in

Bebekler Buluşuyor

çay keyfiBugün çok heyecanlı bir gündü. Defne’lerde kaldığımızı duyan arkadaşlarımız bizi ziyarete geldiler. Can da ilk defa kendi yaşına yakın bir bebekle biraraya geldi. Misafirlerimiz biri 2.5 yaşında diğeri 3 aylık iki erkek bebeği olan arkadaşımız Arzu ve annesi ile; bebek bekleyen arkadaşımız Arzu’ydu. Arzu’ları ikilemişken araya girip dilek dileseydim keşke… Unutmuşum 🙂

Annem, sağolsun, çayın yanına harika yiyecekler hazırladı. Menüde kısır, kazandibi, elmalı kek ve mücver vardı. Arzu’nun annesi de çok sevdiğim un helvasından getirmiş. Anlayacağınız mideler bayram etti.

Evde bu kadar çok bebek ve bir de hamilemiz olunca sohbetin konusu tabiiki bebeklerdi. Annem ve Arzu’nun annesi kendi hamilelik ve bebek büyütme dönemlerine ait anıları anlattılar. Özellikle annemin tanıdığı bir Anadolu kadınına ait hikaye çok çarpıcıydı. Mersinin ilçesi Gülnar’da yaşayan bu kadın tarlada çalışırken çocuğunu kendi başına doğurup kordonunu bir taş ile kesmiş. Daha sonra bebeği iç gömleğine sarmış ve tarlada çalışmaya devam etmiş. Akşama da sanki hiçbirşey olmamış gibi evde herkese yemek pişirmiş. Anadolu’daki yaşamı dinleyince kendi yaşantımızın çok rahat olduğunu ve yeni nesilin şanslı olduğunu düşündüm.

Arzu yakın dönemde anne olduğu ve 2 çocuk annesi olarak benden daha tecrübeli olduğu için ona bebek bakımı ile ilgili olarak merak ettiğim bazı konuları sordum. Mesela bebek bezinde mukus sorununu o da yaşamış. Ancak onda kan damlası olmamış. Bebek kakasının çok değişik renk ve şekillerde olabileceğini bu konuda rahat olup fazla endişelenmememi söyledi.

Diğer Arzu’yu da hamile olarak görmek bana hamilelik zamanımı hatırlattı. Ne günlerdi! Özellikle hamileliğin sonuna doğru vücudumun nasıl ağırlaştığını, yürümekte zorlandığımı, marketlerde yürümemek için özel motorlu arabalara bindiğimi gülümseyerek hatırladım. Can’ın doğumu ve beraber yaşamaya alıştığımız o ilk günler göz açıp kapayıncaya kadar geçti. Şimdi bizim yaşadığımız aşamaları Arzu da yaşayacak. Her ne kadar karnındaki bebeğin kıpırtılarını hissetse de insan eline alınca bambaşka bir dünya açılıyor. Umarım bebeğini sağlıkla kucağına alır.

Bu arada Arzu’nun küçük bebeği ile Can, yan yana gelince uzun uzun bakıştılar. Tabii daha çok küçük oldukları için beraber oynamaları gibi birşey söz konusu değil. Ama birbirlerine ilgi ile bakmaları bile görmeye değerdi. Can elini uzatıp bebeğe dokunmaya çalıştı.  Ancak yeni yeni tırmalama çalışmalarına başladığı için, ufak bebeğe zarar vermesin diye engelledik. Umarım ileride hep beraber oynayacakları zaman da gelecek. Bir ara Arzu’nun bebeğini kucağıma aldım. Can’ın ağırlığına alışınca ondan 2 ay küçük olan bu bebiş bana çok hafif geldi. Henüz çevresindeki olayları yeni yeni anlamaya ve gülücük yapmaya başlamış. Misafirliğin bir kısmında uyudu. Kalan kısmında da altı değişip karnı doyunca sakin sakin oturdu. Can’ın o sakin oturma dönemi çoktan geçti. Şimdi herşeye el atarak keşfetme döneminde. Sıkıldığında da ayakta dolaştırılıncaya kadar kıyameti koparır benim minik oğlum. Karakter sahibi adamcık…

Arzu’nun büyük oğlu da tam iki yaşın zor dönemlerini geçiriyor. İki yaş zaten başlı başına karakterin oturma dönemi iken, yeni kardeşe alışma süreci ve yakın zamanda sünnet olması bu minik oğlanı anneci yapmış. Bizde oturduğu sürece getirdiği yapbozları oynadı. Annesinden muz ve elma istedi. Sonra da onları iştahla yedi. Kalkmalarına yakın sıkılınca annesi ona “çayımı bitirince kalkacağız” dedi. Bunun ardından minik adamın sürekli eğilip eğilip annesinin bardağına bakması çok komikti.

Bugün birşeyi daha fark ettim. Bebek sahibi olmak insanı bambaşka bir dünyanın içine sokuyor. Yapmacağım dediğin şeyleri yapar oluyorsun. Hamile kalmadan önce bebekli arkadaşların evlerine misafir olmuştuk. Onların bizimle sohbet ederken dikkatlerinin sürekli bölünmesi ve bir gözlerinin çocuklarında olması bize garip geliyor; hatta biraz da sinirlendiriyordu. “Kendi çocuğum olduğunda öyle bir terbiye veririm ki; çocuk misafir varken mum gibi oturur, hiç bizi bölmez” diyordum. Şimdi kendim de bebek sahibi olunca onları daha iyi anladığımı fark ettim. Hakikaten iki sohbet arasında bile bebeğin durumu ve ihtiyaçları herşeyden önce geliyor. O yüzden annelerin çayı hep soğuyor tabakları hem yarım kalıyor. Sağlıcakla kalın…

Tanla Bilir

Merhabalar! Adım Tanla. Web tasarımcısı ve BebekveBen'in kurucusuyum.
BebekveBen çocuk bakımından öte ebeveynlik, kadın olmak, birey olmak, yurtdışında yaşam, seyahat, yemek, ürünler, eğitim, sağlık gibi hayatın içinden pek çok konunun paylaşıldığı, ailelerin buluştuğu, soru sorduğu, dileyenlerin konuk yazılarla katkıda bulunduğu ve deneyimlerini paylaştığı bir platform... Bize eşlik ettiğiniz için teşekkürler.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Alimentum’lu Mamayı Deniyoruz

Mektup

Babaannenin Torununa Seslenişi