İkinci bebeği beklerken birinciyi duruma hazırlamak…
İkinci trimesterın yani hamilelik döneminin en rahat döneminin sonlarına doğru yaklaşıyorum. Büyüyen karnıma ve kasıklarımda artık alıştığım ham ağrıya rağmen hala normal insan hızında yürüyebiliyor, hatta yer yer koşar adımlarla ilerleyip etrafımdakilere panik yaşatabiliyorum. Ancak uzun süre oturduktan sonra bir penguen edası da gelmiyor değil. Uzun süre ayakta kalıp yorulursam kendimi bir koltuğa atma isteği oluyor. O kadar da olsun 🙂 Artık topuklu ayakkabılarımı üzülerek bir kenara koymak zorunda kaldım. Hatta evde üst raflara kaldırdım. Sadece sembolik ölçüde birkaç topukluyu hala giyiyorum.
Bu haftayı müthiş bir iştahla ve sürekli kendimi dizginlemekle geçirdim. “Amaan hamileyim nasılsa” desem, “Zaten iki canlısın”lara kulak versem bu ayı 4 kilo alarak tamamlardım, şüphem yok. Bir önceki hamileliğimden biliyorum. Ama insanın özellikle bu dönemde sürekli kendini dizginlemesi gerçekten çok zor. İçimde sürekli bir tatlı yeme isteği. Öyle ki sabah, öğlen, akşam tatlı yiyerek yaşayabilirim. Bir ortam varsa, önüme geliyorsa, zaten ben yemem diyemiyorum. Ama en azından, ikinciyi almamak için kendimi dizginliyorum.
Gelelim ruhsal, duygusal gelişimlere. Benim hamileliğim Tuğra’nın siparişi üzerine olduğu için ilk bebeği bekleme sürecinden biraz farklı. Birincisi, beni nelerin beklediğini biliyorum. İçimde bir an önce minik kızımı kucağıma almak ve uzun uzun koklamak isteği var. İkincisi, yeni bebeğin gelişine kendimden çok Tuğra’yı hazırlıyorum. Bir yerlerde okumuştum. Çocukların çoğunun kardeş isteği kendilerine oyun arkadaşı geleceğini düşündüklerindenmiş. Bebek doğup da kendileriyle oynamadıklarını gördüklerinde, üstelik kendilerinde odaklanan ilginin de ikiye bölündüğünü fark ettiklerinde ise büyük bir hayal kırıklığı yaşarlarmış.
Tuğra’da da tecrübe ettiğim üzere, eğer birşeyi önceden onun için öngörülebilir kılar isem bazı şeyleri çok daha kolay atlatıyoruz. İşte bu yüzden, Tuğra’yla zaman zaman kardeşi gelince olacaklara ilişkin sohbetler ediyoruz. En çok vurguladığım, kardeşinin doğduğunda yürümeyi, konuşmayı ve hatta gülmeyi bile bilmeyeceği, herşeyi ona bizim öğreteceğimiz, Tuğra’nın da bana yardımcı olacağı, büyüdükçe oyun oynamaya başlayabileceği. Tuğra şimdilik öğretmen rolünden memnun gibi gözüküyor. Ama sonuçta ne kadar da anlatsam, bazı şeyleri ben de öngöremiyorum. Eve gelen yeni bir bebek söz konusu olunca kıskançlık ve kaos kaçınılmaz. Hatta etraftan duyduklarım ilk çocuğun bir sene kendine gelmediği yönünde. Benim amacım sadece bu süreci mümkün olduğunca hafif atlatabilmek.
Şimdilik bu kadar sevgili okur, haftaya görüşmek üzere…
Merhabalaaaar 🙂
Topuklu ile normalde nasıl yürüyorsunuz yahu, biri bana anlatsın 🙂 Ben hep öne doğru kayıp gidiyorum.. Ama yakışan ve giyebilenlere de hayranım.
Tuğra ile ilgili yazdıklarını da not ettim. Tecrübeli olmak yani 2. hamileliğinin olması ve az sonra ne yaşayacağını bilmek seni bu kez rahatlatıyor olmalı. Ama evde daha çok koşturmaca olduğundan dinlenmeye de fırsat bulamayabiliyorsundur belki?
Tatlı yeme isteği bana neyseki henüz gelmedi, umarım gelmez. Migrenimi -normalde- çok tetikliyordu hele ki çikolata ama bu sefer roller değişir mi bilmiyorum.
Haftanın keyifli geçmesine sevindim.. Görüşmek üzere
Ben topuklu seven bir insanim yapcak bisey yok 🙂
Evde Tugra olunca benim gun boyu kosturmadan sonra ayaklarimi uzatip oturmam gece saat 10u buluyor. Ilk hamileligimde hatirliyorum da eve gelince koltuga atardim kendimi, haftasonlari da o koltukta tvnin karsisindan kalkmazdim. Insan herseye alisiyor sanirim. Bazen cok yorulunca koltukta uzanirken oynuyorum Tugra ile o da anlayis gosteriyor sagolsun:) E bir de tabii ikinci geliyor simdiden idman lazim. Beni daha ne kosturmalar bekliyor. Tatli kosturmalar tabii ki.