Küçükken kırmızı metalden üç tekerlekli bir bisikletim vardı. Kimi zaman evde sürerdim, kimi zaman da annem beni bisikletimle beraber parka götürürdü. Küçük dağları ben yaratmışcasına keyifle çevirirdim pedallarını. Bisiklet sürmek hakikaten bir başarma duygusu yaratır minik ruhlarda değil mi? Üzerinden kaç sene geçmiş ama o kırmızı bisikletten aldığım keyfi hiç unutmam.

Biraz daha büyüyünce iki tekerlekli bisikletlerden istedim. O zamanlar ilkokula gidiyordum. Pinokyo marka bisikletler çok modaydı. Ancak ailem bütün yalvarmalarıma karşın bana bisiklet almamıştı. Sanırım kaza riskinden korkuyorlardı. Mahallede bir arkadaşımın mavi bir Pinokyo’su vardı. Çok, ama, çok sıcak bir yaz gününde, arkadaşım öğle yemeği için evine giderken, rica etmem üzerine bisikletini bana bırakmıştı. Ben de birkaç saat içerisinde tek başıma, düşe kalka bisiklet sürmeyi öğrenmiştim. Çocukların sokaklarda büyüdüğü ve tüm oyuncakların paylaşıldığı büyülü bir dönemdi o…

Sonraki yıllarda yaz tatillerini çalışarak geçirdiğimiz tatil beldesinde hem kardeşimin hem de benim birer bisikletimiz oldu. Dükkanımıza gitmek için bol bol kullandım bisikleti. Hoş o zamanlar iyice büyümüş olduğumdan bisiklet bir oyuncak değil, ulaşım aracı olmuştu artık. Yine de dükkan mesaimiz tamamlanıp, akşam üstünün tatlı güneşinde eve dönerken, gözlerimi ara ara kapatıp, ağır ağır pedalları çevirmek günün yorgunluğunu unutturuyordu. Bazen kardeşimle eve kadar yarışırdık… Önce biraz hızlanır, ardından ona verirdim birinciliği… Ne de olsa ablasıydım, benim için önemli olan kazanmak değil, yan yana sürmekti… Onun heyecanla, hızlı hızlı pedallara basmasını izlemek bile keyifliydi…

pinokyo bisiklet
Pinokyo!

Can’ın Bisiklet Hikayesi

Bisiklet anılarım hep çok güzel olduğundan Can’ın da kendine ait bir bisikletinin olmasını arzu ettim. Üç tekerlekli olan ilk bisikletini bundan 6 ay önce, geçtiğimiz Temmuz ayında, halası Can’a aldı. Ondan önce üzerine binerek kullandığı basit bir itfaye arabası vardı. Ancak pedalları olmadığı için tam olarak bisiklet denemez ona. Daha çok ayaklarıyla ittirerek ilerlettiği bir oyuncaktı. Son dönemlerde boyu da uzamış olduğundan itfaye arabası küçük geliyordu. Bu nedenle yaşına ve boyuna uygun bir bisiklet alınmasına çok sevindim.

Bisikletin pakedini açtığımız günü dün gibi hatırlıyorum. Can sevinçten havalara uçmuş ve onu monte etmemizi sabırsızlıkla beklemişti. O günden sonra bisiklet favori oyuncaklarından biri oldu. Yalnız ilginç olan bisikleti pedallarını çevirerek hiç sürmedi. İtfaye arabasındaki gibi ayaklarıyla ittirerek sürmeye çalıştı hep… Onun dışında bisikletinin ön tarafına sırt çantasını asıp, içine envai çeşit oyuncak doldurmak ve hatta bisiklet selesini koltuk gibi kullanarak üzerinde oturmak favori aktiviteleri oldu… Yine de onu asıl fonksiyonu olan sürmek şeklinde bir türlü kullanmadı.

