Kız mı, Erkek mi?

İlk üç ayı özetledikten sonra hamilelik günlüğüme 18. haftadan devam ediyorum. İkinci üç aylık dönemin en büyük dönüm noktası 16. haftada bebeğin cinsiyetini öğrenmemiz oldu. Halihazırda Tuğra adında dünya tatlısı bir oğlum olduğu göz önünde bulundurulacak olursa gönlümüzden hep kız geçiyordu.

Eşimin internette yaptığı araştırmalar ikili test sonucundaki Beta HCG değeri 50’den yüksek olan bebeklerin kız olduğu yönündeydi. 11-14. Haftalar arası yapılan ikili test sonucunun iyi çıkmasının ardından test sonucunda ilk baktığımız şey Beta HCG değeri idi. Sonuç kız olacağı ihtimallerini arttırıyordu. Bunun üzerinde hem eşim hem ben “Acaba erkek mi olsaydı? Tuğra için daha mı iyi olurdu?” düşüncelerine kapıldık. Sonuçta ilk çocuğu kendimiz için yapmıştık ama ikinciyi Tuğra için yapıyorduk. Diğer yandan ben de, “Kız olursa her abisi olan kız çocuğunun çektiği sıkıntıları çeker mi? Abisi saçını çekip kaçar mı? Kızcağızı sinir eder mi?” kaygısı oluştu. Derken 16. haftadaki doktor randevusu yaklaşırken, eşim de ben de kız beklentilerini yatıştırmak için bebeğin erkek olduğu yönüne odaklandık. İkimiz de “Doktor kız derse şaşıracağız, kesin erkek bu…” modunda geziyorduk.

Randevu günü ultrasona girdiğimde bizim minik bacak bacak üstüne atmış yatıyordu. Doktor ilk bakışta “kız bu kız” dese de, bizim içimizde hala bir şüphe var. Şimdilik kızım olacak modunda geziyorum. Ama yine de bir sonraki detaylı ultrason randevusuna kadar da emin olamıyorum. Doktor “Aa erkekmiş” derse şok olmayayım diye zihinsel olarak hazırladım kendimi.

18. haftanın en belirgin özelliğine gelecek olursak… İnternetten okuduklarıma göre bu haftada bebeğin büyümesi atak yapıyormuş, bu da kendini kasık ağrısı olarak gösteriyormuş. Ben bunu okusam da yine de pimpiriklere kapılmadım değil. Bir akşam üzeri, tam tanımlayamadığım bir ağrı baş gösterince, acaba idrar yolu enfeksiyonu mu oldum diyerek, interneti kurcaladım. Zaten ne geliyorsa başımıza bu google’ı doktor bellememizden geliyor.

Gebelikte idrar yolları enfeksiyonlarının sık görülebildiğini, bazen belirti bile göstermediğini ama bebekte erken doğum riski gibi sonuçlar doğurabildiğini, bu nedenle ihmal edilmemesi gerektiğini duyunca, ertesi gün kendimi doktora attım. Hemen bir idrar kültürü alındı. Sonuç temiz çıktı, ama benim ağrılarım özellikle sabahları ve hareket halindeyken devam edince yine içime kurt düştü. Doktorum “Ağrı artarsa haftaya gel” dedi ki benim ağrılarım da sona erdi. Bu dönemde rahim kasılmaları ve ağrıları normal olmakla beraber, eğer dinlenme halinde de ağrı devam ediyorsa ve beraberinde akıntı varsa endişelenmek gerekiyormuş. 3 gün çektiğim ağrı sonucunda karnım gözle görülür bir şekilde büyüdü. Bebekle beraber benim karnım da bir haftada iki katına çıktı diyebilirim.

Asıl beni şaşırtan husus ilk hamileliğimde hiç böyle ağrılar çekmemiş olmamdı. Biraz endişelenmedim değil. Zira ilk hamileliğimde son güne kadar penguen gibi de olsa fıldır fıldır gezinen ben, bu hamileliğimde daha 4,5. ayımda kendimi ağır vasıta gibi hissetmeye başladım. Daha ne kadar başlarda olduğumu hatırlayıp, “Sonlara doğru ne yapacağım ben” diye karar kara düşünmeye başladım. Öğrendim ki, ikinci hamileliklerde ağrılar daha fazla oluyormuş. E bir de her hamilelik başka.

Şimdilik bu kadar sevgili okur, haftaya görüşmek üzere…