Her gün internetle iç içeyiz. Elimizde cep telefonlarıyla yatıp kalkıyoruz. Peki sizce Türkiye çapında yapılan tüm alışverişlerin sizce yüzde kaçı internet üzerinden gerçekleşiyor? Haydi tahmin etmeye çalışın… %20? %10? %5? Sizi daha fazla merak içinde bırakmadan söyleyeyim… TÜSİAD’ın hazırladığı E-Ticaret Raporu’na göre 2016 itibarıyla sadece %3.5… Dünya ortalaması ise %8.5. Bu arada ilginç olan, halkın %65’i akıllı telefon sahibi ki, bu %60 olan dünya ortalamasının üzerinde. Sanırım telefonu alışveriş yapmaktansa iletişim ya da eğlence için kullanmak daha cazip geliyor.
TÜSİAD raporuna göre her 3 internet kullanıcısından sadece 1 tanesi online alışveriş yapıyor. Bu vatandaşlar neden internetten alışveriş yapmayı tercih ediyor dersiniz? Tahmininiz doğru: Ucuzluk! Türkiye’de e-ticaret kullanımında en önemli değer internetin “ucuz olması”. Gelişmiş pazarlardaysa artık ucuzluktan ziyade kolaylaştırılmış hizmet ön planda. Bir süre önce Instagram hesabımda e-ticaret devi Amazon’un Dash Button diye bir uygulamasından bahsettim. Gerçekten wifi bağlantılı bir tuşa basarak yiyecek, içecek, deterjan, bebek bezi gibi sık tükettiğiniz ürünleri otomatik olarak sipariş edebiliyorsunuz, kapınıza teslim ediliyor. Hani bazen çok yorgun olduğumuzda ama markete gitmek gerektiğinde “Alışveriş için evden çıkmasam, bir düğmeye bassam, istediğim ürünler eve gelse…” deriz ya… İşte Amazon onu gerçekleştirmiş. Özellikle bizim gibi işi başından aşkın ebeveynler için rüya gibi bir hizmet değil mi?
Ucuzluk konusuna dönersek… Türk tüketicisinin ucuzluk peşinde olmasını elbette anlıyorum. Kim değil ki? Neticede hepimizin kendine göre bir bütçesi var. Hepimiz bu bütçe dahilinde ailemiz ve özellikle çocuklarımız için en doğru seçimleri yapmaya çalışıyoruz.
Öte yandan ucuzluk bence oldukça göreceli bir kavram. İnternette sıkı bir arama yaparak örneğin ucuz pek çok ayakkabı bulmak mümkün. Ancak gerçek bir kıyaslama yapabilmek için aynı kalitedeki iki ürünün fiyatını kıyaslamak gerekiyor. Yoksa kalitesiz bir ürünü ucuza almışız ne fark eder? Türkiye’de perakende sektöründe firmaların ucuzluk dönemlerinde görünüşü aynı fakat, kumaşı ve dikişi kalitesiz ürünler üretip daha ucuza sattığını gördü bu gözler. Diyelim ki bir tişört, dışarıdan bakıldığında indirimdeki ürün, normal sezonda satılan tişörtle aynı gözüküyor ama bir yıkamada ağzı gözü yamuluyor.
Yine indirim sezonunun hemen öncesinde fiyatları artırmak ve indirim günü sabahı şişmiş fiyatlar üzerinden sahte indirim yapmak da başka kirli taktiklerden… Fakat e-ticaret hacminin artmasıyla klasik dükkanların saltanatının sarsılacağını ve hizmet kalitesi anlamında kendilerine çeki düzen vereceklerini düşünüyorum.
Amerika ve Türkiye’nin Alışveriş Kıyaslaması
Amerika’ya ilk yerleştiğimizde ve sonrasında yıllar boyunca hem klasik mağazacılık, hem de online sitelerden yapılan alışveriş anlamında Türkiye’den farklı pek çok uygulama olduğunu gördük. Örnek vermem gerekirse:
İndirimlerin Karşılaştırması
Ekonomiyi canlı tutmak için Amerika’da hemen her ay bir indirim aktivitesi vardır. Şubat’ta Sevgililer günü ile başlar, Mart-Nisan’da Easter, Mayıs’ta Anneler günü ve Memorial day, Haziran’da Babalar Günü, Temmuz’da 4th of July, Ağustos’ta tax free (vergisiz) okul alışverişi, Eylül ile birlikte Labor day ve sonbahar temalı ürünler, Ekim ayında, malum son yıllarda bizde de popüler olmaya başlayan, Halloween yani Cadılar bayramı, Kasım ayı Thanksgiving indirimleri ve meşhur Black Friday ve nihayet Aralık ayında Christmas ve yeni yıl indirimleriyle sene kapanır. Bu günlerin bazılarında ne kadar almam deseniz de illa ufak tefek birşeyler alınır.
Türkiye’de önemli günler yaklaştıkça fiyatların artması alışılagelmiş bir trend olmasına rağmen, işin ilginç tarafı, Amerika’da genelde önemli günlerden önce indirim yapılır. Önemli gün bitince kalan mallarda daha çok indirim yapılır. Biz ailecek önemli gün geçtikten sonra %75-80-90’a varan indirimlerle alııışveriş yapıp seneye hazırlıklı oluyoruz ki bu Türkiye’de hiç ama hiç alışkın olmadığım birşeydi.
