in , , ,

Bir Buruk Disney Hikayesi


Daha önce Can için bir kütüphane oluşturmaya başladığımızı anlatmıştım.  Amerika’nın büyük kitabevlerinden Borders’ın iflas ettiği açıklanınca, son bir kez ziyaret ettik ve kitaplar arasında kaybolduk. Oradan Can için Disney Yayınevi’nin klasik hikaye kitabını aldım.

Bu kitap çocukluğumdan kalma bir ukdeydi benim için…Nedeni mi?

80’li yıllardayız. İstanbul’un Kozyatağı semtinde büyük bir sitede oturuyoruz. İlkokula gidiyorum. Karşı dairemizde benden bir iki yaş büyük Suna* ve babaannesi oturuyor. Suna’nın hikayesi hüzünlü. Anne ve babası seneler önce ayrılmış. Annesini hemen hiç görmemiş. Babası da yanlış hatırlamıyorsam mühendis. Yurtdışında yaşıyor ve eve pek uğradığı yok. Suna’nın bakımını babaannesi ve halası üstlenmiş. Babaannesi çok tonton bir ihtiyarcık. Bize elleri ile rendeleyerek hazırladığı elma sularının tadı hala damağımda. Halası ise entellektüel bir hanımefendi. Kendisinin ayrı evi olmakla beraber sık sık Suna’yı ve babaannesini ziyaret ediyor. Her türlü ihtiyaçlarını karşılıyor. Hem hala hem babaanne Suna’yı çok seviyorlar ve bir dediğini iki etmiyorlar.

Yaşlarımız yakın olduğu için Suna ile hemen arkadaş olduk. Çok sevimli ve hayat dolu bir kızdı. Çoğunlukla birbirimizin evine gider, saatlerce bebeklerimizle oynardık. Evin içinde, koltukların arkasında, babaanneden saklanır, zavallı yaşlı kadını aramaktan perişan ederken çocuk aklımızla kıs kıs gülerdik.

Suna’nın halasının maddi durumu oldukça iyiydi. Sık sık yurtdışına seyahate gider, dönerken de mutlaka Suna için özel hediyeler getirirdi. Hatta yılbaşlarında bizim kapımıza sessizce kardeşim ve benim için de armağan pakedi bırakırdı. O dönemde Türkiye’de ithal ürünler şimdiki gibi bol bulunmaz, bulunsa da pahalı olurdu. Suna’nın bebekleri, oyuncakları, süslü kalemleri, defterleri benim yaşımda bir çocuk için çok cazipti. Suna paylaşımcı bir kızdı. Çoğu oyuncağını bana ödünç verirdi. Oynayıp hevesimi aldıktan sonra geri verirdim.

Suna’nın benim için en kıymetli eşyalarından biri de pahalı ve özel kitaplarla dolu olan kütüphanesiydi. Disney Yayınevi’nin klasik hikaye kitabını ilk orada görmüştüm. Pamuk Prenses, Kırmızı Başlıklı Kız, Uyuyan Güzel gibi klasik hikayelerin şahane görsellerle anlatıldığı bu kitaba ilk görüşte bayılmıştım. Suna’nın izniyle pek çok gece o kitaptaki hikayelerle uykuya daldım. Ailemizin bütçesinde aynı kitabı bana da alacak paramız olmadı. Olsa bile ithal bir kitap olduğu için bulunması zordu. Belki çok istesem annem ve babam bana bir şekilde alırdı ama şımarık bir çocuk değildim. Kitabı arkadaşımdan ödünç olarak kendimce hevesimi aldım.

Seneler geçti. Biz başka yerlere taşındık. Suna ile iletişimimiz koptu. Hikayeyi burada bitirmek isterdim. Belki böylesi daha güzel olurdu…

Birgün gazeteyi açtığımda bir yazı dizisi gördüm. Arkadaşım Suna büyümüş, güzelleşmiş, manken olmuştu. Ne yazık ki arkadaş çevresinden dolayı kötü bir alışkanlığın pençesine düşmüştü. Yazı dizisi onunla ilgiliydi. Yazıları birkaç hafta biraz şaşırarak, biraz da hüzünlenerek takip ettim. Yaşam insanları nerelere sürüklüyordu. Beraber oyun oynadığımız, bana kitaplarını, oyuncaklarını ödünç veren masum kız çocuğunun şimdi bu durumda olduğunu görmek insanın içini buruyordu. Suna alışkanlığından kurtulmaya çalışıyordu. Ancak okuduklarım umut vaadetmiyordu.

Bir sabah hiç görmek istemediğim bir haberi okudum. Suna metruk bir evin içinde hayatını kaybetmiş halde bulundu. Öldüğünde 21 yaşındaydı. Üzerinde Disney karakteri Mickey Mouse’lu bir tişort vardı. Aradan yıllar geçse de Suna’yı hiç unutmadım. O benim için yazı dizisindeki yitip gitmiş olan genç kız değil, Disney’in çocuk kitabını ödünç veren kız arkadaşımdı…

Can büyüdüğünde ona Disney’in hikayelerini okuyacağım. Biraz daha büyüyüp anlayacak yaşa geldiğinde de belki Disney tişörtlü kızın hikayesini de anlatırım…

*Anısına saygı açısından arkadaşımın ismini değiştirdim.

Tanla Bilir

Merhabalar! Adım Tanla. Web tasarımcısı ve BebekveBen'in kurucusuyum.
BebekveBen çocuk bakımından öte ebeveynlik, kadın olmak, birey olmak, yurtdışında yaşam, seyahat, yemek, ürünler, eğitim, sağlık gibi hayatın içinden pek çok konunun paylaşıldığı, ailelerin buluştuğu, soru sorduğu, dileyenlerin konuk yazılarla katkıda bulunduğu ve deneyimlerini paylaştığı bir platform... Bize eşlik ettiğiniz için teşekkürler.

Yorumlar

Yanıt Yaz
  1. hayat sırlarla dolu nereden nereye sürükleneceğimiz meçhul.akıcı bir dille anlatmışsın çocukluğunu kendi çocukluğuma döndüm sanırım en büyük zenginlik aile,para pul disney bebek boşuna sırayla alınsa bile o ayakkabı mutluyduk dışarda ip atlarken çoraplarımız yırtılır dizlerimiz acısa bile yüzümüzden hiç tebessüm eksik olmazdı hangimiz şanslıyız tartışılır deilmi bizmi yoksa çocuklarımızmı?

    • Bu olayın üzerinden seneler geçti. Ama ne zaman gazetelerde o lanet alışkanlık hakkında birşey okusam hep burnumun direği sızlayarak o arkadaşımı anarım. Çocuklukta öyle tatlı, öyle masum bir kızdı ki… Ne oldu, nasıl böyle hayattan bir yıldız gibi kayıp gitti, hep onu düşünürüm… 🙁

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Doktor

Doktor Ziyareti: 4. Ay

pratik ipuçlarım

Bebek Yetiştirirken Pratik Bilgiler