in

İki Film: Book of Eli mı? Temple Grandin mi?

Bugün bir ilk gerçekleşti. Can doğduğundan beri Kuzey ile oturup televizyonda bir filmi baştan sona seyretmişliğimiz yok. Ne zaman film izlemeye niyetlensek küçük beyimizin uyku, beslenme ya da alt değiştirme saati geliyor. Sürekli bölünmekten filmin tadı da kalmıyor. Kimi zaman da bebeğimizi uyutana kadar kendi uykumuz da geliyor. Film izlemek yalan oluyor.

Bu gece ilk defa ne pahasına olursa olsun bir film izlemeye karar verdik. Can henüz uyumamıştı ama huysuz da değildi. Salıncaklı koltuğunda sakin sakin oturup, her zamanki popüler aktivitesi olan elini emme işlemini gerçekleştiriyordu. Biz de akşam yemeklerimizi tepsilerimize aldık ve televizyonun karşısına geçip “Book of Eli” filmini izlemeye başladık.

Konu oldukça tanıdık. Yaşanan bir felaketten sonra geleceğin dünyasında insanlar açlık ve susuzluk içinde, bilgi ve eğitimden uzak ölüm-kalım mücadelesi vermektedir. Kahramanımız Eli (Denzel Washington) çantasının içine gizlediği kutsal kitabı, daha sonra meşhur Alcatraz hapishanesi olduğu anlaşılan, batıda bir yere götürmek için seyahat etmektedir. Yolu bir kasabaya düşer. Bu kasaba, en büyük tutkusu kutsal kitabın basılı bir kopyasını bulmak olan (Carnegie) Gary Oldman adı verilen bir adam tarafından yönetilmektedir. Carnegie, Eli’ın dövüş yeteneklerinden etkilendiği için ona iş teklif eder. Eli’ı ikna etmek için de kendi kör sevgilisi Claudia’nın (Jennifer Beals) kızı Solara’yı (Mila Kunis) Eli’ın odasına gönderir. Eli kızı reddeder. Ancak Solara Eli’ın kutsal kitabı taşıdığını görür ve Carnegie’nin yanında bunu ağzından kaçırır. Eli ve Solara kaçarlar. Carnegie’de onların peşinden giderek kitabı ele geçirmeye çalışır. Eli ve Solara sonunda peşlerindeki adamları atlatarak Alcatraz’a ulaşmayı başarırlar. Burada bizleri kitap ve Eli hakkında bir süpriz beklemektedir.

Filmin konusu kısaca böyle. Süprizi bozmamak için sonunu söylemiyorum ama filmin belli bir noktasından sonra neler olacağını tahmin etmek zor değildi. Ayrıca felaketten sonraki dünya teması bin tane filmde (Viggo Mortensen’ın The Road, Mel Gibson’un Mad Max, kişisel favorim Milla Jovovich’in Resident Evil) işlendiği için biraz baygınlık getirdi. Filmin özellikle açılış sahnesinde filmin genel havasını izleyiciye aktarmak için verilen sahneler (kurak toprak, Eli’ın gözlerindeki çaresizlik, terk edilmiş evler vs) fazlasıyla uzatılmıştı. İnsanların çoğunun eğitimsiz ve okur yazar olmadığı bir dünyada da Carnegie’in neden insanları etkilemek için kutsal kitaba sahip olmayı istemesi de anlamsızdı. Zaten elinde su ve yiyecek gibi önemli güçler olan ve kendisi de okuma-yazma bilen Carnegie dilediği insanı zorlanmadan etkisi altına alabilirdi.

Can Book of Eli’ın yarısında uyuyakaldı. Onu parmak uçlarımıza basarak yatağına koyduk. Saat hala gece 22.00 olduğu için bir tane daha film izleyecek cesareti kendimizde bulduk. Bu sefer Temple Grandin isimli gerçek olaylardan yola çıkılarak yapılmış bir film izledik.

Filmde, fotoğrafik hafızaya ve eşsiz bir matematik yeteneğine sahip olan Temple Grandin (Claire Danes) isimli otistik bir genç kızın hayvan yetiştiriciliği konusunda uzman olarak master yapması ve üniversitede profesör olmaya uzanan yaşantısı anlatılıyor. Filmin başında Temple, teyze ve amcasının çiftliğinde yaşarken hayvanların (özellikle ineklerin) davranışları ilgisini çeker. Hayvanların hareketlerini kendi kafasında matematiksel formüllere dönüştürür.  Dört yaşına kadar konuşmayan ve doktorlar tarafından da hiç konuşmayacağı söylenen Temple, annesinin gayreti ve lise sırasında ondaki ışığı görüp onu sürekli teşvik eden bir öğretmeni sayesinde üniversiteye gider. Temple annesi dahil tüm insanların kendisini kucaklamasından rahatsızlık duymakta ancak kucaklanmanın verdiği rahatlama hissini de yaşamak istemektedir. Üniversite yıllarında teyze ve amcasının çiftliğinde yaşayan hayvanları sakinleştirmek için kullanılan bir makineden ilham alarak kendisi için bir “kucaklama makinesi” geliştirir. Diğer öğrenciler ve hatta çoğu öğretmeni onu anlamakta güçlük çekse de üniversiteden başarı ile mezun olur. Daha sonra master çalışmaları için yine inekleri konu olarak seçer. İneklerin ne şekilde kolayca bakılacağı, bir yerden bir yere kolayca transfer edileceği ve acı çekmeden kesileceği bir çiftlik ve kesimhane için planlar geliştirir. Bu çalışmaları için PETA örgütünden ödül bile alan Temple şu anda Colorado State Üniversitesinde Hayvan Bilimleri bölümünde profesörlük yapmaktadır.

Temple Grandin filmi gerçekten çok güzeldi. Zaten Claire Danes’in başarılı oyunculuğu Emmy dahil olmak üzere pek çok ödül aldı. Filmde otistik bir beynin nasıl çalıştığı gerçekçi bir şekilde yansıtılmıştı. Ayrıca otizme bakış açısının Grandin’in gençliğinin geçtiği 50’li ve 60’lı yıllardan günümüze nasıl değiştiğini görmek ilgi çekiciydi. Kısaca Book of Eli’a göre daha güzel zaman geçirmemizi sağlayan Temple Grandin’i izlemenizi tavsiye ederim. Haydi bize iyi geceler!

Tanla Bilir

Merhabalar! Adım Tanla. Web tasarımcısı ve BebekveBen'in kurucusuyum.
BebekveBen çocuk bakımından öte ebeveynlik, kadın olmak, birey olmak, yurtdışında yaşam, seyahat, yemek, ürünler, eğitim, sağlık gibi hayatın içinden pek çok konunun paylaşıldığı, ailelerin buluştuğu, soru sorduğu, dileyenlerin konuk yazılarla katkıda bulunduğu ve deneyimlerini paylaştığı bir platform... Bize eşlik ettiğiniz için teşekkürler.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ebeveyn Olanların Anlayacağı 7 Şey

Bebekler Neden Ağlar?