Okurlarımdan Sparrow’un sorusunu paylaşıyorum:
“Kimi ebeveynlerin çocuğunun liderlik özelliklerini geliştirmeye çalıştığını ya da çocuğunun liderlik özellikleriyle gurur duyduğu söylemlerine denk geldim. Ancak genel olarak bu çocukların etrafındaki çocuklarla alay etme, emir kipiyle konuşma gibi özellikleri oluyor ve çocuğumun bunlara üzüldüğünü görüyorum. Akran zorbalığı ile liderlik özelliklerini nasıl ayırabilir?”
Ebeveyn olarak çoğumuz çocuğumuzu lider konumunda görmek ister, liderlik özellikleri göstermesini teşvik ederiz. Kimi çocuklar doğuştan liderlik yetileri gösterir, girdiği ortamlarda liderlik vasıflarıyla diğer çocuklardan ayrılır. Oyunlarda başı çeken, yeni oyun fikirlerini gündeme getiren, minik arkadaşlarını istekleri doğrultusunda yönlendiren çocuğumuz bizi gizlice gururlandırır. Çocuğumuzun gelecekte bu vasfı koruyarak iyi noktalara gelmesini hayal ederiz.
Bununla beraber liderlik ve akran zorbalığı arasında ince bir çizgi olduğunu her zaman fark edemeyebiliriz. Gözümüzde bir melek olan çocuğumuz okula başlayınca öğretmenden gelen şikayeti duyduğumuzda, mahalledeki bir çocuğun ailesi ya da görüştüğümüz bir aile dostu, çocuğumuzun zorbalığa kaçan davranışlarını bizimle paylaştığında hayal kırıklığına uğrayabilir, evde olumlu davranışlar sergilediğini düşündüğümüz çocuğumuzun dışarıda neden olumsuz davrandığını anlamayabiliriz.
Gözlemlerime göre, akran zorbalığına yol açan davranış modeli bir günde gelişmiyor. Zaman içerisinde ufak davranışlarla başlayan zorbalık, aile ve eğitimde önem taşıyan öğretmen, bakıcı gibi rol modelleri tarafından doğru şekilde yönlendirilmezse akran zorbalığına dönüşmesi şaşırtıcı değil. Klinik psikolog Dr. Laura Markham (1) şöyle diyor: “Çocuklar başkalarına saygısız yapmaya ufak ufak saygısızlıklarla başlar. Kimse onları düzgün davranmaya yönlendirmezse, davranışları kökleşmiş hale gelir. Bu nedenle, ebeveynler başkalarına yönelik her türlü saygısız yoruma dikkat etmelidir.”
Liderlik ve Akran Zorbalığını Ayırabilmek
Düşünceme göre büyüme çağında çocuğun eğitimini üstlenen anne, baba, dede, büyükanne, bakıcı ya da öğretmen gibi rol modeli yetişkinlerin liderlik konusundaki tutumları ve çocuğa verdikleri mesajlar çocuğun davranışlarını şekillendiren etmenlerin başında geliyor. Yetişkinler liderliği doğru olarak algılamıyorsa, liderlik konusundaki algıları çarpıksa çocuğa da doğru bir eğitim verme şansı azalıyor.
Bu nedenle bu yazımda liderlik konusunda önem taşıyan “otorite, empati, güç ve takım çalışması” gibi dört önemli kavramı ele alacağım. Bu kavramların bana göre yetişkinlerde ne şekilde gözlendiği ve çocuklara nasıl yansıdığını tartışacağım. Ayrıca okurumun sorusundan yola çıkarak “liderlik” ve “akran zorbalığı” ayrımında çocuk davranışlarından örnekler vermeye çalışacağım.
1- Otoriteye Sahip Olduğumuzda Nasıl Davranıyoruz?
Günlük hayatımızda otoriteye sahip olduğumuz bir anı hayal edin. Bu evimiz, arkadaş grubumuz ya da işyerimiz olabilir. İçinde bulunduğumuz grupta otorite sahibi olduğumuz insanlara karşı (eşimiz, çocuğumuz, arkadaşlarımız ya da çalışma arkadaşlarınız) nasıl davranıyoruz?
Liderler otoriteyi doğru amaçlarla kullanılır. Eğer doğru amaca hizmet edecekse otoriteyi bir başkasına devretmekten çekinmezler. Otorite (liderlik) aynı zamanda onu doğru şekilde kullanma sorumluluğu da getirir.
