Bir müddettir kendimi çok, ama çok yorgun hissediyordum. O kadar ki, artık kaçış yazıları falan yazmaya başlamıştım. Eylül ayından beri ayarlamaya çalıştığımız tatiller çeşitli sebeplerle gerçekleşmemişti. Bazı günler Kuzey ile yorgunluğumuzdan konuşuyorduk. Ancak hayatın harala gürelesi içinde unutulup gidiyordu işte… Bugün bütün bu rutine dur! diyecek bir çılgınlık yaptık. Ayrıntılar az sonra Kanal Bebek ve Ben’de 🙂
Geçtiğimiz cuma Kuzey nihayet senelik iznine çıktı. “Ankara’dan abim gelmiş… Evde bir bayram havası! lay lay lom” diye ortalarda dolaşasım geldi inanın. Kocamla uzun uzun vakit geçirmeyi öylesine özlemişim. Şaşkınlıktan bir müddet ne yapacağımızı bilemedik ve haftasonu da su gibi geçti. Pazartesi akşamı Can’ı uyuttuktan sonra Kuzey “Neden tatil sitelerine biraz bakmıyorsun. Belki birkaç günlüğüne biryerlere kaçarız” dedi. İşin ilginci önümüzdeki perşembe günü burada Thanksgiving (Şükran günü) ve ardından cuma günü de Black Friday (senenin en büyük indirimleri) olacak.
Gider miyiz? Gitmez miyiz? derken kendimi intternette buldum. Önümüzde şöyle kısıtlar var. Kuzey haftaya pazartesi işe başlayacağı için, haklı olarak pazar gününü evde dinlenerek geçirmeyi istiyor. Demek ki nereye gidersek gidelim en geç cumartesi günü döneceğiz. Bugün pazartesi. En erken yarınki uçaklara bakabilirim. Thanksgiving dolayısıyla uçaklar full çekiyor. Oteller de aynı şekilde dolu. Fiyatlar acayip tırmanmış durumda. Deniz tatili yapmak istiyorum, ancak, gerek Amerika’da gerekse yakın civarlardaki ülkelerde mevsim öyle bir ara dönemde ki deniz kenarınıa gidilse bile yağmurdan ya da soğuktan dolayı otel odasına tıkılmış olarak kalacağız. Bazı yerlere de Can ile zor olacağı için gidemiyoruz. Anlayacağınız durumlar çok da parlak değil.
Fazla umut beslemeden bir siteden-öbürüne dolaşırken aklıma parlak bir fikir geldi. Burada Priceline diye bir tatil sitesi var. Uçak ve otel fiyatları üzerinden fiyat teklifi yapılmasına izin veriyor. Mesela uçaklar için sistem şöyle çalışıyor: Siz belli bir seyahat gününü ve güzergahını sisteme giriyorsunuz. Ardından bu güzergah ve gün için ödemeyi düşündüğünüz ücreti yazıyorsunuz. Priceline bu ücreti çeşitli havayolu şirketlerine öneriyor. Onlardan biri kabul ederse işlem gerçekleşiyor. Ancak şöyle bir sakıncası var. Fiyatı girdikten sonra havayolu şirketini, seyahat saatini ya da aktarma sayısını seçemiyorsunuz. Onlar size ne verirse kabul ediyorsunuz. İşte sistem böyle…
Birden daha önce araştırdığımız, ancak fiyatların yüksekliği nedeniyle vazgeçtiğimiz New York seyahati için bu sistemi uygulayabileceğimizi düşündüm. Nasıl olsa kaybedecek hiçbir şeyimiz yoktu. En kötü ihtimal paşa paşa evimizde otururduk. Önce başka sitelerden New York uçak bileti fiyatlarını kontrol ettim. En düşüğü ve başka şehirlerden kalkanları $650-700’dan başlıyor, bizim yaşadığımız şehirden, normal saatlerde kalkan uçaklarsa $800-1100 civarında seyrediyordu. Eğlence olsun diye New York bilet teklifini $200 girdim. Nasıl olsa bu kadar düşüğe kabul etmezler diye düşündüm. Gerçekten de kabul etmedi. Ben de teklifi $250’ye çıkardım. Bir baktım sistem ona çok yakın bir teklifi öneriyor. Yaklaşık $275 civarında. Hemen teklifi beklemeye alıp, otellere bakmaya başladım.