Bisikleti bu kadar sevdiğim için Can’ın bisiklet sürmesi konusunda çok heveslendim. İlk olarak ayaklarını pedallara koyarak nasıl çevireceğini gösterdim. Sonra arkasından hafifçe ittirerek ilerlemesine destek olmaya çalıştım. Ancak bir türlü pedalları çevirmeyi başaramadı. Minik ayaklarıyla pedallara yüklendiğini görebiliyordum. Bununla beraber daire şeklindeki döndürme hareketini yapamadığı için bisiklet ilerlemiyordu. Ben de daha fazla üzerine gitmek istemedim. Zaman içinde çözeceğini düşündüm.

Sonraki aylarda Can’ın bisiklet üzerindeki halini sık sık gözledim. Ara ara pedalları çevirerek kullanacağını söylememe rağmen, bir-iki deneme yapıyor, ancak bisikleti ilerletmeyi bir türlü başaramıyordu. Bunun üzerine motor gelişiminin bisikleti kullanmak için yeterli olmadığını düşündüm. Ancak 2 yaşını geçtiği için normal koşullarda kullanması gerekiyordu. Daha sonra öğretmenine sordum. Yuvada bisiklet ya da ona benzer bir alet olmadığı için bunu gözleme şansının olmadığını söyledi. Ardından pedal çevirme konseptini anlamadığını düşündüm. İnternetten küçük çocukların üç tekerlekli bisiklet kullanmasıyla ilgili videolar gösterdim. Videoları ilgiyle izlemesine rağmen, iş aksiyon almaya gelince bizimkisi hep çekimser kaldı. Çok teşvik edince de bisikletten uzaklaşıyordu. Ben de biraz daha beklememiz gerektiğini düşündüm.

Nihayet

Nihayet bundan iki gün önce, Can’ın yine bisikleti üzerinde ayaklarıyla ileri-geri gittiğini görünce bisikleti sürme konusunu bir kere daha gündeme getirmeye karar verdim. Can’ı yanıma çağırarak ayaklarını pedallara koymasını istedim. Ellerimle havada daire çizerek nasıl döndüreceğini bir kere daha tarif ettim. Daha önce pek çok kereler deneyip başaramamış olduğundan kaçak dövüşerek, bisikleti bırakıp kaçtı.

Kaçtığı yerden yakalayarak yeniden bisikletin üzerine oturttum. Bir yandan da bisiklete binen çocuk videosunu bilgisayarda açtım. Göz ucuyla videoyu izledi. Yeniden pedallara basarak bisikleti ileri geri hışımla salladı. Ancak döndürme hareketini bir türlü yapamadığından ilerleyemedi.

Bunun üzerine dizlerimin üzerine çökerek yanına oturdum. Gözlerinin içine bakarak, bunu yapabileceğini, bir daha denemesini, benim de yardım edeceğimi söyledim. Ellerimle önce bir ayağına, sonra da diğer ayağına güç verdirerek, çevirme hareketini gösterdim. İsteksizce bir daha denedi. Müthiş bir güç sarf ederek pedalları geriye doğru çeyrek tur kadar döndürebildi. Ben sevinçten havalara uçarken, o inanamaz gözlerle bana baktı. Geriye doğru değil, ileriye doğru pedala basmasını istedim. İleriye doğru bu sefer yarım tur döndürdü. Ancak tam bir ilerleme sağlayamadığı için başını öne eğip, omuzlarını düşürerek umutsuzluğunu gösterdi. İşlerin sarpa sarmasını istemiyordum. Yapabileceğine inanıyordum. Ancak nasıl yardım edeceğimi bulamıyordum.

Bu sefer başka bir taktik denemeye karar verdim. Bisikletin arkasına geçerek pedalları çevirmesini istedim. Zaten çeviremiyor, bir de dümdüz ilerlemesi gerekirken gidonu sağa-sola döndürmeye çalışıyor, bu da ilerlemesini iyice güçleştiriyordu. Gidonu sabit tutarak pedallara basmasını istedim. Üzgün-üzgün denerken bisikletin arkasından hafifçe ittim. İtiş gücünün etkisi, ayaklarının sarfettiği güçle birleşince 2-3 adım ilerledi. Ağzı kulaklarına vararak bana baktı. “Gördün mü?” dedim, “Yapabiliyorsun, haydi bir daha dene!” Başarmış olmanın verdiği hırsla bir kere daha asıldı. O sırada birşeyin farkına vardım. Can’ın ayakları doğru hareketi yapmasına rağmen, bisikletin ön tekeri halıda patinaj çekiyordu. O anda bana dank! etti: Belki de sorun bizim oğlanda değildi.

