Can bu sene Ağustos ayı itibarıyla mahallemizdeki ilkokulun ana sınıfına (kindergarten) başladı. Söylememe sanırım gerek yok ama herşey bizim için yeni ve heyecan verici. Bildiğiniz gibi Can, 2,5 yaşından beri yine mahallemizdeki bir Montessori okuluna tam zamanlı olarak (8am-6pm) gidiyordu. Bu sene ana sınıfına başlamasıyla beraber sabahtan öğleden sonraya kadar (2:40pm) ana sınıfına, öğleden sonradan akşama kadar da (6pm) Montessori okuluna gidiyor. Ana sınıfı eğitim ve öğretim ihtiyacını karşılarken, Montessori okulu bildiği bir ortamda arkadaşlarıyla beraber güzelce zaman geçirmesini, sosyalleşmesini, okulun bahçesinde doğayla iç içe zaman geçirmesini sağlıyor. Her ikisinden de oldukça memnunuz.
Yeni okul, yeni bir öğretmen ve farklı kurallar demek. Mesela yeni okulumuzda Can’ı sabahları belli bir saatten geç götüremiyoruz ve bir öğretim dönemi içinde sadece 10 gün mazeretsiz olarak devamsızlık hakkı var. Oysa eski okulunda birazcık hasta olduğunda ya da keyfimiz istemediğinde göndermeyebiliyorduk. Şimdi devamsız olduğu günler için ya doktor raporu götürmemiz ya da başka bir mazeret belirtmemiz gerekiyor. Ana sınıfına belli bir düzenle başlamış olması önümüzdeki sene ilkokula başladığında kurallara daha kolay uyum sağlamasına yardımcı olacak.
Can’ın yeni öğretmeni oldukça tatlı bir kadın. Aslında genç kız bile denebilir. Çünkü okuldan neredeyse yeni mezun olmuş, 3 senedir öğretmenlik yapan, 20’li yaşların başında, hala ailesiyle yaşayan bir genç kadın. Şimdiye kadar tüm diyaloglarımızda güleryüzlü ve ilgiliydi.

Sınıflarının mevcutlarını ilk gün 24 kişi olarak saydım. Ancak okul açıldıktan bir müddet sonra gelen bir mektupla sınıf mevcutlarının aşırı kalabalık olmasından dolayı sınıfın ikiye bölüneceği ve bazı çocukların başka bir öğretmenle devam edeceği haberi geldi. Ne yalan söyleyeyim, Can’ın öğretmeninin değişmesini istemedim. Yeni başladığı bir okulda, üstelik öğretmenden memnunken öğretmen ve arkadaşlarının bir kısmının değişeceği haberini oğluma vermek istemezdim. Şanslıyız ki yapılan sınıf bölünmesi işleminden sonra Can mevcut öğretmeniyle kaldı…
Amerikan Devlet İlkokullarını Öğreniyoruz
Can sayesinde bu sene Amerikan devlet okulu sistemini bizzat gözlemlemeye başladım. Bazı uygulamalar bizdeki okullardan biraz değişik geldi. Tabii başka çocuğumuz olmadığı ve Can okula Amerika’da başladığı için Türkiye’deki güncel eğitim sistemini çok detaylı olarak bilmiyorum. Ancak kendi zamanımızdaki Türk okullarıyla, bir de akrabalarımızdan ve arkadaşlarımızdan duyduğum, sosyal medyada takip ettiğim okul hikayeleriyle karşılaştırabiliyorum. Can’ın yeni okulunda ilk dikkatimi çekenler kütüphane, yemekhane, veli katılımı ve okul malzemeleriyle ilgili detaylar oldu.
Kütüphane
Can’ın okulunda dikkatimi ilk çeken detay okulun girişinde yer alan kocaman kütüphanesiydi. Biz öğrenciyken okuldaki kütüphane kilitli olurdu. Kilitli ve soğuk ? Çocukları adeta uzaklaştırmak için… Buradaysa sıcak ve davetkar. Her salı günü Can’ın sınıfındaki tüm çocuklar kütüphaneye gidiyor, ödünç kitaplar alıp eve getiriyorlar. Her öğrencinin 5 kitap hakkı var ve kitapları 2 hafta boyunca tutabiliyorsunuz. Dilerseniz bu süreyi uzatmak mümkün. Evdeki kitaplarımızın hepsini okuduğumız için okul kütüphanesi tam zamanında imdadımıza yetişti.
Yemekhane
Can’ın yeni okulunda ikinci dikkatimi çeken, okul yemekhanesinin düzeni oldu. Türkiye’de de, Amerika’da da okullarda çocuklara genellikle sağlıksız, abur cubur diye tabir edeceğimiz yiyeceklerin sunulduğuna dair bir düşüncem vardı. Sanırım bu durum en azından bazı okullar için geçerli değil. Can’ın okulunda her ay için çıkarılmış özel menüleri var. Bu menüde tüm temel besin gruplarının dengeli bir şekilde dağıtılmasına uğraşılmış. Protein, sebze, meyve ve süt ürünlerinin hepsine yer verilmiş.