Eğer otoriteyi sadece kendimize veya çevremizde iyi anlaştığımız bazı kişilere ayrıcalıklar sağlamak için kullanıyorsak, diğer kişilerin istek ve ihtiyaçlarını sürekli reddediyorsak ve bundan gizli bir zevk alıyorsak bu davranış zorbalığa girer. Zorbalar aslında otoriteye saygı göstermezler. Otoriteyi sadece kendi istedikleri şekilde davranmak için bir araç olarak görürler.
Çocuktaki yansıması: Çocuğumuz biriyle konuşurken sürekli karşısındakini susturmaya mı çalışıyor? Kendisi konuşurken başkalarının konuşmasına izin vermiyor mu? Ebeveynler konuşurken aklına bir soru geldiğinde ebeveynlerin konuşmasını bölüyor, dikkatlerin koşulsuz olarak ona yönelmesini mi istiyor? Bu durumda liderlik değil, otoritenin yanlış algısı söz konusu olabilir.
2- Yeterince Empati Kuruyor musunuz?
Kimi yetişkinlerin sosyal ortamlardaki davranışlarında zayıf yönü empati eksikliğidir. “Başkasının farklı duyguları ve bakış açısı olabileceğini anlama, bunu kabul etme, konulara başkasının açısından bakabilme ve başka insanlar zor durumda olduğunda onların duygularını paylaşma/onları rahatlatabilme yeteneği” olarak tanımlayabileceğimiz empati, liderlik alanında da sık kullanılan bir yetidir.
Gerçek liderler, gruplarında yer alan her bireyin aynı karaktere ve yeteneklere sahip olmayabileceğini, bazı konularda farklı düşünebileceğini bilir. Başarılı bir liderin özelliği farklılıkların ortak amaçlar doğrultusunda nasıl uzlaşabileceğini bulmak, bireylerin güçlü yönlerini analiz ederek, grubun amaçları doğrultusunda yönlendirmektir. Bu özellik de empati kurmakla, olaylara başkasının açısından bakmakla elde edilir.
Zorbalar ise herhangi bir konuda sadece kendi bakış açısının doğru olduğuna inanır, başka fikirleri yok sayar ya da sindirir. Başka kişilerin duygu ve düşünceleriyle ilgilenmez. Zor durumda olan insanlara yardım etmeyi amaçlamaz.
Empati zaman içerisinde gelişen bir özelliktir. Klinik psikolog Dr. Lawrance Kutner diyor ki (2) “Bir çocuk yaklaşık 4 yaşına geldiğinde duygularını başkalarının duygularıyla ilişkilendirmeye başlar. Bir arkadaşı karın ağrısı olduğunu söylediğinde, 4 yaşındaki empati sahibi bir çocuk gelip onu rahatlatabilir.” Öte yandan başka bir çocuk aynı durumda arkadaşının karnına yumruk atmayı tercih edebilir. Dr. Lawrance Kutner bu durumda şöyle diyor: “Saldırgan davranan çocuk gelişmekte olan (empati) becerilerini nasıl kullanacağını bilememektedir. Diğer çocuğun acısı onu rahatsız eder. Bu durumda (doğru davranışı bulamadığı için) saldırır.”
Çocuktaki yansıması: Çocuğumuz oyun oynarken bir arkadaşıyla fikir farklılığı ortaya çıktığında nasıl davranıyor? Örneğin oyunu sırayla oynamak söz konusuyken arkadaşına sıra vermeyi reddediyor, arkadaşının kalbinin kırıldığını gördüğü halde umursamayıp kendi oyununa devam mı ediyor? Günlük hayatta kendisini direkt ilgilendirmeyen bir sorun ortaya çıktığında çocuğunuz nasıl davranıyor? Mesela bir arkadaşı oyuncağını kaybettiğinde onu teselli mi ediyor, onunla beraber oyuncağı mı arıyor, yoksa gülüp kendi oyununa devam mı ediyor? Hatta biz, bir büyük olarak, sıkıntıdaki çocuğa yardım etmek istediğimizde bizi elimizden tutarak yardımı engellemek mi istiyor? Bu durumda çocuğumuzda liderlik değil empati eksikliği ya da çocuğumuzun empati yetisi henüz gelişmemiş olması söz konusu olabilir.
