Herkese yepyeni bir haftadan merhaba,
Bu haftanın sanırım en güzel taraflarından biri önümüzdeki haftanın bayram/tatil olacağını bilmekti. Hafta çok hızlı geçmedi ama oda arkadaşım izinde olduğundan işyerinde biraz daha rahattım. JOY FM’i sonuna kadar açıp ayaklarımı rahatlıkla uzatabildim. Sadece 1 gün öğleden sonra dünyanın döndüğüne şahit olana dek. Sonra fark ettim ki biraz çok dönmeye başladı. Ben de sakince yerimde oturdum, su içtim ve kendimi revire attım. Revirdeki hemşire ablaların üçer (rakamla 3’er) çocukları olduğundan bana gülerek “Baş dönmenin bir sebebi var mı?” dediler. Ben de zaten bet beniz kalmamış, beyaz tenli halim iyice kanı çekilmiş bir hal almış hala gülümsemeye çalışarak “Evet, ben hamileyim” dedim. Tansiyonuma bakmak için dinlenmem gerektiğini söylediler. Mantıklı, neticede yan binadan sallanarak gelmiştim. Ama o arada o kadar çok soru sordular ki, konu “Biz senin evlendiğini bile duymamıştık”tan “Hiç iyi beslenememişsin”e kadar uzandı. Ben zaten ne deseler ya gülüyor ya da kafa sallıyordum. Tansiyonum da 8’e 5 çıktı. Benim normalim 10’a 7 bildiğim kadarıyla. Benim için bile düşüktü bu tansiyon. Biraz oturdum. Uzanıp dinlenebilirsin dediler ama ben görev aşkıyla yanıp tutuştuğumdan ve katta kimseye haber vermediğimden işe geri döndüm. Ablalar da üzüldü halime, “Bak düşüp kalma yollarda” falan dediler. Biraz tecrübelerime güvendim diyebilirim. Migrenden ötürü zaman zaman mide bulanmalarına eşlik eden düşük tansiyon tecrübelerim vardı. Bir de daha önce hayatımda 3 defa bayılmıştım. Onlarda küçüktüm ve önce etraf kapkaranlık oluyordu, hatırlıyorum. Niye bu kadar uzun anlattığımı bilmediğim bu olayı da işyerinden 1 saat erken çıkıp evde uzanarak atlattım. Eşim – o sakin adam – benden daha çok korkmuştu.
Meraklı İnsana Laf Yetiştirmek Bazen Zor…
Bu hafta insanlarla yaşadığım birbirinden ilginç diyalogları da merak ediyor olabilirsiniz. Etmeseniz de ben anlatayım 🙂 Geçen haftaki meraklı teyze bana uzaklardan seslenip cinsiyeti sordu. Belli değil henüz, dedim. Sonra da vurucu cümleyi patlattı: “Canın bir şey çekerse ben de yaparım sana haa” Sağolun diyerek gülümsedim. Teyze hem meraklı hem de yardımsever çıktı.
Bir de başka bir kurumdan bizim oraya sıklıkla gelen bir kız vardı. Ben daha nikah davetiyemi vermiştim ki (Bu demek oluyor ki henüz evli değilim) “Eee, çocuk ne zaman” demişti. “Ben de istersen önce bir evlenelim” deyip gülmüştüm.Bu gülümseme tamamen “Hey Allahım” gibi bir tepkiydi aslında. Tabii ki evlendikten sonra da her karşılaşmamızda hatta benimle işi olmasa bile herkesin içinde “Eee, bebek yok mu?” derdi. Ben de “Yok” der, geçerdim. Ama o bununla yetinmezdi. İlk başlarda erken olduğunu söyledi. Sonra yaşımın ilerlediğini falan… Gülsem de canımı sıkmaya başlamıştı onun bu patavatsız halleri. Keşke ben de herkes gibi lafı ağzında olan biri olsaydım da ona haddini bildirecek güzel bir cümle kursaydım…
Hamileliğin henüz çok başlarında, yakın aile dışında kimse bilmezken, bir arkadaşı bana gelip “Senin betin-benzin atmış, hayırdır hamile misin?” dedi. İşyerindeki herkes (hemen hepsi erkek) dönüp bana baktı. İçimden o kadar saydırdım ki. Regl de olabilirdim değil mi? Ben yine gülümseyerek “Yok canım, bugünlerde biraz rahatsızım sadece” deyip konuyu değiştirdim. Halbuki söylenecek başka ne güzel cümleler vardı. İşte o ilk baştaki kız geçenlerde yine bizim oraya geldiğinde bu kez ben kendim söyleyeyim de sevinsin gariban diye düşündüm. Ben daha bir şey diyemeden “Var mı bir şeyler?” diye karnımı gösterdi. Ben de bu kez mutluluktan gülümseyerek “Evet, ben hamileyim” dedim. Ben de sevinir falan sanmıştım. “Zaten tipin benziyor” diyerek kafasını çevirip uzaklaştı. Tabii o arada tebrik etmiş de olabilir.