Can’ın doğumundan beri oturduğumuz her iki ev de duvardan duvara halı kaplıydı. Belki de bisiklet halıda kayıyordu. Can’ı bisikletten indirerek, bisikleti halı kaplı olmayan mutfak zeminine götürdüm. Can mutfakta bir kere daha denedi. O da ne! Burada bisiklet ilerliyordu. Ah benim akılsız kafam! Altı aydır çocuğa işkence çektiriyormuşuz.

Derhal montlarımızı giydik ve bisikleti sokakta sürmek üzere aşağıya indirdik. Bugün sizinle paylaştığım video, Can’ın hayatında bisiklet sürdüğü ilk dakikaların hikayesidir. O gün yaklaşık 1-1,5 saat boyunca dışarıda bisiklete bindi. Tabii daha bisiklet sürmeye tam olarak hakim olmadığı için gidonu istediği yöne çeviremediği oldu. Bir de ileriye gitmek yerine kimi zaman geri geri gitti. Geri geri uzaklaşırken yüzümdeki ifade o kadar hoşuna gitti ki, katıla katıla güldü. Her sürüşünde kendine güveni daha çok geldi. Eve dönerken o kadar hızlı bisiklet kullanıyordu ki, adeta arkasından koşarak yetişebiliyordum.

Can’ın ilk bisiklet hikayesi bana önemli birşey öğretti:  BAZEN HİÇ DÜŞÜNMEYECEĞİN BİR SEBEP BAŞARMANI ENGELLEYEBİLİR, DENEMEKTEN YILMA

Tanla Bilir

Merhabalar! Adım Tanla. Web tasarımcısı ve BebekveBen'in kurucusuyum.
BebekveBen çocuk bakımından öte ebeveynlik, kadın olmak, birey olmak, yurtdışında yaşam, seyahat, yemek, ürünler, eğitim, sağlık gibi hayatın içinden pek çok konunun paylaşıldığı, ailelerin buluştuğu, soru sorduğu, dileyenlerin konuk yazılarla katkıda bulunduğu ve deneyimlerini paylaştığı bir platform... Bize eşlik ettiğiniz için teşekkürler.

Yorumlar

Yanıt Yaz
  1. Demekki bütün hata halıdaymış.İnşallah bundan sonra daha sık dışarıya çıkarsınız da Can da tam zevkini almışken daha da ilerletir,bisiklet sürmeyi.Tatlım benim çok da yakışmış.

    • Evet. Halı olayını geç farkettik. Neyse, artık sorun kalmadı… Teşekkür ederiz anneannesi…

  2. Hayirli olsun. Can bisiklet surmeyi ne guzel ogrenmis. Ileride anne babasiyla da bisiklet surer belki. Biz de Arman’a dun bisiklet aldik…hevesli simdilik bakalim 🙂

  3. Maşallah Tanla Tam erkek olmuş traşı ile çok güzel sürüyor birazda kilo almış herhalde yanakları ısırmalık gözüküyor. Hepinizi öpüyorum sevgiler.

    • Çok teşekkürler halacım… Evet biraz iştahı açıldı son günlerde…
      Biz de sizleri kucaklıyoruz
      Sevgiler

  4. kızım esas problem bisiklette çünkü pedal ve sele arası ergomanik değil çocuk bacaklarındaki gücü tam kullanamıyor,bu bir bilirkişi yorumudur ,hepinizi öpüyorum sevgiler şeref dede

    • Haklısın babacım. Tasarım süper değil, tekerlekler de pek çok zeminde kayıyor. Ama ilk bisiklet için yine de güzel. En önemlisi Can bey bayılıyor 🙂
      Biz de sizleri öpüyoruz

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mervin hamilelik 36hafta

Mervin’in Hamilelik Günlüğü – 36.Hafta

Esra Hamilelik 29.hafta

Esra’nın Hamilelik Günlüğü – 29. Hafta