in , , ,

Ey Bebeğim! Evden Uzaktayken Hastalanma!

Bebeğinizin sağlığını korumak için elinizden geleni yapmaya çalışıyorsunuz. Ama ne kadar iyi bakılırsa bakılsın çocuk yetiştirme macerasının bir parçası olarak hastalıklar bir noktada bebeğinizi buluyor. Hele bebek konuşma yaşından küçük ise derdini anlatamıyor. O küçük bedeninin verdiği sinyalleri yorumlayıp ne olduğunu anlamaya ve onun sağlığı adına karar vermeye çalışıyorsunuz. Kendinizi kapkaranlık bir odada el yordamı ile yön buluyorsunuz.

Floridaya gelmeden acil bir durumda gidilecek doktorlara üstünkörü bakmıştım. Biraz da burada oturan bebekli arkadaşlarım olmasına güvenip gerekirse onların önerilerine göre bir doktor seçerim diye düşünmüştüm. Sanırım bilinçaltımda Canın hasta olmamasını umuyordum. Sakınan göze çöp batarmış. Geçtiğimiz salı gününden beri Can giderek artan bir şekilde ishal.

Evden Uzakta mısın? Sıkıntıdasın…
Normal koşullarda bile bir bebeğin hasta olması ebeveynler için çok stresli bir durumken, evden uzakta iken bebeğinizin hasta olması daha da zor. Alıştığınız ve bebeğinizin sağlık geçmişini bilen doktorunuzdan uzaksınız. Tanımadığınız bir ortamda bebeğiniz ve sizinle empati kuracak, sorularınıza doyurucu yanıtlar verecek bir doktoru bulmak tamamen şans meselesi. Gittiğiniz sağlık kurumunun temizlik standartlarından emin olmak istiyorsunuz. Sigortanızın geçerli olduğu bir sağlık kurumu ya da doktor ofisi bulmak durumundasınız.

Canın ishali 4 gündür geçmeyince, bir de hergün belli saatlerde gaza bağlı gibi gözüken ağlama krizleri buna eklenince, bize de doktor yolları gözüktü. Kakası yeşile yakın ve köpüklü geliyor. Ateşi yok. Dünkü yazımda bu belirtilerin düşündürdüğü olası rahatsızlıkları yazdığım için burada tekrar etmeyeceğim. Niyetim kaka tahlili yaptırarak kakasında bir virüs olup olmadığını tespit ettirmek.

Tercihler…Tercihler…
Önce burada oturan arkadaşımın tavsiye ettiği bir doktoru aradım. Ama saat 16.30 itibarıyla doktor ofisi kapalıydı. Sonra internetten hızlı bir araştırma yapıp başka bir doktor buldum. Onun ofis açıktı. Yarına randevu vermeden önce telefonda Can’a ait bütün sigorta bilgilerini sordu. Konuşmanın sonuna doğru bizim aslında Texas’ta oturduğumuzu, burada misafir olarak kaldığımızı ve bu ofise düzenli olarak gitmeyeceğimizi öğrenince, “sizin aslında randevusuz hasta kabul eden bir sağlık kurumuna gitmeniz daha doğru olur” dedi. Amerika’da walk-in clinic (randevusuz klinik) denilen bu sağlık kurumları hastanenin acil servisine gidilecek kadar ciddi olmayan, ancak belli ölçüde aciliyeti olan rahatsızlıklar için hizmet veriyor. Bu klinikler, normal mesai saatlerinin dışında da çalışabildiği için, hızlı hizmet alınmak istenen durumlarda tercih ediliyor.

Randevusuz kliniklerde çoğunlukla birkaç aile hekimi ve hemşire görev yapıyor. Aslında bu kliniklere her türlü hasta gittiği ve içinde çocuk hastalıkları uzmanları çalışmadığı için çok da tercihim değildi. Ancak Can’a sadece bir kaka tahlili yaptıracağımızdan ve hastaneye de gitsek kliniğe de gitsek sonuçta tahlili laboratuvara göndereceklerinden kliniği tercih ettim.

Babaanne, dede ve halası ile birlikte kliniğe vardığımızda bekleme odasında aksıran ve tıksıran pek çok insan görünce, tercihimi sorgulamaya başladım. Ancak adımızı bekleme sırasına yazdırdığımız ve hastanede de benzer bir kuyrukla karşılaşma ihtimalimiz olduğu için şansımızı denemeye karar verdim. Can’ı bekleme süresince dışarıda dolaştırdık.

Uzunca bir beklemeden sonra bize sıra geldi. Hemşire önce Can’ın kilosunu ve ateşini ölçü. Ateşi hafifçe yükselmişti. Sonra da vücudundaki oksijen oranını ölçmek istedi. Ancak alet bir türlü gereken ölçümü yapamadı. Daha sonra, bir Amerika klasiği olarak, muayene odasında doktorumuzu yarım saat-kırbeş dakika kadar bekledik. Doktor içeri girince şikayetlerimizi dinledi. Can mamasını istekle yediği, kaka yapma zamanları dışında neşeli gözüktüğü ve ishalden dolayı bir halsizlik gözlenmediği için o da kaka tahlili yapılması konusunda karar kıldı. Kaka numunesi toplama kitini verip, bizi laboratuvara yönlendirecek evrakları hazırladı. Ayrılmadan önce “kitteki tüplerin tamamını doldurup doldurmayacağımızı” sordum. “Ne kadarını doldurabilirsek o kadar iyi olduğunu” söyledi. Klinikten ayrıldığımızda 2.5 saat geçmiş olduğunu fark ettim. Can’ın uykusu gelmiş ve huzursuzlanmaya başlamıştı.

Gece yine ağlama  krizleri ile geçti. Bize verilen kitteki 3 tüpten 2’sini doldurduk. Yarın laboratuvara götürmek üzere hazırladık. Bakalım test sonuçları neyi gösterecek?

Tanla Bilir

Merhabalar! Adım Tanla. Web tasarımcısı ve BebekveBen'in kurucusuyum.
BebekveBen çocuk bakımından öte ebeveynlik, kadın olmak, birey olmak, yurtdışında yaşam, seyahat, yemek, ürünler, eğitim, sağlık gibi hayatın içinden pek çok konunun paylaşıldığı, ailelerin buluştuğu, soru sorduğu, dileyenlerin konuk yazılarla katkıda bulunduğu ve deneyimlerini paylaştığı bir platform... Bize eşlik ettiğiniz için teşekkürler.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İshal ve Hibachi: Ne Alaka?

Yüzükoyun Yatmak İstiyorum!