İkinci trimestarın yani hamileliğin en kolay aylarının son haftasından merhaba. Giderek büyüyen karnım hareket kabiliyetimi bir hayli azaltmış durumda. Artık yataktan kalkmam ve hatta bir yandan diğer yana dönebilmem bile bir olay. Kimi zaman yataktan kalkarken harcadığım çaba eşimde paniğe sebep olabiliyor. E artık yürüyüşüm de hem penguenlik hem kağnılık da hat safhaya çıkmış durumda. Bütün bunlar güllük gülistanlık devrin bittiğinin göstergesi. Diğer yandan, hamileliğimin nerdeyse başından beri hissettiğim leğen kemiklerimdeki baskı ve ham ağrısı ise geçmiş durumda. Ben bunu bebeğin yukarı doğru çıkmasına yoruyorum. Gerçi geçen gün anneannem “Kızın yükü ağır olur” diyerek duruma kendince teşhisini koymuştu ama bilemiyorum 🙂
Bizim minnoş durmamacasına hareket halinde. Bazen o kadar çok oynuyor ki işi gücü bırakıp gözümü dikiyorum karnıma ve bebişin hareketlerini seyrediyorum. Şimdilik bizim kızın favorisi antep fıstığı. Geçen gün Tuğra’ya dedim ki “Kardeşin antep fıstığını çok seviyor. Ben yiyince hemen oynamaya başlıyor.” “Dur ben vereyim ağzına” dedi. Fıstığı verdi gözünü karnıma dikti. Ben de fıstığın üstüne kendisinin tombul yanaklarını yedim.
Bebiş için hala tam anlamıyla alışverişe başladım denemez. Bir kere Tuğra’dan kalan ve çok mavi olmayan şeyleri ayırdım bizim kız için. E çocuğun yediği helal, giydiği haram. Tuğra’nın daha eskiyemeden küçülen o kadar çok seyi var ki. Bir de Tuğra’daki tecrübem bebek doğunca giymesi için en elzem şeyleri alıp süslü püslü şeyleri sonraya bırakmak. Zira o kadar çok hediye geliyor ki. Ben sırf Tuğra giyemeden küçülmesinler diye pekçok cicili bicili şeyini evde giydiriyordum. İlk bebeğini bekleyenlere duyrulur 🙂
Diğer yandan. internetten indirimde yakaladıkça birkaç şey almayı düşünüyorum. Şimdilik sadece bir adet kanguru aldım. Tuğra’da kanguru hiç kullanmamıştık. Hep bebek arabasında gezdi. Ama bu sefer evimiz çok merkezi bir yerde. Her işimizi arabasız hallediyoruz. Bu yüzden, bebekle markete gitmek için koca puseti çıkarmak yerine, kanguruyla taşımayı düşünüyorum. Üstelik hem Tuğra hem bebekle çıkacaksam zaten puset kötü bir seçim. Tuğra’nın elini tutmak için elim kalmıyor 🙂 Kısa mesafelerde puset gerçekten hareket kabiliyetinizi azaltabiliyor. Özellikle yürümek için bile engebeli kaldırıma sahip bir ülkede yaşıyorsanız. Öte yandan, iki çocuk sahibi olunca ve evde bakmam gereken bir bıdık daha olunca kanguru çok sıkıştığımda bebiş kucağımdayken bazı işleri halledebilmemi de kolaylaştırır diye düşünüyorum. Bunun için uzun araştırmalarım sonucu Boba markasında karar kılarak, siparişimi verdim. Doğumdan itibaren 24 kg’ye kadar kullanılabilmesi ve yumuşak dokusu ile hem bebeği sarması hem de çantada yer kaplamaması olumlu özellikleri arasında. Bir de sırtta da taşıyabilme özelliği var ki, o en çok evde işime yarar gibime geliyor.
28 Ekim’in yarım gün olması ve havanın da güzel olması vesilesiyle Tuğra’yı Anıtkabire götürdük. Benim de haftanın anlam ve önemine uygun bir göbüş fotosu çektirebilme imkanım oldu. Herkesin Cumhuriyet bayramı kutlu olsun. Atatürkün izinde özgür ve hür bir nesil büyütürüz umarım.
Sağlıkla kalın. Haftaya görüşmek üzere..
Merhabalar Berrak,
Öncelikle Ankarada yaşadığını bilmiyordum, Fotoğraf tanıdık geldi diyecektim yoksa 🙂
Kıyafet konusunda söylediklerine tamamen katılıyorum. İnsan bir hevesle bir dolu şey alıyor ama hediyeler de gelince birçoğunu giyemiyor-muş.. Kız çocukların cicili bicili kıyafetlerine umarsız kalmak daha da zor ama 🙂
Kanguru konusunda yazdıklarını hemen incelemeye aldım, benim de aklımda “ne yapsam, ne olsa”lar vardı ama sadece düşünce olarak gelip geçiyorlardı. Tecrübelerinden faydalanmak süper olacak. Bir de geçen gün yazdığın “pasaklı anne-mutlu çocuk” yazısını okudum, okutturdum, çok hoşuma gitti,teşekkürler…
Merhaba Esra,
Karakuru Ankaramızda sanal alemde buluşan iki hamileyiz 🙂 Yazıyı beğenmene sevindim bu arada. Görüşmek üzere.