İnsanları anlamak bazen gerçekten zor hatta çok çok zor. Ben hamileyim diye mi yanlış anlıyorum diyorum ama bilmiyorum. Güzel olansa eski çalıştığım yerdeki çayocağındaki arkadaşların (benim odamla onların mekan tam karşılıklıydı) beni arayıp tebrik etmesi oldu. Ne kadar mutlu olduğumu anlatamam.
Bu hafta bende de şu haller yaşandı: “Aaa anne mi oluyorum ben?!!!” Yok canım hepsi bir rüyaydı. Ama hiçbir rüya bu kadar uzun sürmemişti. Bir de “Ben daha kendim çocuğum” deyip durdum. 28 yaşında ne kadar çocuk olabilirsin diyebilirsiniz ama ben kendimi hiç anne rolünde göremiyorum. Daha çok oyun arkadaşı gibiyim şu an. Doğsa da birlikte kitap okusak, oyun oynasak diye düşünüyorum. Eşim de işte bu yüzden hamilelik 9 ay demek ki, zihinsel ve bedensel olarak hazırlanıyorsun, diyor. Belki de haklı. “İmdat!” demek için henüz çok erken. Kitap, dergi karıştırıyorum, bazen de okuyorum 🙂
Bomba haberi sonlara sakladım: Kimse inanmayacak biliyorum ama ben bu hafta bıdışı hissettim. Tamam tüm bunların gaz olma ihtimali de var ama neticede o kadar da gaz-girl değilim. Gaz dediğin gökgürültüsü gibi oluyor. Bu bildiğin gıdık yapma haliydi. Ben de gerçek olsun ya da olmasın elimi karnımın üstüne koydum ve bıdışın da bana içerden elleriyle uzandığını hayal ettim. Kim bilir belki kedinin mırlamalarına o da “ben buradayım” demek istemiştir…
Bu arada meğer herkes cidden doktormuş. Yani 15 haftalık dediğim herkes hatta Adana’daki akrabalar, komşular, herkes “Cinsiyeti belli olmuştur o zaman” diyor. Elbette ki karnıma bakıp tahmin yürütenler, canımın ne çektiğine göre yorum yapmaya kalkanlar da had safhadaydı. En güzeli de “Canım bir şey çekmiyor, bulantılarım devam ediyor” olunca yüzlerindeki ifadeydi.
Sahi, benim bulantılarım ve yiyeceklerden, mekanlardan, insanlardan tiksinmelerim neden hala devam ediyor? “Ama bak şunlar çok faydalı, yemezsen bebek de ileride yemez” cümlelerine de sinir olsam da doğru olmadığına inanmak istiyorum. Yoksa ekmek arası bile yiyecek kadar soğan-sarmısağı çok seven bir anneden daha doğar doğmaz (annem öyle diyor) “Soğan, sarımsak yemeeeem!” diye ağlayan bir bebe çıkmazdı 🙂 Evet yemiyorum hem de yıllardır. Bağışıklığım da anneme göre o yüzden zayıf.
