Herkese merhaba,
“Çok şükür geride kaldı” dediğim bir hafta geçirdim diyebilirim. Artık 33. hafta olduğundan 3’ün azizliğine mi uğradık, 13. cuma bu haftaya denk geliyordu ondan mı bilmem, gerçekten de aksilik aksilik üstüne geldi. Geçtiğimiz pazar günü midemin iflas etmesi ile başlayan hafta, midemin kendine gelme çabaları ile devam etti. Öyle ki, acıkıp yediğim peynir ekmeği sindirebilmek için bile binbir türlü çaba sarf etmem ve sancı çekmem gerekiyordu. Yanılıp, yakılıp çikolata gibi abur cubur yememse söz konusu bile olamadı 3-4 gün kadar. Geçtiğimiz hafta size bahsettiğim kötü kan değerlerinin de sebebi midem dolayısıyla bütün gece çıkarmamdan kaynaklanıyormuş. Zira fazla su kaybından ötürü bir sürü yıldızlı değer çıkmıştı sonuçlarda. Vücudumda süregelen kırıklık hali de ondanmış. Doktorum kan değerlerinin üstünde çok durmadı. Ben de çarşamba günü ancak kendime gelebildim.
Tam kendimi çok daha hissettiğim bir sabaha uyanmıştım ki bu sefer de minik oğlumun gribal enfeksiyonu şiddetlendi. Hazır evdeyken onu da okula göndermeyeyim dedim. E hasta çocukla bütün gün evde burun burun olunur da hastalık kapılmaz mı? Perşembe günü öğleden sonra boğazıma bir kedi tırmığı yerleşti. Bugün oldu hala boğazımdaki kedi tırmığı ile dolanıyorum. Sanırım gribal enfeksiyon bendeki sinüzit ile birleşince farenjit halini aldı. Geceleri boğazımın kuruması ile yutkunurken çektiğim çile giderek azalıyor neyse ki.
Bu sabah tekrar doktor kontrolümüz vardı. Geçen hafta bahsetmiş olduğum sancılardan çekinen doktorum bu sefer beni NST’ye bağladı. İnsan NST’ye bağlanınca doğuma daha yakın hissediyor kendini. Eşimle beklerken Tuğra’nın doğumu zamanında yaşadıklarımızı hatırladık. Hiç unutmuyorum bir doktor kontrolünde NST’ye bağlandığımda Tuğra hiç oynamamıştı. Benim doktor da gelip ‘Şu çocuğu bir uyandıralım.’ demiş eline bir titreşim aleti alıp ‘Cozzzt!’ diye karnıma tutmasıyla bizimki oynamaya başlamıştı. Çok gülmüştük.
Doktorum NST sonucumu beğenince 3 hafta sonra yani 36. haftada tekrar kontrole çağırdı. Böylece ben de eşimin erken doğum senaryolarından kurtuldum. Kendisi doktorum iki hafta üstüste kontrole çağırdı diye ‘Erken doğacak bu çocuk, işkillendi doktor.’ diyerek bir hafta boyunca beni de işkillendirdi.
Minik kızım ve ben iyiyiz bu hafta. Hatta kendisi şu an durmamacasına oynamakta, yer yer topuğunu dayamakta, yer yer minik Amasra elması gibi karnımda öbekler oluşturmakta.
Herkese sağlıklı, mutlu haftalar dilerim. Haftaya görüşmek üzere..
Çok çok geçmiş olsun Berrak, umarım önümüzdeki hafta tam olarak toparlanırsın. Bazen geldi mi hepsi birden geliyor ama gitti mi de hepsi gidiveriyor.. 3 hafta sonrasına randevu demek gerçekten de maş. her şey yolunda demek gibi anladım ben de. İşyerine gidip gelmek zor oluyor mu?
Kolaylıklar, sağlıklar dilerim sana, Tuğraya ve bebişe 🙂
Çok teşekkürler Esra. Giderek iyileşiyorum gerçekten. Hatta doktorun kullanabilirsin dediği boğaz pastilini bile kullanmaya gerek duymadım. Zaten şekersiz yapıcaz diye içine sakarin koymuşlar. İşyerine eskiden yürüyerek gidiyordum. Evimizle arası 10 dk. Geçen haftadan sonra araba ile gitmeye başladım. O yüzden çok zor olmuyor. Hala da aktif çalışıyorum. İş arkadaşlarıma da izne ayrılacağım 14 Ocak’ a kadar ‘doğuracaksın git artık eve’ demeyi yasakladım. Zira 37. haftadan önce doğurmasam iyi olur 🙂
Çok geçmiş olsun Berrakcım. Umarım şimdi daha iyisindir ve Tuğracım da iyileşmiştir.
Kendine çok iyi bak.
Sizleri kucaklıyorum.