Bunun dışında Macys, Dillards, Target gibi büyük mağazaların sene içinde önemli günlerden bağımsız indirimleri ve nihayet Kohl’s, Marshalls, TJMAxx gibi ünlü mağazaların sezon sonu ürünlerini aynı kaliteye ama her daim ucuza bulabileceğiniz mağazalar var. Şöyle diyeyim, Amerika’ya geldiğimden beri hemen hiçbir ürünü sezon fiyatıyla aldığımı hatırlamıyorum. Çünkü biraz beklersem ya da yeni sezonda ürün çıkınca hemen giyme gibi bir beklentim yoksa (ki olmadığını anlamışsınızdır) aynı kalitedeki ürünü %50-%90 daha uygun fiyata alabileceğimi bilmemin rahatlığı var.Amerikan üreticisi sizce iyi bir taktik izliyor mu?
İade Olanaklarının Karşılaştırılması
Amerika’da pek çok mağazada almış olduğunuz bir üründen memnun kalmazsanız 30-90 gün aralığında iade edebilirsiniz. Fişini ve kutusunu sakladığınız ve ürünü kırıp dökmediğiniz sürece neden iade ettiğinizi sormazlar bile… Paranızı nakit olarak ya da alışveriş yaptığınız kredi kartına tıkır tıkır iade ederler. Klasik mağazada da, online mağazaların pek çoğunda da bu böyledir.
Bir üründen memnun kalmazsanız iade edebileceğinizi bilmenin rahatlığı beni o mağazanın sadık bir müşterisi yapar. Ürününün arkasında duran firmaya güvenir ve alışverişlerimi hep o firmadan yaparım. O firmayı herkese tavsiye ederim. Bizde bir ürünü mağazaya götürüp iade etmek istediğinizde suratlar buruşur. Binbir dereden su getirilir. İnsanlarımızın online alışveriş yapmak istememesinin en büyük sebebi de klasik mağazacılıkta iade işleminde zaten yaşanan sorunların, e-ticarette daha yoğun yaşanması ve insanların muhattap bile bulamamasıdır. Sizce hangi uygulama doğru?
Kuponların Karşılaştırılması
Amerika’da Türkiye’den oldukça farklı uygulamalardan biri de alışverişte kuponların çok yaygın olarak kullanılmasıdır. İndirim kuponları o kadar yaygındır ki, Extreme Couponing denilen, sürekli kupon biriktirip, kuponlar sayesinde tüm alışveriş tutarının %10’unu ödeyip marketten çıkan insanlar bile görebilirsiniz.O kadarının pek sağlıklı olduğunu düşünmüyorum. Birincisi, her alışverişim için sürekli kupon takip edecek kadar vaktim yok. İkincisi, özellikle yiyecekte kuponla genelde paketlenmiş-işlenmiş gıdalar alınabiliyor, ki bizim ailecek beslenme tercihlerimize çok uymuyor. Ancak sürekli gitttiğimiz restoranlarda, seyahat biletlerini alırken ya da kıyafet alışverişimi yaparken normalde zaten tercih ettiğim markaların kuponlarını kullanmak süper keyifli oluyor. Hem normal koşullarda zaten yapacağım alışverişi yapıyorum. Hem de aile bütçesine katkıda bulunmuş oluyorum.
Kupon anlamında ya online kupon sitelerinden faydalanıyorum ya da telefonuma yüklü olan app ile kuponları cebimde taşıyorum. Türkiye’de de kupon anlamında gelişmelerin yaşandığını duymak hoşuma gidiyor. Mesela son dönemde indirimvekuponu.com un ismini sıkça duyar oldum. İndirim ve kuponu, aynen Amerika’daki örneklerinde olduğu gibi, pek çok mağazaya ait kuponları ve indirimleri derli-toplu, birarada bulabileceğiniz bir site. Anne ve Bebek, Çocuk, Kadın gibi pek çok kategorileri var ki, özellikle bebek alışverişinizi yaparken ya da doğum için hastane çantası hazırlarken ne kadar çok ürün aldığımız düşünülürse, bu alışverişlerimizin en azından bir kısmını daha uygun fiyata getirebilmek için mutlaka göz atmanızda fayda olduğunu düşünüyorum.
İşte Amerika’da seneler boyunca edindiğim alışveriş tecrübesinden yola çıkarak hazırladığım Amerika-Türkiye alışveriş karşılaştırması kısaca böyle… Tabii daha anlatılacak pek çok şey kalmış olabilir ama yazıyı uzatarak sizleri daha fazla yormak istemedim. Sizce Türkiye’de klasik anlamda mağaza alışverişi ve online alışveriş anlamında neler iyi ve nelerin daha çok gelişmesine ihtiyaç var? Amerika’da yukarıda örneğini verdiğim indirim, iade ve kupon uygulamalarını beğendiniz mi? Yorumlarınızı aşağıya bırakabilirsiniz…
Kaynaklar
TÜSİAD E-Ticaret Raporu