3- Güç Konusunda Tutumumuz Nedir?
Sahip olduğumuz gücü nasıl kullanıyoruz. Liderler sahip oldukları gücü içlerinde bulundukları takımı ileriye taşımak için kullanırlar. Bu anlamda ekipteki zayıf halkaların bilgilenmesi / güçlenmesi / potansiyelini keşfetmesi için yardımcı olur. Ekipteki güçlü bireylerin de zayıflara yardım etmesi için organizasyon yaparlar. Görevleri uygun şekilde tamamlayabilmek için işlerini uygun kişilere delege ederler.
Zorbalar ise sahip oldukları gücü kullanarak kendi başarılarını ön plana çıkarmaya çalışırlar. Ekipte ona yardımcı olan kişiler olsa bile, onların katkılarını göz ardı eder, saklamaya çalışırlar. Herşeyi kendileri kontrol etmek istedikleri için sorumlulukları paylaşmak ya da delege etmekle ilgilenmezler. Zorbalar için “biz” kavramından önce “ben” kavramı önemlidir.
Çocuktaki yansıması: Çocuğumuz hep kendi istediği oyunların oynanmasını mı istiyor? Oyunlar oynanırken en güzel oyuncakları kendisi mi seçmek istiyor? Oyunun başka şekilde oynanması için öneriler geldiğinde bunları reddedip hep kendi yönteminde ısrarcı mı oluyor? Oyun grup içinde oynanıyorsa birkaç çocuğu kendi istekleri doğrultusunda örgütleyip, diğer çocukları dışlıyor mu? Bu durumda liderlik değil, güç olgusunun yanlış algısı söz konusu olabilir.
4- Takım Çalışmasına Açık mıyız?
Liderliğin gözlendiği her alanda takım çalışması da söz konusudur. Takım yoksa, liderlik edecek bir durum da söz konusu değildir. Şimdi kendimize uzaktan bakalım ve düşünelim. Takım içinde nasıl davranıyoruz? Sorumlulukları paylaşıyor muyuz, yoksa sorumlulukları mümkün olduğunca başkalarına mı yüklemeye çalışıyoruz. Takımda bir sorun olduğunda sorunu sahiplenip beraberce çözmeye mi çalışıyoruz, yoksa suçu yükleyecek bir günah keçisi mi arıyoruz? Takım başarıya ulaştığında beraberce başarıyı sahipleniyor muyuz, yoksa kendi çabamızı mı ön plana çıkarıyoruz?
Çocuktaki yansıması: Oyun sırasında birşey ters gittiğinde, örneğin bir vazo kırıldığında çocuğumuz nasıl davranıyor? Diğer arkadaşlarını örgütleyip, bir arkadaşını mı suçluyor, yoksa (kendi suçu olmasa bile) kırıkların toparlanması için yardım mı ediyor? Tüm oyun bittiğinde oyuncaklar dağılmış ve arkadaşları topluyorsa, hemen bir sonraki aktiviteye mi koşup arkadaşlarını mı çağırıyor, yoksa oyuncakları toplayan arkadaşlarına mı katılıyor? Çocuğumuz futbol, basketbol gibi takım oyunlarında sadece kendisini iyi göstermekle mi ilgileniyor? Yoksa diğer arkadaşlarının çabalarını da ön plana çıkarıyor mu? Beraberce yapılan bir çalışmanın sonunda ödülü tek başına sahiplenmek mi istiyor, yoksa ödülü paylaşıyor mu? Bir takım arkadaşı başarı elde ettiğinde onu yarım ağızla tebrik ediyor ya da başarıyı görmezden mi geliyor, yoksa arkadaşını canı gönülden tebrik ediyor mu? Eğer çocuğumuz olumsuz seçenekleri seçiyorsa liderlik değil takım çalışması konusunda eksiklik söz konusu olabilir.
Ebeveyn Olarak Akran Zorbalığını Azaltmak İçin Neler Yapabiliriz?
Bu yazımda “otorite, empati, güç ve takım çalışması” gibi liderlik konusunun gündeme geldiği dört önemli alanda doğru davranışlara ve akran zorbalığına giren davranışlara odaklanmaya çalıştım.
