Herkese merhaba,
Bir haftayı daha geride bıraktık kızımla. Büyüyen karnım ve ben giderek sona doğru yaklaşıyoruz ve bu benim hem hoşuma gidiyor hem de hamileliği çok sevdiğim için “Tadını çıkarmalıyım” diye telaşa kapılıyorum. Ben gerçekten hamile olmayı çok seviyorum. Bunda şimdiye kadar sorunsuz bir hamilelik geçirmiş olmamın etkisi vardır muhakkak. Karnımda sürekli bir kıpırtı ile gezmek, her an bebişin varlığını hissetmek, nasıl olacağının hayalini kurmak çok eğlenceli. Bir de aksi bir durum olmadıkça ‘Hamilelik hastalık değildir’ yaklaşımını benimsiyorum. O yüzden tabii ki kendime dikkat ediyorum ama hayatımı da çok kısıtlamamaya çalışıyorum. Tamam geçen gün gittiğimiz düğünde “Koca karnıyla oynayan hamileye bakın” demesinler diye göbek atmamış olabilirim 🙂 Ama genel olarak “normal insan” gibi hayatıma devam ediyorum.
Bu haftaya damgasını vuran gelişme benim 29 haftalık bir gebe olarak “normal insan” gibi uçağa binip 2 günlüğüne Brüksel’e gitmemdi. Öncelikle belirteyim 28 haftanın üzerine Türk Havayolları dahil olmak üzere çoğu havayolu doktor raporu istiyor. Benim doktorum neredeyse 32 haftalıkken beni seyahate gönderecek kadar bu durumu normal gördüğünden hemen raporumu verdi. Bunda tabii ki hamileliğin seyrinin normal gitmesinin büyük etkisi var. Brüksel’e girişte hamile olduğumu oturdukları masanın arkasından anlamayan görevliler raporumu sormadılar bile. Ben gösterince şöyle bir baktılar sağolsunlar.
Elbette, söz konusu olan Brüksel uçağı olduğu ve etrafım gurbetçi teyzelerle sarıldığı için koca karnımı gören teyzelerin garip bakışlarından ve sorularından nasibimi aldım. Hele biri halime niyeyse çok üzüldü. “Burada mı doğuracaksın?'”, “Kocan burada mı?”, “Akraban neyin almaya geldi mi?” gibi ahiret sorularına cevap verdim.
Uçakta saat başı kalkıp yürümeye özen gösterdim. Onun dışında herşey gerçekten de hamilelik durumuma özel değildi. Yol boyunca minik kızım hoplayıp, zıplayarak varlığını hissettirdi. Ben de içim rahat bir şekilde gidip, geldim. Bence böyle durumlarda doktor tavsiyesinden de önemli olan faktör anne adayının kendisini böyle bir seyahat için nasıl hissettiği. Eğer bir tedirginlik varsa tabiiki maceraya gerek yok, çünkü o gerginlik bebişe yansıyor. Eşim ve annemlerin de desteğiyle gönül rahatlığı ile belki de uzun bir süre gerçekleştiremeyeceğim bir seyahat gerçekleştirdim. Tek kötü yanı oğlumla birbirimizi çok özlememizdi. Eve dönünce büyük bir coşku ile kavuştuk, o gece de koyun koyuna uyuduk.
Anaç hormonlarım sayesinde bu hafta idrak ettiğim bir diğer şey ise, çocuk sahibi olmanın manevi bir zenginlik olduğu. Gerçekten hiçbir şeyle boy ölçüşemeyecek bir zenginlik. Ben karnımdaki bebişle bu zenginliği artıracağım için çok mutluyum. “Allah çocuk sahibi olmak isteyen herkese nasip etsin” diyerek bu haftayı noktalıyorum.
Haftaya görüşmek üzere…
Sevgili Berrak, ne güzel hala gezebiliyorsun. Maalesef ben onu yapamaz duruma geldim.
Senin ikinci bebeğin olduğu için anneli bizden daha iyi özümseyebilmişsin. Sanırım daha doğrusu eminim ki biz de kucağımıza alınca gerçekten bir anne olduğumuzu anlayacağız. Sana, oğluşuna ve bebişine bizden kucak dolusu sevgiler…
Sevgili Mervin,
Tarifsiz bir duygu yoğunluğu seni bekliyor. Üstelik bundan daha fazla sevemem herhalde derken her geçen gün artan bir sevgi yoğunluğu. Bebişlerimiz sağlıklı olsun, doyasıya sevelim beraber büyüyelim onlarla.
inşallah canım, Amin….
Tüm güzel dileklere ben de amin diyeyim aradan katılayım hemen muhabbete 🙂
Yolculuk yapman, keyifli vakit geçirmen çok güzel bencede..
Ben de deniz, kum, güneş istiyorum ama bu mevsimde biraz zor olacak gibi..
Mutlu haftalar çokça