Okul yemeklerini satın için internette özel bir siteden çocuğun hesabına para yükleniyor. Her gün yemekhaneden alışveriş yaptıkça yüklenen paradan düşüyor. Sistemde para bitmek üzere olduğunda sistem size emaille uyarı mesajı gönderiyor.
Gelir durumu zorda olan aileler için okulda ücretsiz ve indirimli yemek seçenekleri mevcut. Yemek alerjisi olan, gluten ya da laktoz içermeyen bir diyet yapması gereken ya da başka bir nedenle özel bir tür yemek yemesi gereken çocuklar için de değişik yemek seçenekleri var. Yemek konusunda sorusu olan veliler okul diyetisyenine sorularını yönlendirebiliyor.
Veli Katılımı
Amerikan okul sisteminde bir diğer ilginç detay da velilerin okula katılımının son derece yüksek olması… Can’ın Montessori okulundan beri gözlemlediğimiz kadarıyla, gönüllülük esasına göre yapılan bu katılım Amerikan okullarında artık kurumlaşmış durumda. Bizdeki okul-aile birliği mantığında, kısaca PTA denilen Parent Teacher Association (Veli-Öğretmen Birliği) her okulda var ve çocukları, öğretmeni ve okul yönetimini desteklemeyi amaçlıyor. PTA grubunun öğrenciler ve aileleri için motivasyonel ve eğitimsel programlar düzenlemek; tüm ailenin beraberce keyif alacağı kermesler, fuarlar, kitap günleri, sanat etkinlikleri, spor etkinlikleri organize etmek; çocukların kullandığı okul gereçlerini güncellemek ve düzenlemek; değişik okul projeleri için özel konuşmacılar getirmek gibi pek çok görevi var.
PTA programlarını genelde anneler yönlendiriyor. Bununla beraber bizim okulumuzda babaların da kurduğu özel bir birlik var ve babalar da en az anneler kadar aktif.
PTA’e üye olmak için ufak bir ücret ödeniyor. Ayrıca dönem içinde yapılan pek çok etkinlik için de bağış topluyorlar. PTA’in bir yönetim kurulu ve değişik işlere bakan daimi üyeleri var. Ayrıca PTA içinde yönetim kuruluna dahil olmadan gönüllü olmak için de pek çok fırsat var. Yönetim Kurulu bağışlardan oluşan ciddi bir bütçeyi yönetiyor.
Okul Malzemeleri
Her eğitim/öğretim yılı başında, çocukların bulunduğu sınıfa göre bir malzeme listesi oluşturmak sanırım adetten olmuş. Ana sınıfı için Can’dan istenen malzemeler şu şekildeydi:
- 1 adet çizgili defter
- 3 kutu pastel boya
- 1 makas
- Etkinlikler için renkli kağıtlar
- Cepli dosya
- Birkaç kutu yapıştırıcı
- 1 paket silinebilir gazlı boya
- Kağıt mendil
- Çocuğun malzemelerini koymak için boyutları belli olan bir kutu
Bunun dışında öğretmenin de değişik okul malzemelerinden oluşan, alması isteğe bağlı olan bir wish listi (dilek listesi) vardı. Biz bundan da bazı malzemeler seçerek Can’ın sınıfına armağan ettik.
Aldığımız malzemelerden özellikle Can’ın kullanmasını istediklerimiz varsa üzerine etiket yapıştırmamız istendi. Kalan malzemeleri de okulun ilk gününde tüm sınıfın kullanımı için fotoğraftaki gibi kutulara koyduk.
Bütün malzemeler kabataslak olarak 50$ kadar tuttu. Bilemiyorum Türkiye’deki her ilkokulda böyle bir okul malzemeleri listesi oluyor mu? Sosyal medyadaki bazı paylaşımlarda bazı okullarda istenen malzemelerin adedinin çok fazla olduğuna ve çok yüksek tutarlar tuttuğuna dair eleştiriler vardı. Sizin okullarınızda durum nedir?
Can’ın ana sınıfındaki senesinde ilk gözlenimlerim bu şekilde. Zaman içinde Amerikan eğitim sistemiyle ilgili ilgimi çeken detayları sizlerle paylaşmaya devam edeceğim. Sizlerin de okulunuzdaki beğendiğiniz/ beğenmediğiniz uygulamaları duymak isterim. Aşağıda yorum olarak bırakırsanız sevinirim.
Kaynaklar
Milli Eğitim İstatistikleri Örgün Eğitim 2015/’16
Ne mutlu sana.Canımın bu günlerini de görebildik.Hayat boyu sağlıklı başarılı yıllar dilerim.Okulunuzu da çok beğendim,hele kütüphanesi.Keşke burada da her okulda böyle bir kütüphane olabilse.Allah yolunuzu açık ve aydınlık etsin.
Çok teşekkür ederim canımmm <3