in

BebekveBen Bumerang Ödülleri’nde İlk 10’da

Liseden mezun olduğum senenin yaz ayları… Okul kapanmış, her sene olduğu gibi o sene de yazlığımıza gelmişiz. Hava sıcak mı sıcak… Neredeyse baygınlık derecesinde… O dönemlerde yazlık evlere klima taktırmak biraz lüks… Geceleri camları açarak biraz serinlemeye çalışsak da, gündüz güneş doğduğunda asfaltta yumurta pişiyor.

Türkiye’nin en güzel tatil beldelerinden birinde geçiriyoruz yazlarımızı… Ancak pek de tatil yapmıyoruz. Bunu söylediğimizde bize kimse inanmıyor. İşin aslı şu: Yaklaşık 10 senedir her yaz ufak bir dükkanda, ailece, turistlere yönelik hediyelik eşyalar satıyoruz. Dükkanı sabah erkenden babam açıyor. Biz kardeşimle beraber öğle saatlerinden akşama kadar babamdan nöbeti devralıyoruz. O da biraz dinlenebilmek için eve geliyor. Öğlenleri genelde turistler dahil herkes denizde ya da dinlencede olduğu için dükkanımıza fazla gelen-giden olmuyor. Kardeşimle zamanımızı sohbet ederek, kitap okuyarak ya da elimizdeki küçük gameboy oyuncağıyla viz-viz oynayarak geçiriyoruz. O zamanlar herkesin 5 dakika boş kalınca sarıldığı akıllı cep telefonları falan yok öyle. Hatta telsizden bozma, o ilk nesil cep telefonları bile yeni yeni yaygınlaşmaya başlamış. Tabii Facebook, Twitter falan hak getire… İki insan arasındaki diyaloglar yüzyüze yapılıyor. Aşağıdaki Bahattin karikatürü daha oluşmamış yani… Aman yarabbi! İlkelliğe bak! Biz de sıkıntıdan dükkandaki rafları komple boşaltıp, yeniden yerleştiriyoruz. Eğlenceye gel 🙂

internet kesilinceTatil yapmıyoruz derken, dibimizde olan denizden faydalanmıyoruz anlamında söylüyorum. Denize girebilmek için tek şansımız ya sabah erkenden kalkıp güneşin alnında 15-20 dakika yürüdükten sonra plaja ulaşmak ya da akşamüstü işten çıkınca plaja uğramak. Buna da ister yorgunluktan deyin, ister üşengeçlikten fırsat bulamıyoruz. Çoğu zaman 3 aylık yaz tatilinden ancak 2-3 kere denize girebilmiş olarak dönüyoruz. Bir de lor peyniri gibi bembeyaz vücudumuzla…

Aslında şimdi düşünüyorum da, o dönemler bana değerini ancak şimdi farkedebildiğim pek çok güzellik kazandırmış. Öğlen saatlerinde, 3 metrekarelik o ufakcık dükkanda kardeşimle yaptığımız sonsuz sohbetler, geleceğe dair hayallerimiz, umutlarımız… Bunlar bizi birbirimize daha çok yakınlaştırmış. Şimdi o günleri gülümseyerek ve özlemle anıyorum. Gerçekten dertsiz-tasasız zamanlarmış…

Bilmem bunu niye anlattım. Ah! Konuyu şimdi bağlayacağım. Öğrencilik yıllarıma geri dönersem…

Okul hayatım boyunca başarılı bir öğrenciydim. Başarılı oluşum dersi dinlemek, iyi not tutmak ve ödevlerimi zamanında yapmaktan geliyordu. Anlayacağınız çok da sihirli bir durum yoktu ortada hani. Lisenin son senesinde adet olduğu üzere üniversiteye hazırlık kursuna gittim. Kurstaki en parlak öğrenci olduğum da söylenemez. Tahtadaki soruyu gördüğü anda çözebilen arkadaşlarım vardı. Yalnız deneme sınavlarım fena değildi. Deneme sınavlarımı göz önüne alarak, üniversite tercihlerimi gerçekçi bir şekilde yaptım. Yine de üniversite’ye giriş sınavı benim için muammaydı. Sınavdan çıktığımda aileme “Elimden geleni yaptım, ancak sonucu bilmiyorum.” dedim. Sanırım biraz karamsar bir tablo çizmişim. Onlar da beni üzmemek için daha fazla soru sormadılar.

Dejavu!

Bunların Bumerang Ödülleri ile ne ilgisi var diye düşünüyor olabilirsiniz. Anlatayım: Bu sabah yatakta yatarken ufak bir dejavu anı yaşadım. Benden biraz daha erken uyanmış olan kocam yanıma gelerek “Kalksan iyi olur. Sana göstereceğim birşey var!” dedi. Bumerang Yarışmasında ilk 10’un bu sabah ilan edileceğini tamamen unutmuşum. Bilgisayar ekranına baktım. İşte oradaydı. Gördüğümün doğru olup olmadığını anlamam için gözlerimi ovuşturup ekrana birkaç defa bakmam gerekti. Evet, evet, BebekveBen En Çalışkan Blog Kategorisi’nde ilk 10’da! Oleeey!