Bu hafta gittiğimiz balede ön çaprazımda 5-6 yaşlarında oldukça sevimli, şımarık hiç olmayan, kafası çalışan ve kurduğu cümlelerle beni hayrete düşüren bir çocuk oturdu. Annesi de yaklaşık 7-8 aylık hamileydi. O çocuk tüm gösteriyi sessizce ve gözleri parlayarak izledi. Çok hoşuma gitti. (Minik bir anekdot)
Bu hafta eeeennnn sevdiğim yiyecek havuç oldu. Çok yersem havuç renkli bir bebiş olur mu dersiniz?
Soru olarak da “Demir hapını almak için en uygun saat nedir? Aç iken içemiyorum, ne zaman içmeliyim?” diye size sormak istedim.
Bir de sahiden ben acaba yeterince beslenemiyor muyum, bunu nasıl anlarım?
Herkese sevdikleriyle, bıdışlarıyla mutlu bayramlar 🙂
*Sevgili Mervin, buradan da yazayım istedim; Mira ismi gerçekten çok güzel hatta anlamları daha da güzel.
** Sevgili Tanla, isim projeni çok sevdim, harika düşünmüşsün.
Esracım,
Demek bıdık ses verdi: “Anneciğim merhabaaa!” Çok hoş! Hamileliğin en güzel yönlerinden biri ve gün geçtikçe seninle daha çok konuşacak…
Sorularına gelince,
– Demir hapları aç karnına alındıklarında vücut tarafından daha iyi emilir. Ancak kimilerine aç karnına içmek rahatsızlık verebilir. Bu nedenle azıcık yiyecekle beraber alınması önerilir.
Ancak dikkat edilmesi gereken nokta demir hapını süt, kalsiyum ve antiasit haplarıyla beraber almamak. Bu tür şeyler içildiyse en az 2 saat beklemek lazım. Yine emilimini azalttığı için demir hapı alırken bunuyüksek lifli gıdalar (tam buğdaylı), çig sebzeler, kafeinli yiyecek ve içeceklerle de çakıştırılmamalıdır.
Kimi doktorlar C vitamininin demir emilimini artırdığını söyler. Bu nedenle portakal suyuyla içilebilir denir.
– Kilo alımı konusunda başkalarının sözlerine fazla kulak asmamanı ve konuyu doktorunla takip etmeni öneririm. Hamilelik boyunca yapacağın rutin doktor ziyaretlerinde kilon ölçülüyor. Doktorun yeterince beslenmediğini düşünürse sana mutlaka bilgi verecektir.
Genel olarak hamilelikte “iki canlı olduğun ve iki kat yemen” gibi hatalı yönlendirmeler olabiliyor. İşin aslı hamilelik boyunca vücudun daha verimli olarak çalışır ve normal zamana oranla yediklerinden daha çok besin alır. Normal kiloda olan ve tek bebeğe hamile olan bir kadın normal beslenmesinin üzerine 300 kalori eklemesi yeterlidir. Bu 300 kalori 1 dilim ekmek ya da 1 bardak sütten alınabilir.
İsim projemi beğenmene sevindim. İsmi belli olunca, dilerseniz sizin bebişe de zevkle yaparım.
Sevgiler
Merhabalar, detaylı açıklamaların yine yeniden çok teşekkür ederim. Bir sürü şey yazmışsın. Portakal suyu midemi rahatsız ettiğinden mandalina suyu ile devam ediyorum. İlaçları içmek (yutmak) şimdi kolaylaştı.
Sanırım kilo ve beslenme konusu da rayına giriyor,en azından bayramda keyfim yerindeydi o konuda(tabii midem de)
Sevgiler ve teşekkürler.
Hayatının en güzel ve en özel dönemini yaşıyorsun, tadını çıkarmaya bak. Kimin ne söylediğine takılma. Bıdışı hissetmek dünyanın en güzel duygusudur. Mira’dan ve benden kucak dolusu sevgiler ikinize de
Sevgili Mervin,
Haklısın hem de çok haklısın. Öncelikle hayatımızın en özel ve güzel dönemini yaşıyoruz, tadını çıkarmak ve küçük şeylere takılıp kalmamak önemli. Hele ki başkalarının ne söylediğine 🙂
Görüşmek üzere