Geçen seferki araştırmalarımdan ve New York’da yaşayan arkadaşlarımın önerilerinden yola çıkarak Manhattan’da düzgün bir oteli bütçemize uygun fiyatlarda bulamayacağımızı biliyordum. Ben de New York’a komşu eyalet olan New Jersey’de otel bakmaya başladım. Kısa sürede Manhattan’la arasında sadece Hudson Nehri olan ve metroyla erişimi çok kolay olan Jersey City’den harika bir oteli uygun fiyata bulmayı başardım.
O aşamada Kuzey’i yanıma çağırdım. Fiyatlara o da inanamadı. Pekiyi hangi havayoluyla gideceğiz? Hangi havaalanına ineceğiz? Otele nasıl varacağız?diye yağmur gibi sorular sordu. Haklıydı. New York bölgesine hitap eden 3 havaalanı vardı. Herkesin bildiği JFK, New York’ta daha küçük bir havaalanı olan La Guardia ve New Jersey bölgesine hitap eden Newark havaalanı. Hangisine düşeceğimizi bilmiyordum. Havayolu şirketini de seçemiyorduk. Dolayısıyla havaalanından otele transfer konusunda da en ufak fikrim yoktu. Nasıl macera ama? Bütün bu belirsizliklere rağmen Priceline’a dönerek uçak bileti teklifini onayladım. Ta-daaa! İnanmayacaksınız ama sistem bizi otele en yakın havaalanı olan Newark’a verdi. Üstelik gidiş direkt uçuş, dönüşse sadece 1 aktarma. Saatler de gayet uygun. Çarşamba günü öğleden sonra orada olup, cumartesi akşamı evde olacağız.
Ardından o şevkle havaalanı-otel aktarmasını araştırdım. Tren ve metro ikilisiyle otele çok yakın bir durağa ulaşıldığını gördüm. Aslında otelin tam dibinde bir metro durağı daha varmış, ama, Sandy fırtınasından dolayı geçici olarak hizmete kapalıymış. Eh, olacak o kadar.
Bütün bunları yapana kadar saat bayağı geç olmuştu. Damarlarımda kalan son kuvvetle gezilecek yerler, gidilebilecek restoranlar ve alışveriş yerlerini araştırdım. Uykusuzluktan zombi moduna geçmeme ramak kaldı. Ancak nihayet elimde güzel bir gezi planı oluştu. Yarın bavullarımızı hazırlayıp ertesi gün yolcuyuz. New York’da hava buz gibiymiş. Sürekli sıcak iklimlerde yaşadığımız için giyecek bir montum bile yok. Bir de böyle son dakika alışverişlerimiz var. Çarşamba gününden itibaren gelişmeleri sizlerle paylaşmaya başlayacağım. Bizimle beraber New York’a bir yolculuğa var mısınız?
Tanlacim,yazinin devamini merakla bekliyorum tatlim,fotograflar icin de ayrica tesekkurler,cok mutlu oldum!
Sevgiler,selamlar!
Rica ederim Gülçin teyzecim.
Selamlar
merhaba tanla,
maceranin tamamini heyecanla bekliyorum. gecen hafta havalimanina bir arkadasi birakmak icin gunubirlik gittik ama gezi planimiz olmadigindan ve bebek arabasiyla pek bisey anlamadik. tum detaylari yaz da kopya cekelim. iyi eglenceler!!!!
Teşekkürler Reşide. Mutlaka gidin. Gezmeye, görmeye değer NYC. Ama en az 1 hafta ayırmak lazım.Yoksa çok koşturmaca, ayak krampları yaşamaca oluyor 🙂