İşte o anda birden seneler öncesine gittim. Yazlığımızdayız. Bir sabah yatakta yatıyorum. İçeriden annemin kahvaltıyı hazırlama sesleri geliyor. Hava sıcak, birkaç saat sonra dükkana gideceğiz. Yataktan kalkmak istemiyorum. Günlerden hangi gün olduğunu bilmiyorum bile. Birazdan babam odamın kapısını açıp, yatağımın ucuna oturuyor. Elinde o günün gazetesi var. Gazetedeki upuzun listede karınca gibi ufakcık harflerle yazılmış bir satırı kırmızı tükenmez kalemle işaretlemiş. Yanına da ufak yıldızlar kondurmuş. Gözlerinin içi gülüyor: “Kızım, kalk, İktisat Fakültesi’ni kazanmışsın…” Mutluluktan gözlerim doluyor!…

Ve Bugün…

Bumerang Ödülleri’nde ilk 10’a girmem, nedendir bilmem, bana geçmişteki o günü hatırlattı. Belki her ikisi de sabah saatlerinde gerçekleştiği için. Belki bu iki güzel haber de çok sevdiğim iki insan tarafından yatağımda yatarken verildiği için. Bilemiyorum. Tek bildiğim şu anda çok sevinçli olduğum…

Birkaç gün önce ilk 50’ye kalan blogların listelendiği sayfayı görmüştüm. Aralarında arkadaşlarımın da olduğu çok güzel bloglar vardı. Böyle bir grubun içinde ilk 50’de olduğum için kendimi çok şanslı hissetmiştim. Şimdi de ilk 10! Bu harika değil mi?

3. Bumerang Ödülleri’ne bu sene 1,500’ün üzerinde başvuru olmuş ve 45 bin SMS oyu kullanılmış. En Tarz Blog, En Sosyal Blog, En Uzman Blog, En Bilge Forum, En İyi Yerel Site ve benim de dahil olduğum En Çalışkan Blog olmak üzere 6 değişik kategori var. Bir de Jüri Özel Ödülü verilecek.

Benim için bu noktada olmanın en güzel yönü; ailemin, arkadaşlarımın ve annelik/babalık yolunda benimle beraber yürüyen okurlarımın sıcacık desteğini duyumsayabilmek. Geçtiğimiz 1 ay boyunca süren halk oylamasında BebekveBen’e oy veren, bunun için zaman ve emek sarf eden herkese gönülden teşekkür ederim. Beni çok mutlu ettiniz. Bu vesileyle final için yarışan tüm arkadaşlara da başarılar diliyorum.

Şimdi heyecanla beklediğim bir tarih var: Jüri değerlendirmeleriyle her kategorinin en iyi websitesi ve blogları belirlenecek ve kazananlar 5 Aralık’ta açıklanacak. O tarihe kadar kalbim pıt!pıt!

Hikayem işte böyle… İzninizle ufaktan kaçıyorum. Heyecanı yenmenin en güzel yolu yeni yazılar üretmek…

Sevgiler

Tanla

Bumerang İlk 10

Tanla Bilir

Merhabalar! Adım Tanla. Web tasarımcısı ve BebekveBen'in kurucusuyum.
BebekveBen çocuk bakımından öte ebeveynlik, kadın olmak, birey olmak, yurtdışında yaşam, seyahat, yemek, ürünler, eğitim, sağlık gibi hayatın içinden pek çok konunun paylaşıldığı, ailelerin buluştuğu, soru sorduğu, dileyenlerin konuk yazılarla katkıda bulunduğu ve deneyimlerini paylaştığı bir platform... Bize eşlik ettiğiniz için teşekkürler.

Yorumlar

Yanıt Yaz
  1. Sevgili Tanla;

    Bu güzel haber ile günü mutlu bitirdik. Araştırmaların, içtenliğin neşen hayata espirili bakış açın yazılarını her zaman bizlere keyifle okutturuyor. İlk ona girmen, sana yepyeni yazılara daha enerjik bakma gücü katarken bizleri de gururlandırdı ve mutlu etti. Yürek dolusu tebrikler.

    Sevgiler

    Biricik

  2. Seni çok seviyorum ve bu güzel ödülleri sonuna kadar hak ettiğini düşünüyorum.İnşallah daha iyi yerlere geleceksin.Seni hasretle kucaklıyor,öpüyor,başarılarının devamını diliyorum.Canım benim.

  3. Tanlaaaa,
    “Amaniiin” demene bayıldım.. Cidden çok çok sevindim, en az senin kadar sevinmiş olabilirim bu habere 🙂
    Bir de gerçekten daha önce de söylediğim gibi kesinlikle çok çalışkan bir yazarsın ve bu ödülü de hak ediyorsun.. Sevgiler

  4. İşte hayat böyle bir şey kızım… Kazanmak, bir yerlere gelmek insanı mutlu ediyor. Sana gelince, en güzel özelliğin bu başarılarındaki gurur ve sevinçte etrafında bulunan, yaşayan veya hayata veda etmiş kişilerin de olduğunu unutmaman. Fakat en önemlisi senin o güzelliklerle dolu öz dünyana bizleri de misafir etmen.

  5. Güzel dilekleriniz için hepinize çok teşekkür ederim. Beni çok mutlu ettiniz.
    Şimdi heyecanla 5 Aralık’taki juri değerlendirmesini bekliyorum.
    Hepinizi ayrı ayrı kucaklıyorum.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Esra Hamilelik 19.hafta

Esra’nın Hamilelik Günlüğü – 19. Hafta

berrak hamilelik 28.hafta

Berrak’ın Hamilelik Günlüğü – 28. Hafta