Düşüncem “otorite, empati, güç ve takım çalışması” alanlarında çocuğa eğitim veren yetişkinlerin davranış modellerinin ve olaylara yaklaşımlarının çocuğun davranışlarını şekillendirdiği yönünde. Bu nedenle çocuğumuzda akran zorbalığı gözlediysek ya da bu durum bir tanıdığımız tarafından gündeme getirildiyse ilk olarak “iğneyi kendimize batıralım” ve geliştirebileceğimiz yönlerimiz olup olmadığını düşünelim. Unutmayalım ki çocuklar bizi dinlemeden/anlamadan çok daha önce gözlemeye başlarlar. Kendimizde aksayan bir davranışı çocuğumuzda düzeltmek çok zor olabilir. Sonrasında çocuğumuzu
- Otoriteyi doğru kullanmak, yeri geldiğinde devredebilmek
- Başka insanlarla empati kurmak, başka insanların duygu ve düşüncelerine değer vermek
- Gücü istismar etmemek
- Takımlarda uyumlu olmak, başarıyı ve başarısızlığı ortak olarak sahiplenmek
gibi alanlarda eğitebilirsek akran zorbalığını azaltabiliriz.
Bir diğer gözlemim de ebeveyn olarak olumsuz davranışların ne kadar küçük ya da önemsiz gözükürse gözüksün göz ardı edilmemesi. Ufak olumsuzluklar çocuğun yaşına verilerek göz ardı edildiğinde, hele ki olumsuz bir davranış karşısında “çocuktur, yapar”, “erkek çocuğudur hoş görelim”, “kız çocuğudur, hoş görelim”, “ne yapsın liderlik özelliği gelişiyor” gibi yaklaşımlar sergilendiğinde, kötü davranışlar bir çığ gibi büyüyerek işin içinden çıkılamaz hale geliyor.
Olumsuz davranışı düzeltmek yerine, çatışmadan kaçmak için, çocukla ilgilenmiyormuş gibi gözükmek, çocuğun davranışını görmezden gelmek, bir daha tekrar etmeyeceğini düşünerek kendimizi kandırmak da aynı ölçüde sorun yaratıyor. Olumsuz davranışlar görmezden gelince maalesef kendi başına çözülmüyor, aksine daha büyüyüp, karmaşıklaşıyor.
Çocuğun yaşı ne kadar küçük olursa olsun, olumsuz/saygısız/zorba bir davranış gözlendiğinde, çocuğun olaylara yaklaşımının/tepkilerinin düzeltilmesi için, sakin bir şekilde uyarı yapılması çok önemli.Olumsuz davranış özellikle yerleştiyse bir günden diğerine mucizevi bir şekilde düzelmeyecektir.Çocuk yetiştirirken her konuda olduğu gibi bu konuda da uzun süreli istikrarlı bir şekilde çalışmamız gerekebilir. O yüzden her zamanki gibi sabır, sabır, sabır.
Son olarak çocuğa eğitim veren yetişkinlerin tutarlı olması çok önemli. Anne bir şekilde, baba başka şekilde, dede, nine başka şekilde, bakıcı başka şekilde davranıyorsa çocukta kavram karmaşası doğabilir. Bu nedenle liderlik/zorbalık ayrımında aynı mesajların verilmesi bana göre çok önem taşıyor.
Benim akran zorbalığı ve liderlik konusunda söyleyeceklerim bu kadar. Sizce “çocuklarda akran zorbalığı ile liderlik özellikleri birbirinden nasıl ayrılabilir?” Yaşadığınız örnekler, bu konuda yardımcı olabilecek taktikler varsa aşağıda yorum olarak paylaşabilirsiniz.
Önemli notlar: Bu blogdaki yazılar bir anne olarak kişisel tecrübelerimden oluşmaktadır. Doktor veya tıbbi ehliyete sahip bir kişinin tavsiyesi niteliğinde değildir. Lütfen sağlık konularında karar vermeden önce araştırmalarınızı yapın, sağduyunuzu dinleyin ve doktorunuza danışın.
Kaynaklar
(1) Markam, Laura, Peaceful Parent, Happy Kids: How to Stop Yelling and Start Connecting
(2) https://psychcentral.com/lib/how-children-develop-empathy/
Yazılarınızla bizleri hem bilgilendirip aydınlatıyor, hem çocukların gelişiminde üstümüze düşen sorumluluğun bilincine varmamızı sağlıyor. Yürekten kutluyorum ve teşekkür ediyorum.
Çok teşekkür ederim babacığım. Sevgiler