙂 Allah baska kaza vermesin diyorum artik ben tamamim 🙂 darisi isteyenlerin basina insallah
:))) Hepinize sağlıklı, mutlu ve güzel bir yaşam diliyorum Sibelcim. Dileyen herkesin yuvası bebekle şenlensin…
merhaba yazılarınızı ve yorumlarınızın hepsini okudum çok güzel diyaloglar var ve sizin samimi duygularınızla bu güzellikleri paylaştığınız için teşekkür ederim